English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Tt

Tt traducir español

6,739 traducción paralela
Saunadaydık. Piç herif bana bakıp sırıttı.
Me miró y sonrió con suficiencia.
Bir kez daha, en büyük korkumu bütün dünya görsün diye ekrana yansıttı.
Una vez más, utilizó mi mayor temor, y lo expuso para que lo viese todo el mundo.
O zaman bu acıttığı kadar yardımcı da olabilir.
Entonces, además de dañar, esto puede que también ayude.
Jenkins onun dikkatını dağıttı.
Jenkins le distrajo.
Bir sonraki sabah güneşin beni ısıttığını hissederken işte oradaydı, ağaçların arasında geziniyordu.
Por la mañana, al sentir la tibieza del sol... allí estaba, pasando entre los árboles.
Bu acıttı işte.
Ohh, Eso dolio!
Ayrıca siber suçlardan ayrılmamın sebebi, üniversiteli bir çocuğun sevgilisine tecavüz edip bu resimleri internette dağıttığı ve bundan ceza almadan yırttığını görünce kendimi kaybedip onu hastanelik ettiğim içindi.
Y dejé delitos informáticos porque un universitario violó a una chica, subió las fotos, y se fue de rositas, así que me volví loco y le mandé al hospital.
Lane'in fotoğrafını dağıttığımızdan beri....... o bölgede sürekli görgü tanığı ihbarı alıyoruz.
Desde que lanzamos la foto de Lane, hemos tenido múltiples avisos de haberle visto en esa zona.
İkimizin aynı ağacın kenarından kafalarımızı sarkıttığımız fotoşoplu fotoğrafı da gerçekten beğendim.
De verdad me encantó la imagen arreglada con Photoshop de los dos mirando a hurtadillas en el mismo árbol.
Bir gerçeğin zıttı yanlış bir önermedir.
Lo opuesto a un hecho es una falsedad.
Fakat derin bir gerçeğin zıttı, başka bir derin gerçek olabilir.
Pero lo opuesto a una profunda verdad... puede ser perfectamente otra profunda verdad.
Bir zamanlar büyük çöküş muhtemel yanıttı.
por un tiempo, un big crunch fue la respuesta probable.
Sen bir ok ile vurdu beni Bir orospu gibi bu acıttı.
Me disparaste con una flecha eso duele como una perra.
Daha sonra Nick ve Hank onu bir olay yerinde kriminoloji öğrencisi olarak tanıttı.
Más tarde, Nick y Hank la trajeron a una escena del crimen y la presentaron como una estudiante de Criminología.
Patlama ve hiperuzay seyahat tetikleyicisi halkayı parçalayarak galaksinin dört bir yanına dağıttı.
La explosión y el subespacio disparado desplazó los escombros Por Toda la galaxia.
Rosa'nın kedicik dansı senin dikkatini dağıttı ve gizemli bir partici rozetini çaldı.
El baile felino de Rosa le distrajo mientras un misterioso fiestero le robaba su placa al grito de...
Yüksek mayalı, etkili bir sıvı damıttım.
Destilé un potente extracto, altamente fermentado.
Virüslü dizüstünü başarıyla yansıttık.
Hemos podido reproducir con éxito la laptop infectada.
Sadece uçağının 5 saat rötar yapmasından dolayı biraz fıttıran bir adam.
No es más que un tipo que se fue un poco loco después de estar atrapado en el asfalto durante cinco horas.
- Onlar dikkatimi dağıttı.
- Me distrajeron.
Bak, sanırım kelimenin tam anlamıyla senin zıttınım.
Creo que hago exactamente lo contrario.
Kadına mı taşıttırıyorsun?
¿ Cómo dejas que cargue una mujer?
Çok acıttın.
¡ Eso ha dolido!
Torino Kefeni bile o battaniyeden daha güvenilir bir kanıttır.
El Sudario de Turín tiene más valor.
Dikkatimi bilerek dağıttın değil mi? Onlara yardım ediyordun!
¡ ¿ Me molestabas para distraerme mientras se escapaban?
Acıttı.
Duele.
Acıttığını biliyorum, ama bu kanadının daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur.
Sé que duele, pero esto ayudará a tu ala a sanar más rápido.
Şimdi fark ettim ki doğru olan bunun zıttı.
Ahora me doy cuenta de que lo contrario es cierto.
Göz kırpmak acıttı.
Ow. Duele guiñar.
Başımı ağrıttın.
Me estás poniendo enfermo.
Sinirlerin paçavraya dönüp, kabuğun parçalandığında ve balyozlar kapını dağıttığında iyi olur kaçsan!
Con tus nervios destrozados como cascarones rotos ¡ Y los martillos echan abajo tu puerta!
Özür dilerim başını ağrıttım.
Tío, siento ponerme así.
Babana tüm bu yalanları onun adına akıttığın kanları anlatınca ne olacak düşündün mü?
¿ Has considerado siquiera lo que ocurrirá cuando le cuentes todas tus mentiras o las muertes que has causado en su nombre?
Koltuğu ısıttım.
He calentado el asiento.
Benim Toby'nin zıttı olduğumu Keisha da fark etsin istiyordum. Aşk vermektir, almak değil.
Es decir, yo quería que Keisha viera que era lo opuesto a Toby... que amar es dar, no tomar.
Fahişe gibi acıttı kalbimi.
Dolió un montón.
James Gordon'un zavallı Oswald'ın beynini Gotham nehrine akıttığını duydum.
Solo he oído que James Gordon esparció los sesos del pobre Oswald por todo el río de Gotham.
Evet, bu canımı acıttı.
Sí, me has dado.
Duygusal durumlarını yansıttığına inandıklarını birine.
Alguien que piensan que refleja su estado emocional.
Sharon'la bir çift olduğumuzu söylediğimde gerçekleri çarpıttım mı?
Cuando dije que Sharon y yo éramos una pareja, ¿ distorsioné los hechos?
- Çünkü, senin yaşam gücünü akıttım.
¡ Es porque estoy drenándote la fuerza vital!
Övgüsü konusunda hep çok kıttı, merak ettim.
Me lo he preguntado, ya que casi nunca se prodigaba en elogios.
Sonra lokma anahtarını alıp ona doğru yürüdüm ve kendimi tanıttım.
Y tomé la herramienta, me acerqué a él, y me presenté.
Önünde yaşananlar dikkatini mi dağıttı yoksa?
Se distrajo al frente.
Deminden biraz sapıttım ama o tip erkeklerden değilim.
Sé que estaba un poco asustado pero para que sepas, no soy ese tipo de chico.
Denizcilerin taşıttayken bize şaplak demeleri dikkatimizi dağıttı. Giriş noktamızı sorgulamaları bize zaman kaybettirdi.
Cuestionar nuestro punto de entrada nos costó tiempo.
Ve neden Hank'le beraber onu olay yerinde kriminoloji öğrencisi olarak tanıttığımızı. Bence ona doğruyu söylemen gerekecek Nick.
Creo que tendrás que decirle la verdad, Nick.
Fotoğraflarını dağıttık.
Y adivina a quién están gritando. Tenemos su foto ahí fuera.
Bakın üç farklı protez bacak kullandım. Her biri, bir öncekinden fazla acıttı.
Escuchad.
Bu kanıttı!
Sí. ¡ Eso era una prueba!
Eşyalarını taşıttım.
He hecho que os trasladen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]