English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Ulaşamadım

Ulaşamadım traducir español

858 traducción paralela
Eun-chae'nin babasına bir türlü ulaşamadım ve Yune için evden bir şeyler getirmeliyim.
No he podido localizar al padre de Eun-chae. Tengo que ir a recoger unas cosas para Yune.
Seni aradım ama ulaşamadım.
pero no pude comunicarme.
Oh, evet. Henüz oraya ulaşamadım.
Oh, todavía no hemos llegado allí.
Cumartesi öğleden sonra olunca telefonla kimseye ulaşamadım ve biraz ne yapacağımı bilemez haldeydim...
Como es sábado por la tarde, no pude comunicarme con nadie... y no sabía muy bien...
Edecektim ama ulaşamadım.
No me dio tiempo.
Kuralları bir daha bozmayacağımı garanti ederim ama tavsiyeye ihtiyacım var ve bay Devlin'e ulaşamadım.
Prometo no volver a infringir estas normas... pero necesitaba consejo y no encontré al Sr. Devlin.
İşim çıktı, eve ulaşamadım. Sorun değil.
Está bien.
Joy'a ulaşamadım. Arthur nerede?
No pude localizarla. ¿ Dónde está Arthur?
Yalvardım, tehdit ettim. Ona ulaşamadım.
le he suplicado, le he amenazado y no he conseguido convencerle.
Hayır ulaşamadım!
¡ Absolutamente nada!
Telefon etmeye çalıştım ama ulaşamadım.
Intenté llamar, pero no había línea.
- Telefonla aradım ama ulaşamadım.
Te he llamado, no respondías.
"nedenini," bilmiyorum Ulaşamadım ona.
- No sé por qué, no logré verlo.
Size telefonla ulaşamadım.
No contesta el teléfono.
Ona ulaşamadım!
No pude verlo.
Ben bile Norman'a ulaşamadım ve beni tanıyor.
Ni siquiera yo, que lo conozco, pude sacarle nada.
- Yanıt verme servisine bile ulaşamadım.
No ha conectado ni el contestador. - ¡ Es imposible!
Yeni bir randevu için seni aradım, ama ulaşamadım.
Lo lamento es mi culpa.
Aa, şans yok efendim, ben ulaşamadım.
Nada, señor. No he tenido suerte.
Sana ulaşamadım.
No pude alcanzarte.
On yıl boyunca kılıç üzerinde çalıştım durdum, ama doğru sonuca ulaşamadım.
Durante diez años trabajé y trabajé en ella pero no me salía bien.
Bu arada, bütün gün o tembel ev sahibimize ulaşamadım.
No he podido contactar al dueño de la casa.
- Henüz bir sonuca ulaşamadım.
- Aún no he llegado a una conclusión.
Ona ulaşamadım ama mektupları değiştirdik.
- Hemos intercambiado mensajes.
Aradım diyorum ama ulaşamadım bir türlü.
- No iba a quedarme esperando. - No había nadie.
Onu telefonla bir çok kez aradım, ama ulaşamadım.
Como le he telefoneado aquí tantas veces y nunca estaba, he venido a averiguarlo.
Ertelemek için onu aradım ama ulaşamadım.
Lo busqué para avisarle, para quedar otro día... pero nada.
Sizi aramak, bu konuda konuşmak istedim ama ulaşamadım.
Mire... le iba a llamar para hablar sobre eso... pero no he podido encontrarle en los últimos tres días, y mire que le he buscado.
Dedim ya, sana telefonla ulaşamadım.
Te dije, no podía ubicarte por teléfono,
Onlara ulaşamadım.
No los he localizado.
Ulaşamadıklarım hariç tabii ki.
Excepto algunos de ellos, Realmente no puedo llegar
Fakat, sen benim ulaşamadığım sonuçlar elde ettin.
Aun así, usted ha logrado resultados que me han eludido. Piense.
Şu adam daha oraya ulaşamadı mı?
¿ Aún no llegó hasta ella?
Ama mezarlığa ulaşamadım.
Pero no fui allí.
Sana telefonla ulaşamadığım için üzgünüm ama iyi olduğunu biliyordum.
Sentí tanto no poder hablarte por teléfono, pero me imaginaba que estabas bien.
Mareşale ulaşamadınız mı henüz? Hayır efendim.
- ¿ Ha encontrado al mariscal?
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
Me cautivaba tanta ingenuidad. Un enemigo cuyo reino era un rincón olvidado de la naturaleza.
- Elbette. Ben de Bayan Scott'a kendisine bir türlü ulaşamadığımı söylüyordum.
Le estaba diciendo a la Sra. Scott que no sabía dónde estaba este fin de semana.
Ulaşamadığımız tek kişi Bettini'ydi.
Bettini fue la única orden que no ejecutamos.
Ulaşamadığım şeyleri düşlediğim zamanları düşünüyordum.
Estaba pensando que hubo noches en mi vida que soñaba con lo inalcanzable.
Ogunquit'te kızıl ceketlileri durdurmaya yardım etti de buraya ulaşamadılar.
Y que ayudó a detener a los casacas rojas en Ogunquit.
Asla ulaşamadı mı...?
¿ Nunca llegó...?
- Gemiye ulaşamadınız mı?
- ¿ No pudo comunicarse con el carguero? - No.
Bizi düğüne götürdü ve yakalandık çünkü silahlarımıza ulaşamadık!
Nos llevó a la boda, donde nos cogieron por no tener armas.
Santral, Knightsbridge 2149'dan arıyorum. Ulaşamadığım bir numara var.
Operadora, no consigo línea para Knightsbridge 2149.
Yoldaş Kaptan, size ulaşamadılar mı?
Camarada capitán, ¿ no les han alcanzado?
Ulaşamadığımız bir kişi kaldı.
Queda la última versión.
Ulaşamadığım mutluluğun görüntüsü sürekli önümde geziniyor bu da beni sıkıyor.
La perspectiva de una felicidad tranquila indefinida, me entristece.
- Albay Peckem'a daha ulaşamadınız mı?
¿ Noticias de Peckem?
Biraz olsun pişen biri, sonrasında bilim oyunu konusundaki başarısını pek düşünmüyor, ne astronominin ne de fiziğin diğer bilimler gibi mutlak bilgiye ulaşamadığını bildiğimizden bu yana sadece anlamamız için belli bir formda karşımıza getiriyor, elbette ki kimse denklemi ucundan tutup da gerçeğe, mutlak olan gerçeğe ulaşabileceğini artık düşünmüyor.
Luego, al madurar, se piensa no sólo en eI éxito... sino también en esa especie de juego que nos ofrece Ia ciencia. Nos damos cuenta de que Ia astronomía, Ia física u otras ciencias... no nos proporcionan un conocimiento absoluto, sino que nos aproximan al saber. Nadie de nosotros cree que una ecuación nos revelará...
Tahminlerimizin aksine, Goham'daki'Uva'mızın konut birimi fabrikası gerekli üretim seviyelerine henüz ulaşamadı.
A pesar de las previsiones, la fábrica situada en la Uva de Goham no ha alcanzado los niveles de producción.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]