Trend traducir español
156 traducción paralela
Bakın, eşimin babasının adı Yon Trend.
Escuchen. El nombre de su padre es Yon Trend.
Selam, Meurice, ben Helene Trend.
Hola, Meurice. Habla Helene. Helene Trend, ¿ sabes?
- Şimdi "trend" bu.
- Así se usa ahora.
Modası geçmez.
"The trend is irreversible" La corriente es irreversible
Trend modacı L.L.
La famosa diseñadora de moda L.L.
Son trend de böyle. Mutfakta oturma odası havası.
Bueno, es la tendencia actual, una sala de estar dentro de la cocina.
Bak, Trend... Sen iyi birisin, ben...
Mira, Trent, eres un buen tipo.
Bana bir trend göster, sana Madeline'i göstereyim.
Aleteen.
- Motor Trend'in ödül vereceği bir araba değil, ama beni A noktasından B noktasına götürüyor.
Auto Revista no va a concederle ningún premio. Pero me llevará de un punto A a un punto B.
Bir trend seziyorum. Kardeşlik gücün en çok gerektiği yerlerde ortaya çıkıyorlar.
Detecta una tendencia la Hermandad aparece donde más se necesitan sus poderes
Trend aksesuarlar yeni yürümeye başlayan çocuklarmış.
Los niños son la última moda.
Şey, biliyorsun bunu bir trend olmadan çok önce yapıyordum.
Sí, bueno, lo llevo haciendo mucho tiempo antes de que estuviese de moda.
Yaptım çünkü yeni trend Chili's.
Aquí está. "Chili's es el campo de golf de hoy."
Trend peşinden gitmiyorum.
No sigo ninguna moda.
Son trend yüksek tavanlı daireni alabildiğin, iş sahibi olabilmen için okula ödenen para.
El dinero que pagó tu licenciatura... y que te consiguió este empleo, que te compró tu desván.
Trend yer?
Caza tendencias?
Hem de çok trend birisini, Rico Cerda.
Al super-moderno Rico Cerda.
Yeni trend, M.F.T. Yani "Muhteşem Flört Tecrübesi".
NEWT GLICK. U.D.X. La X-periencia definitiva.
"Trend Ev'i Warner Bros stüdyosunda ziyaret edin."
Y aviones con humo..... escribían en el cielo, "Visite la casa modelo en los estudios Warner Bross."
Trend Ev'i görmek için geldi.
Él vino a ver el hogar modelo...
Trend Ev'in öldüğü gibi.
como la casa modelo. "
Trend Topic olursanız 5 dolarlık hediye kartı.
por tu parte, obtendrás esta tarjeta de regalo de $ 5,00 para Hot Topic.
"Çoktan girilmemiş popüler Hollywood masasında yeni bir trend yükseliyor"
"Una nueva tendencia se está infiltrando" "en la ya impenetrable y popular mesa de Hollywood."
- Borsa değeri.
- Trend-ex.
Borsa değeri.
Trend-ex.
İzleyicilerine borsa değeri $ 7.50 olduğunda hisselerini çekmelerini söylemiştin.
Dijiste a la audiencia que vendieran sus trend-ex cuando estaban a $ 7.50.
Bu sabah borsa değeri $ 16 a yükseldi.
Esta mañana, trend-ex se vendió a $ 16 la acción.
Aslında şu anda trend bu.
Bueno, en realidad es la tendencia actual.
15 yaşında kızlar, trend sahibi insanlar bilmek ister.
Quinceañeras, tipos en la onda, gente que sabe.
Trend pozitif tabii, Çocuklarımızın okul başarısı...
Por supuesto que es una tendencia positiva, Nuestros niños serán comparativamente
Sen bir... şey... başlattın.. ... Trend.
Comienzas a Tender.
Bu trend, onu icat eden ustalardan, zaten hata yapmaya eğilimli çoluk çocuğa doğru inince, bir gün önce kifayetsiz görünen şeyleri aniden güzel görmeye başladılar.
hasta cualquiera que de algún modo ya tuviera tendencia a cometer errores y de repente se encontraron con que parecían buenos en vez de incompetentes, que es lo que parecían el día antes.
Nihai trend, üretim yöntemlerinin, isteyen ya da sahip olma imkanı bulunan herkese demoktratik şekilde dağıtılması olabilir.
