Tropez traducir español
120 traducción paralela
Kimi insanlar St. Tropez'de kumarhane yapacağımızı duyarlarsa, altüst olurlar ve başımız derde girebilir.
Si alguna gente sabe que estamos construyendo un casino en St. Tropez, se disgustarán y podemos tener problemas.
St. Tropez'e geri mi dönüyorsun?
¿ Te vuelves a St. Tropez?
Ama St.Tropez'den ayrılıyorsun.
Pero te marchas de St. Tropez.
Saint Tropez yakınlarına yerleşmiştik.
Aterrizamos cerca de Saint-Tropez.
- Saint-Tropez?
- Ah, Saint Tropez...
- Saint-Tropez gibi sıcak bir yer, olabilir.
Claro. - ¿ Qué tiene de gracioso? - Tú no...
St. Tropez'de gençliğimi ziyan ederken, Kabala öğrendim.
Hace 10 años, en mi época de desenfreno, ya estudiaba la Cábala.
St. Tropez'de, bütün temmuz ayı boyunca.
¡ En Saint-Tropez, todo junio!
Bu film, senaryoya büyük bir içtenlikle destek veren Saint-Tropez Jandarması'nın katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.
Continúe. ¡ Y pues! " Esta película fue realizada con la amable colaboración de la Gendarmería de Saint-Tropez
Bu sene, Saint-Tropez'de biraz daha iyi çalışıyorsunuz. Haklısınız.
Este año están bien equipados en la brigada de Saint-Tropez, ¿ no?
- Saint-Tropez'de ne bu aceleniz?
- ¿ Hay una emergencia en Saint-Tropez?
St Tropez'de su kayağı, güneş banyosu, Yunanca öğrenmek.
Esquí acuático en St. Tropez, bronceándome en Antibes, estudiando griego.
Saint-Tropez polis teşkilatı New York'taki... uluslararası kongrede Fransa'yı temsil eder.
El cuerpo policial de Saint-Tropez representa a Francia en el congreso internacional en New York.
Saint-Tropez jandarmalarını şovumuzda görmek istiyoruz.
Jack Berry, televisión norteamericana. Queremos a los gendarmes de Saint-Tropez en nuestro show.
- Saint-Tropez'de.
- En Saint-Tropez.
Bay Maurice Dalbret sizi istiyor, Bay Wallace, Saint-Tropez'den.
El Sr. Maurice Dalbret lo llama.
Peşimizden ayrılmıyor.
- Desde Saint-Tropez. - Nos acosa. ¿ Maurice?
- Dünden önceki gün Saint-Tropez'e gitmemiz gerektiğine seni ikna etmeyi başardı.
Te convenció de que es imprescindible que vayamos a Saint-Tropez.
Sen niye o kadar hızlı sürüyorsun? Burası Île-de-France. St. Tropez değil.
Iba muy deprisa, ¡ no estamos en Saint-Tropez!
Aralıkta Saint Tropez'de yaz gibi olmuyor.
Saint Tropez en Navidad... No es como en verano.
Saint-Tropez'den komiser muavini.
Sargento de caballería Cruchot, de la brigada de Saint-Tropez.
Rütbeyi Çavuş Cruchot yerine Çavuş Gerber'e vermeliymişiz.
Después de haber obtenido las notas y los puntos obtenidos, como así mismo el fallo en el prototipo electrónico BK-705, el ayudante Gerber de la brigada Saint-Tropez es ascendido a ayudante jefe... en lugar del ayudante Cruchot.
Seni Saint Tropez'deki teknede bıraktığımda her şey çok güzeldi.
¿ Todo marchó de maravillas cuando te dejé en el barco en Saint Tropez?
Seni Saint Tropez'de bıraktığımda, böyle olacağını biliyordum.
Cuando te dejé en Saint Tropez, lo supe.
Önceki gün Paris'ten St. Tropez'e 7 saatte geldim.
París-St. Tropez en 7'15.
- Bilmiyorum.
Tropez este año?
Benimle St. Tropez'e gelsenize?
¿ No queréis bajar a St. Tropez conmigo?
St. Tropez'e gitmek için kaçta ayrıldı? Üzerinde mavi pantolonu var mıydı? Evet.
Tropez, iba vestido con un pantalón azul.
Lütfen St. Tropez'e gitmek için bir taks...
Quería un taxi para...
St. Tropez insanların söylediği kadar güzel değil.
Saint-Tropez se ha vuelto demasiado popular.
- St. Tropez'i bilir misin?
- ¿ Conoces Saint-Tropez? - ¿ Saint qué?
St. Tropez yakınlarında bir yere çıktık.
Saltamos a cabo cerca de St Tropez y Pensé, "Van a abrir en cualquier momento"
Peki, St. Tropez'de mi kalacaktınız?
Claro, pero ¿ no iban a seguir en St. Tropez? Ni idea.
Arabanın arkasında spor bir ceket bulduk içinde kimlikler vardı, buna göre şahıs, St.Tropez'de yaşayan yazar Joseph Marlo imiş.
También encontramos una chaqueta deportiva en la trasera del vehículo y en ella unos papeles a nombre de Joseph Marle escritor, vecino de St.
Saint-Tropez.
Saint-Tropez.
Tatil süresince, araştırma bölgemiz Saint-Tropez olacak.
Hemos escogido St-Tropez por su mezcla de razas en la época de vacaciones.
Seni Fransa'nın güneyine götüreceğim, Saint-Tropez'e, dilediğin yere. Ve sana hayatımın hikayesini anlatacağım.
Te llevaré al sur de Francia, al Cabo de Antibes, Saint Tropez, donde tú quieras... y te contaré la historia de mi vida.
Milan'daki polisler de St. Tropez'deki polisler de aynı bokun soyudur.
Los policías en Saint Tropèz y en Milán, son la misma mierda.
- Feribot, Ramblas, Saint Tropez...
- El barco, la Rambla, Saint Tropèz... - ¡ Después vamos!
Ve tabii ki Saint Tropez'de duracağım.
Y por supuesto haré una parada en Saint Tropez.
Bir keresinde Saint-Tropez'de böyle bir partideydim.
Yo estuve es un baile como éste una vez en Saint-Tropez.
Elena Saint-Tropez'de deniz kıyısında bir klübe dans etmeye gitmişti.
Elena fue a un baile a un pabellón de la playa en Saint-Tropez.
Saint-Tropez, bitip tükenmeyen orgazm...
Saint-Tropez, ¿ el orgasmo que nunca acabaría?
Üç arabalı, St. Tropez... ve Megeve'de evi olan adam, ilginizi cezbediyor mu?
Un tío con tres coches, una casa en Saint-Tropez y oficinas en el distrito 16, ¿ qué tal?
Avukatım. Hiç Saint Tropez Hukuk Fakültesini duydun mu?
¿ Has oído de la Universidad de Saint-Tropez?
Herhalde Saint-Tropez'de güneşlendiği onca yıldan dolayı.
Quizá a causa de todos esos años al sol en Saint-Tropez.
Saint Tropez'e gidiyorum.
Me voy a Saint-Tropez.
Yaz bitti. Saint-Tropez.
Saint-Tropez.
SAINT-TROPEZ JANDARMASI
EL GENDARME
Ve bu onura layık olan, Saint-Tropez.
Es Saint-Tropez quien tiene el honor.
- St. Tropez kalabalık mı?
- ¿ Hay gente en St.