Uva traducir español
813 traducción paralela
Bu 2010 yapımı, eski dünya Sangiovese'i geleneksel botti'de yıllanmış Chianti Classico ile çok iyi gider.
Se empareja perfectamente con este Chianti Clásico del 2010, de una antigua uva sangiovese, envejecido en tradicionales barricas.
Domates suyu, portakal suyu, üzüm suyu, ananas suyu...
Tenemos jugo de tomate, jugo de naranja, jugo de uva y jugo de piña.
Üzümden bir tane.
Una uva...
Sarayda üzüm reçeli ikram edilmeyecek artık.
La mermelada de uva no volverá a servirse en la corte.
Grape!
Uva.
Buz ve ananas suyu daha yoğun.
La mayor parte hielo y zumo de uva.
Gördün mü, bu Marino, işte bir üzüm festivali.
Lo ves, buen Marino, es la fiesta de la uva.
Benim için biçtikleri rol, bacakta bir miktar şarapnel parçası.
Todo lo que me dieron fue un poco de jugo de uva en la pierna.
Her zaman, Exeter'in güneş lambalarının altında birkaç dakika geçirme ihtimali var. - Güneş lambası mı?
Pudiste haber estado expuesto a la lámpara de rayos UVA de Exeter.
Üzüm için olabilir, ama sunucular için kötüydü.
Para la uva, pero fatal para los presentadores.
o da diğerleri gibi zehirli.
Con mala uva, como ellos.
İşte o büyük yuvarlak hapları onun için var.
Eso es cuando te comes la uva.
Güneşin altındaki üzüm gibi kurur gider mi?
¿ Se seca como una uva pasa al sol?
Benim için üzümün yerini tutmazlar ama... onları da çok arzuluyorum.
En resumen, para mi no es tan importante la uva como el deseo que tengo de ella.
Kimin karnında doğacağını ayarladın mı?
¡ No quiero que nazca con el antojo de la uva!
Zeytin, kayısı ve üzüm.
También aceitunas, damascos, y uva.
- Emzirmesi için.
- ¡ La uva te hace mal!
- Öyleyse açma ağzını da üzüm ye!
Tendrá que esperar. Tener una uva.
- Üzüm ister misin? - Hayır, sağ ol.
- Bueno, ten una uva.
California üzümleri için 1967 harika bir yıl olmuştu.
1967 fue un gran año para la uva californiana.
- Evangelos, buraya biraz üzüm yolla.
- Evangelos, tráeme uva.
Üzüm suyu alabilir miyim?
¿ Me pones un zumo de uva?
Oh, garsonu unuttum, üzümlerim bitmiş.
Yo... me olvidé del camarero y no tengo pasas de uva.
"Bana bir üzüm soy, Beulah."
Oye, pélame una uva.
Sözgelimi, benim babam şarap üreticisi idi, ben ise hayatımda yanlışlık dışında hiç üzüm çiğnemedim.
Por ejemplo, mi padre era un vinatero y yo nunca pisé una uva en mi vida, a no ser por error.
Niçin biraz kuru üzüm yemiyorsunuz?
¿ No quiere unas pasas de uva? Son sanas.
Tahminlerimizin aksine, Goham'daki'Uva'mızın konut birimi fabrikası gerekli üretim seviyelerine henüz ulaşamadı.
A pesar de las previsiones, la fábrica situada en la Uva de Goham no ha alcanzado los niveles de producción.
" Ygam bir çok'Uva'ya bölünmüştür.
Ygam está dividido en varios Uvas.
"Uvaların arasında en büyüğü olan Urtana,... "... mavi'asonik'kayalarla kaplıdır.
Urtana, el uva más grande, está completamente cubierto con bloques asánicos azules.
"Uva'mız, Goham,'apenosh'u 20 laiks'de istikrarlı... "... bir dengede tutan'fepular'bir iç denize sahiptir.
Nuestro Uva, Goham, tiene un mar fepular interior, que estabiliza el openosh a unos 20 laiks.
"Uva'mız, Goham,'apenosh'u 20 laiks'de istikrarlı... "... bir dengede tutan'fepular'bir iç denize sahiptir.
Nuestro Uva, Goham, tiene un mar fepular interior, que estabiliza el openosh a aproximadamente 25 laiks.
Efendi Sihn, Om'dan arındırmaya misilleme yapılan tek yerin sizin Telez'deki Uva'nız olmadığını söylemek çok rahatsızlık verici.
Maestro Sinh, es inquietante observar que Telez no es el único sitio difícil de de-omizar.
Diğer iki Uva, Goham ve Urtana da benzer sorunlarla karşılaştı.
Otros dos Uvas, Goham y Urtana han tenido problemas similares.
"Oh, nasıl da tatlı" "asmadaki üzümler" "ve nasıl da güzel" "üzümleri toplamak"
Qué bonita es la uva dulce, qué bonito saberla vendimiar, hacer el amor con mi bella, hacer el amor en medio del prado.
"Eğer beni istiyorsan karşılığını ödemelisin" "Oh nasıl da tatlı" "asmadaki üzümler" "nasıl tatlı" "üzümleri toplamak"
Qué bonita es la uva dulce, qué bonito poderla vendimiar, hacer el amor con mi bella, hacer el amor en medio del prado.
Evet, çok doğru. Üzümlerin yatak odasını... takdir eden biriyle tanışmak hep hoştur.
Es un placer conocer a alguien que aprecia el "boudoir" de la uva.
- Bağbozumu sona erdi.
- ¡ La recolección de uva terminó!
Güneş lambası altında uyuyakaldığını söyleriz.
Diremos que te dormiste bajo los rayos UVA.
Bana greyfrut veya portakal ver, asla o kokmuş kök birasından değil!
Uno de uva o naranja, ¡ nada de esa cerveza barata!
Üzümler iyiyse tabi.
- Sí, pero que la uva sea de la buena.
Bir üzümün kabuğunu bile delemez.
No podrían quebrar la piel de una uva.
Herhalde her sabah bir saatini solaryumda geçiriyor ve hormon tedavisi görüyor!
Se pasará una hora en los UVA y se chutará hormonas de mono.
Kentin dışında çiğnenen masaradan kan aktı. Kan, 1600 ok atımı kadar yayılıp atların gemlerine dek yükseldi. "
Y fue pisada la uva fuera de la ciudad, y de la cuba salió sangre ".
Ona bir güneş ışığı lambası gönder.
Envíele una lámpara de rayos UVA.
"Aziz" gibi hani. "bir evlilik olmasına rağmen..."
"No tengáis mala uva porque sois la pera."
Üzümü sevmem.
No me gusta la uva.
Ortada yürü üzüm gibi ezildin.
Por el medio... Te espachurrarán como a una uva.
Sense, "yaptığını sanıyorsun" üzüm gibi.
Si haces kárate "supongo que sí"... igual que uva.
- Öyle bir şeye benziyor.
- ¿ Lámpara de rayos UVA?
Bektaşi üzümü çalılarını?
¿ La uva espina?
Üzümmüş.
Es de uva.