Türk traducir español
1,351 traducción paralela
Hiç Türk yemeği yedin mi?
¿ Te gusta la comida turca? Aquí es rica.
Bana Türk Kiremitleriyle çok ilgilendiğini söylemişti.
Me dice que una serie de Cerámica turca muy interesante
- Eğer Camberwell'a gideceğim zaman sen de Gutermann'Seuss'ın Türk Kiremitlerini görmek istersen...
Si tuviera que ir a la Camberwell que el Sr. Gutermann-Seuss...
Benim adım Türk.
Me llamo Turco.
İki dakika, Türk.
2 minutos, Turco.
Anlıyor musun beni, Türk?
Me entiendes, ¿ verdad, Turco?
- Hayır Türk, sağol.
- No, gracias, Turco.
Türk piçi son günlerde meşgulmüş.
Turco ha estado muy ocupado.
Sağken bana pek faydan yok, değil mi Türk?
Vivo no me sirves de mucho, Turco.
Türk, kıçını kaldır.
Turco, arriba el culo.
O göçebe, Türk ya da kız arkadaşı benden önce çıkarsa vurun piçleri.
Si veis salir al gitano, a Turco o su nena antes que yo pegadles un tiro.
Bir türk.
El del Gran Eunuco.
Fakat bu arada onu haremine kapatan türk bir gün aniden çıka gelir. Ve bu güzel kızın karşısında bütün görevlerini unutup kendini tutkunun kollarına teslim eder.
Olvidándose de su deber, para satisfacer una pasión, censurada entre nosotros, pero permitida en Oriente, el Gran Eunuco ha introducido... al joven Astolfo bajo esos velos tupidos, que pueblan el paraíso de Mahoma.
Büyük Türk önce bu sahne karşısında korkunç sahne karşısında donup kalır. Daha sonrada gözdeye engel olmak için ileri fırlar.
Y ante este monstruoso espectáculo el seductor no puede disimular su emoción, como algo totalmente natural.
Türk saldırısından korkan Macaristan Sultan'ın ordularını dışa çekmek için Romanya'ya destek verdi.
Hungría, temiendo más agresión turca, ha reunido un ejército de patriotas romanos para echar a las fuerzas del sultán.
Türk sultanı ondan her yıl vergi istedi.
El sultán turco estaba exigiendo su tributo anual.
Uzun süren yolculuktan sonra, nihayet Türk kampına ulaştık.
Tras lo que parecieron días de viaje, finalmente llegamos al campamento turco.
Senin asıl düşmanların Türk Sultan'dan yana olan Romanyalı soylulardır.
Aparte de los turcos, los verdaderos enemigos son los nobles rumanos que ayudan al sultán.
Türk baskısını ve çıkar uğruna olan ihanetleri sona erdireceğim.
Mi voluntad es acabar con la opresión turca, y con la traición de los que de ella se benefician.
Sizlerde Türk ajanlarısınız.
Daría igual que fueran agentes de los turcos.
Türk gücü Romanya'yı işgal ediyor.
Las fuerzas turcas están invadiendo Rumania.
Radu Türk Sultan'ın yakın dostudur.
Radu es buen amigo del sultán turco.
Türk'ü işe aldık ve, büyük ve soylu savaşımıza başladık.
Nos hemos enfrentado a los turcos, y hemos comenzado nuestra gran y noble lucha.
Türk ordusu burada olacak.
El ejército turco viene hacia aquí.
Rory, bu karnavalda yenecek bir yemek ya da Türk hapisanesinde.
Rory, esa es comida de feria o de una cárcel de Turquia.
Türk Hamamı 7 Eylül Salı
LOS BAÑOS TURCOS MARTES 7 DE SEPTIEMBRE
Türk malı.
Es turco.
Onu Türk hapishanesinden çıkardım.
Lo saqué de una prisión turca.
Üssün içinde kaliteli Türk morfiniyle Türk eroinini arıtmak için 3 özel birim kurmuştuk.
Yo sólo preparo morfina de Turquía, y se la vendo directamente a ellos.
Sayın seyirciler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Kıbrıs çıkartma ve indirme harekâtı başarı ile devam ediyor.
Las intervencion naval y aerea de las Fuerzas Armadas Turcas en Chipre... continúa con un éxito arrollador
Başbakan Bülent Ecevit Türk hükümetinin bu konudaki... kararını, bu sabah saat 6.30'da şu sözlerle açıkladı.
El Primer Ministro Bülent Ercevit se dirigió a la nacion... en una conferencia de prensa esta mañana :
Türk hükümeti Ulusal günleri için, 26 ülkeyi davet etti.
El govierno Turco invitó a 26 naciones, a su Día Nacional.
Türk çayı sizinkilerden daha acıdır.
El te turco es mucho más amargo que el suyo.
Yüzlerce türk ilk denemede birkaç hafta içinde öldü.
Cientos de turcos morirán dentro de un par de semanas en la fase inicial.
Türk hapishanesinde çürümene izin verseydim.
Debí dejerte pudrir en aquella carcel turca.
- Dedi bizim Türk mülteci
- Ha hablado la prófuga turca.
Asye Türk,
Asye de Turquía,
Humus, Türk salatası, kuskus,... meze, doldurulmuş zeytin ve peynirimiz var.
Conseguimos hummus, taramasalata, uh, cuscús, tabouleh, aceitunas rellenas, queso.
Benim yerime seni Güney Amerika Türk hapishanesine gönderdikleri için kusura bakma.
Siento que te enviaran en mi lugar a una cárcel turca de Sudamérica.
Bir Türk hapishanesinden daha iyi. Çoğu zaman.
Es mejor que una prisión turca, casi siempre.
Çünkü Türk yetkililer olanlar kabul etmek istemiyor.
Los turcos dicen que no existió.
Bu kadar çok sayıda Türk askerini Ermeni karargahının tam ortasına koymak güvenli olmaz.
Es peligroso enviar tantos soldados turcos al corazón del barrio armenio.
Askerlerimi kabul etme konusunda sorununuz varsa Türk Hükümetinin korumasını reddettiğinizi bildiren bu beyannameyi imzalamalısınız.
Si no acepta a mis soldados firme esta declaración para rechazar la protección del gobierno turco.
Beni yarı Türk olduğum için mi seçtiniz?
¿ Me eligió por ser mitad turco?
Türk olmam sizi rencide etmedi, öyle mi? Rencide etmedi, hayır.
- Y ser turco no molestaba.
Ona vatandaş olduğumuzu bizlerin de Türk vatandaşı olduğumuzu neden söylemediniz?
¿ Por qué no le explicó que éramos ciudadanos turcos?
Babam bir Türk diplomatına suikast düzenlerken öldürüldü.
Mi padre fue asesinado cuando iba a matar a un embajador turco.
Bir Türk diplomatını öldürmek isteyecek duruma gelmenin nasıl bir anlam teşkil ettiğini kavrayamazdım bir türlü.
Jamás entendí por qué quería asesinar aquello que ese diplomático representaba.
Türk kuvvetlerinin gücü nedir?
¿ Qué tan fuertes son las tropas turcas?
Çünkü yeterince gariptik. Dinle, çirkin Türk.
Escúchame, horrible Turco.
- Türk ressam.
- Turco.