Tulum traducir español
340 traducción paralela
Bu beylere de tulum getir.
Y trae unos monos para estos caballeros.
- İçinde uyunan bir tulum.
- Una bolsa para dormir dentro.
Bir, iki, üç, dört tulum şarabın bedelini alayım.
Uno, dos, tres, cuatro botas de vino me debes.
Dört günde dört tulum şarap, hatırladınız mı?
Cuatro botas de vino por cuatro días. ¿ verdad?
Her gün bir tulum şarap. Hatırlamadınız mı?
Una bota de vino por día. ¿ no lo recuerdan?
Belki bir önlük kullanmıştır, şu büyük tulum gibi olan önlüklerden.
Quizá se puso un delantal o una bata para cubrirse.
Tulum Giymiş Laf Cambazı.
Lo llamo Demagogo en Vaqueros.
O hala bana tulum giyen çocukmuşum gibi davranır.
Me sigue tratando como si acabara de pasar el sarampión.
Sanki tulum sesi duydum.
Creí escuchar gaitas.
Tulum sesi duydum demedim mi?
¡ Oí gaitas!
Ellerinde tulum ( ip ) vardı ve ayaklarında da.
Había pieles alrededor de sus manos... Y sus pies.
Et var çubuk var.. ... ve tulum.
Tengo la carne... y tengo el palo... y un trozo de piel.
Şişirilebilir tulum.
- Unas botas inflables.
Şişirilebilir tulum.
Unas botas inflables.
Yalnız bu sefer bot yok, aptal tulum yok.
Pero sin lancha ni botas inflables.
Bir mağazada da şahane bir tulum gördüm.
Vi lindos trajecitos
İşini berbat yapmışsın. Hem niye yeni bir tulum almıyorsun, işe sakallı geliyorsun?
Te ríes del trabajo Podrías comprarte otro traje y afeitarte
Kaybettiğim o tulum sahip olduğum tek şey.
El traje que perdí es el único que poseo.
Bu arada, tulum için bir ödül var.
De paso, pagaré por el traje que se perdió.
Bana birkaç tulum ödünç verdiler çünkü her gün boylu boyunca yürüyor ve çeşitli elektrikli tren hatlarını ezberliyordum.
Mi trabajo era la radio. Pero ayudé a los otros cuando las cosar iban despacio. Y por lo tanto me prestaron sus guardapolvos.
Sekiz kaleyi araştırdık, kuzular bisikletlerimize saldırdı, kulak zarlarımız tulum sesleriyle delindi ve tam başladığımız yerdeyiz.
Hasta ahora hemos investigado ocho castillos fríos... nos atacaron unas ovejas en nuestras bicicletas... nuestros oídos han sufrido por las gaitas... y estamos donde empezamos.
Tulum çalıyordum, sende onu duydun.
Toco la gaita para que nos oigan.
Neden tüfek kullanmak yerine tulum çalıyorsun?
¿ Y por qué tocas la gaita y no gritas?
Tulum çok çok uzaklardan da duyulabilir.
Ah... la gaita se oye más lejos.
Sen tulum sesini bile hayal edersin.
A ti te gustan hasta las gaitas.
Tulum giyiyor ve büyükçe bir sigara içiyordu. Terliklerinde "WC" harfleri vardı. Eski moda bir dans ayakkabısı giyiyordu.
Llevaba una levita, estaba fumando un cigarro, pero llevaba el monograma "WC" en zapatillas.
Bir "Shriner" grubunda tulum çalan bir amcam vardı..
Un tío mío tocaba la gaita en una banda Shriner.
Kırmızı tulum giymiş küçük fare, duvardaki küçük delik... bütün o küçük fare mobilyaları.
El ratoncito con su overol rojo y su hoyito en la pared... lleno de mueblecitos de ratón.
Tulum.
Tulum.
Tulum nerde?
¿ Dónde están los trajes de trabajo?
- Hemen. Ona tulum verin.
Dale un overol.
- Beyaz tulum.
- Un traje blanco.
- Beyaz tulum. Beyaz hırka.
- Un mono blanco, con un abriguito.
Ofiste tulum var.
Hay buzos de trabajo en la oficina.
Beni özgür bırakmıyor bu tulum
Este traje no me deja ser libre
Tek parça gümüş rengi tulum, önünde v harfi ve çizme.
Un enterizo plateado, una raya en forma de V y botas.
Bence tulum bitene kadar bekle.
Digo que esperes hasta que el bolso esté listo.
- Tulum hazır!
- ¡ El bolso está listo!
Cliff... şu sürekli yağlı bir tulum giyen ufak adam mı?
Ese bajito que siempre lleva un mameluco lleno de grasa.
Sonra düşündüm, "Saat 7, adam tulumunun içinde ama tulum kupkuru"
Pienso. Son las 7 : 00 PM el trae un "overol". Su equipo esta seco. que filtro de la piscina ni que nada.
Karşısındaki de, "Tulum" gibiyim dedi.
Y otro decía : "Estoy Gouda!"
Yani bir "Günaydın, Luisa." ya da "Güzel tulum." demek o kadar zor mu?
¿ Habría sido difícil decir : "Buenos días, Luisa" o : "Bonito overol"?
Ben de tulum isterim.
Me tienes que conseguir un mono.
Sokağa çöp koyduğunda tulum giymiş birisinin gelip onu alacağından eminsindir.
Saben que cuando ponen la basura en la acera el basurero se la llevará.
Buraya gelebileceğini mi zannediyorsun burayı kirlet ve tulum giymiş büyük adam burayı temizlesin?
¿ Cree que puede venir, desordenar todo y el hombre de uniforme limpiará?
Bu, piyasadaki en iyi şehvani telemetrik tulum.
Éste es el mejor traje telemétrico sensual en venta. Es el mejor en su clase. Ella no está aquí de veras.
Gerçekte burada değil, ama sana dokunduğunda dokunma izlenimi yarattığı için, tulum etkileniyor.
Pero cuando lo toca el traje responde creando la impresión del tacto.
Bir sivil gibi üzerine bit t-shirt ve tulum giyinmiş. Polis teşkilatı, ajanın temasa geçmiş olmasından şüpheleniyor...
La policía sospecha que debe haber intentado...
Evet, ama Will, ikimiz de tulum pijamalarlaydık.
Sí, Will, pero los dos estábamos en pijamas.
4 tane tulum ve 4 şapka al.
y 4 gorras de la tintorería.
- Tulum.
Es un mono.