English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Ucube

Ucube traducir español

2,806 traducción paralela
Benim lakabım şu, kızıl kafalı ucube.
NO SÉ CANTAR Yo era la pelirroja extraña.
Bak, Pete, bunu sadece bu ucube gösterisi yüzünden yapmaya çalışıyorum. Darılmak yok.
Mira, Pete solo intento sobrevivir a este circo de monstruos, no te ofendas.
İnternette tanıştığım kişinin bir ucube olmasından endişe ediyordum.
Estaba preocupada porque cualquiera que conociese online debía ser un friki.
Evet. Nasil bir ucube böyle bir sey yapabilir ki?
¿ Qué clase de monstruo podría hacer eso?
Onlar ucube degil.
No son monstruos.
Ian'ı saklamıyorduysa bile, her her zaman bir ucube olarak kalacak.
Aunque no haya estado escondiendo a Ian, ese tipo es un freaky, y siempre lo ha sido.
O duyarlılık ucubesini başıma sen saldın, değil mi? "Ucube" mi?
¿ Avivaste tú esa monstruosa sensibilidad en mí?
O küçük ucube mi?
¿ el rarito?
... yıldızlı bir gecede... O ucube fotoğraf çekmiyordur umarım.
Será mejor que ese cerdo no esté haciendo fotos.
Ucube beyinli birisi için önemli olan herşeyi unutmayı başarabilirsin.
- Sabes, para alguien con tanta inteligencia, te las arreglas para olvidarte de todo lo importante.
Ucube grubu tamamlandı işte.
Y se completó el círculo de engendros.
Seni ucube gibi hissettiren o.
Ella es quien te hizo sentir como alguien raro.
Ama o melez ucube benim kalbimi deşmeden en fazla 5 dakika vaktin olacak.
Pero a lo sumo tendrás cinco minutos antes de que ese monstruo híbrido me arranque el corazón.
Bir ucube mi?
¿ Una abominación?
Ucube değil.
No como rara.
Her zaman yeni çocuksun ve herkes senin bir ucube olduğunu düşünüyor.
Siempre eres el niño nuevo, y todo el mundo piensa que eres un fenómeno.
Tüm harika insanlar ucube olanlardır. Sam.
Todas las personas geniales son fenómenos.
İki ucube birlikte oluruz Sam.
Podemos ser fenómenos juntos, Sam.
Bir kızla tanıştın aranızda bir elektrik oldu, bundan güzeli yoktur ama bu ucube...
Conoces a una chica, sientes esa chispa.. no hay nada mejor. ¿ Pero este fenómeno?
Belki bir ucube olabilirim ama bu tehlikeli olmak değil.
Mira, puedo ser un fenómeno, pero no es lo mismo que ser peligroso
Ne zaman bir kasabada iki tane ucube oldu?
¿ Cuando hay dos cosas locas en un pueblo al mismo tiempo?
Senin yaptığını biliyorum küçük ucube.
Sé que fuiste tú, pequeño fenómeno.
Sen bir ucubesin. Gerçek bir ucube.
Eres un friki.Un verdadero friki.
Şimdi de ucube olduğumu düşünüyorlar.
Ahora creen que soy un friki.
Doktor senin ucube olduğunu düşündü.
El doctor cree que lo tuyo es raro.
Ve dahası, eğer çocuğum OKB olsaydı, kendisini ucube gibi hissetmesini sağlayacak isimler takmak yerine, biraz şefkat gösterirdim.
Si mi hijo tiene TOC, trataría de mostrar un poco de compasión en vez de llamarla con un nombre que la haga sentir...
Evet, az önce bir ucube daha elini kolunu sallayarak gitti.
Y otro engendro sigue libre.
Eli kanlı bir ucube onun peşindeyken burada hiç bir şey yapmadan duramam.
No hay manera de que me quede sentado mientras un fenómeno retorcido lo está cazando.
Ölene kadar kolsuz olacaksın, ucube!
No tendrás brazos hasta que mueras, ¡ monstruo!
Bana 31 dolar borçlusun, çünkü ucube bir sapık gibi pudralanmış donutların üzerindeki bütün şekerleri yaladın.
Me debes 31 dólares porque chupaste el azúcar... de todos los donuts glaseados como un psicópata.
N'aber, ucube?
Hola, friki.
Bana bak Dr. Ucube!
Escucha, Dr. Raro,
Diğerleri, sadece ucube.
Otros, solo fenomeno.
Sen neden ağzının önüyle konuşuyorsun ucube?
¿ Por qué hablas tú normal, rarito?
Bu ucube bütün etlerini iç çamaşırlarıyla hazırlamayı seviyor!
Así es, LR. ¡ A este bicho raro le gusta preparar toda su carne en ropa interior!
Ucube!
¡ Anormal!
Aramayamadan, fail onu yakalamış olmalı. Halıdakiler onun tırnak izleri. Şaşkın ucube, onu bileklerinden çekerek çıkarmış.
Según su laboratorio y una prueba hecha en la escena del crimen había residuos de disparo en la mano de la víctima, y también en la manga izquierda de su camisa.
Büyüyünce senin gibi bir ucube olmaması için onu şımartıyorsun.
La estás echando a perder porque no quieres que ella sea una rarita como cuando tú estabas creciendo.
Ucube. Güzelmiş.
Rarita... eso está bien.
Peki, kim bu ucube gösterinin sorumlusu?
Ok, ¿ Quien esta a cargo de este show de locos? Yo -
O bir ucube değil, benim gibi değil.
No es un raro, un raro como yo.
Ucube, bunu Andrea'nın üzerinde gerçekleştirmiş.
Ese anormal hizo eso con Andrea.
Bir daha seks yapamayacağım. Ucube gibi görüneceğim.
No voy a volver a acostarme con nadie y voy a parecer un raro.
O ucube girebiliyorsa, herkes girebilir.
Si ese mounstrito puede entrar, cualquiera puede.
- Ucube!
¡ Escalofriante!
"Büyük Göğüslü Ucube Şovu" dediğim için özür dilerim.
Me disculpo por decir "Show de Tetas Gigantes"
Güzel. Küçük ucube tek başına sorunu çözüyor.
Bien, el pequeño asqueroso está resolviendo un problema por sí mismo.
Ucube şovunu görmek için toplanın.
Reúnanse para que vean el freak show.
- Her sabah bana ucube derdi elime vurup kitaplarımı düşürürdü.
- Cada día me llamaba raro, me tiraba los libros.
Ucube pazarında işler nasıl gidiyor?
¿ Cómo están las cosas en el puesto de los fenómenos?
- Gerçekten bu ucube şovuna mı katıldın?
Gus... ¿ Te uniste a este circo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]