La tendencia final puede ser simplemente la completa distribución democrática de los medios de producción para que cualquiera que quiera o que pueda permitírselo.
Aslında, herzaman bir trend izleyiciye ihtiyacımız olmuştur. Part-time iş bakıyor musunuz?
Tú sabes, siempre necesitamos buscadores de tendencias, si estás buscando un trabajo de medio tiempo.
Eskiden nefis Tayland yemekleri yapan, sonradan nefret ettiğimiz Yunan lokantasına dönüşen yerin yanındaki trend mekanda buluşalım.
Encuentrame en aquel lugar alocado nuevo, cerca de aquel Griego que odiamos, donde estaba el Tailandés que adorábamos.
Yemeğe gidiyoruz. Eskiden nefis Tayland yemekleri yapan, sonradan nefret ettiğimiz Yunan lokantasına dönüşen yerin yanındaki trend mekanda buluşalım.
Encuéntrame en ese nuevo lugar de moda al lado del local griego que odiábamos, el que solía ser ese lugar de comida tailandesa que amábamos.
Gerald Celente dünyanın önde gelen trend tahmincilerinden biridir ve Trends Research Enstitüsü'nün kurucusudur.
Gerald Celente es reconocido como uno de los principales pronosticadores mundiales de tendencias y es fundador del Instituto de Investigación de Tendencias.
Punk'un çoğu öncülerini Burroughs kapsamlı olarak okumuştu, Iggy Pop ve Lou Reed ve "Negative Trend" den Will Stather gibileri.
Muchos de los pioneros del punk habían leído extensamente a Burroughs, como Iggy Pop y Lou Reed, y Will Stather de "Negative Trend".
Her dövüşü kaydedeceğiz, her özeti internete yükleyeceğiz ve bir trend yaratacağız.
Filmamos cada pelea, las subimos a Internet para los fans.
( Geddy ) Eleştirel yönden, trend olmaktan ölümcül derecede uzak olarak mimlenmiştik ve bu sizin ana akım basında haber olmanızı önler.
Para los críticos estábamos totalmente fuera de onda, y eso te mantiene excluido de los medios de comunicación masivos.
Bir trend yakalariz, satana kadar sureriz kedi uyanmadan kaymagini yeriz.
Cogemos una moda, la ponemos en el mercado y cogemos la crema antes de que se despierte el gato.
Motor Trend dergisinin 1987'de seçilen yılın arabası. Gerçekten, bir Amerikan arabasında çalışmak için Japon ve Alman mühendislerin fikirlerini bir araya getirdiğini ilk defa görüyorduk.
Fue el coche del año de motor trend en 1987, fue la primera vez que vimos las ideas de la ingeniería japonesa y alemana unidas para trabajar en un automóvil americano.
Trend olan şeylerden hoşlandıklarını söylemişlerdi.
Dejarles hacer lo que quieran es lo que se hace ahora.
Fakat trend değişti, şuan girişim yapmak için tam zamanı.
La moda ha cambiado, y ahora es el momento oportuno de atrevernos.
Tam bir geri dönüş yapabilmek için, popüler sohbetlerin... odak noktası olmalıyım, belki bir, iki trend ortaya atmalıyım.
Sólo puedo hacer un regreso completo es si domino la discusión popular, tal vez lanzar una tendencia o dos.
Kabul et, gerçek trend belirleyici olan sensin ve eğer biri Bölge yarışması için harika bir şarkı yazacaksa, yazan sen olmalısın.
Seamos sinceros, tú eres la que realmente marca tendencia ahí, y... si alguien va a escribir una canción para ganar las Regionales serás tú.
Teddy bir trend başlattı.
Teddy lo hizo poner de moda.
- Trend mi?
- ¿ Trend?
Yeni bir trend.
- Es una novedad.
Ellie Zimmer! Ellie Zimmer! Stüdyo patroniçesi, trend hatibesi...
La jefa de Studio, la sacerdotisa de la moda amiga de Madonna y J. Lo al mismo tiempo.
Ellerindeki adamlar arasında süregelen bir trend var üniversite ya da liseden eski grup arkadaşlarıyla yeniden bir araya geliyor ve çalıyorlar.
Actualmente existe una moda entre los hombres de mediana edad.