Uygulama traducir español
1,493 traducción paralela
Hepiniz uygulama laboratuarına gideceksiniz.
Todos tienen laboratorio de habilidades hoy.
İkincisi, biriniz bu zorunlu uygulama dersine gitmeyeceksiniz çünkü ameliyatı mümkün olmayan bir tümör için 10 yaşındaki bir kızı ameliyat ederken bana yardımcı olacak.
Segundo, uno de ustedes no tendrá que ir al laboratorio porque me ayudará a quitarle un tumor inoperable a una niña de 10 años.
Dr. Yang, uygulama laboratuarında tam olarak ne yapılır?
Dra. Yang, ¿ qué sucede en un laboratorio de habilidades?
... diğer gün işkence görüp uygulama laboratuarında bıçaklanıyorsun.
Y al minuto, te sedan y te acuchillan en un laboratorio. - Ya basta, Tres.
Uygulama laboratuarı var.
Tiene laboratorio de habilidades.
Karev ve O'Malley uygulama laboratuarınız bugün, onu tanımaya başlayın.
Karev y O'Malley... -... aquí. Conozcan a...
Uygulama laboratuarında biraz zaman geçireyim.
Trataré de aprender algo.
- Uygulama laboratuarına nasıl?
- ¿ Volvemos al salón?
- Uygulama laboratuarı. Harika fikir.
- Excelente idea.
Uygulama laboratuarında biraz daha zaman isteriz, daha çok ameliyata gözlemci olarak girmeyi ister ve asistanlarımızdan biraz daha iyi eğitim talep ederiz.
Podemos pedir más tiempo de clases, observar más cirugías y exigir que los médicos internos nos enseñen mejor.
- Uygulama laboratuarındalar mı ki?
-... si mi paciente acepta el popó. - ¿ Están en clase?
Uygulama laboratuarı gerçekten işe yarıyor.
El tiempo de clase sirve.
Kanun ve sıradan bir uygulama var.
Está la ley, y hay una práctica común.
Güzel sanatları bitirdim. Sahne tasarım dekor uygulama.
Acabé la carrera de Bellas Artes y me especialicé en decoración escénica.
Buradan da, bir adet eriğin 3 gram geldiği sonucunu çıkartabilirim. Antik Çinliler, çok fazla bilinmeyeni olan denklemleri çözmek için benzer metotları uygulama yoluna gitti.
- Así que este gran asunto del siglo XX, el caos, procede de un error, de Poincaré, y lo descubrió en el último minuto.
Bu yüzden sabahları 11'e kadar yatakta kalmasına izin verilirdi. tüm hayatı boyunca devam ettirmeye çalıştığı bir uygulama...
Así, le dejaban quedarse en la cama todas las mañanas hasta las 11 : 00, costumbre que trató de seguir toda su vida.
Ajan Phil Coulson, Stratejik Hükümet Müdahale, Uygulama ve Lojistik Departmanı.
Agente Phil Coulson de Intervenciones Estratégicas Nacionales.
Stratejik Hükümet Müdahale, Uygulama ve Lojistik Departmanı.
Intervenciones Estratégicas Nacionales.
- Salgın protokolü, 7-12 yönergesine göre sınırlanmış nükleer uygulama yapılabilir.
Bajo el Protocolo Wildfire, directiva 7-12, una explosión nuclear limitada es una contingencia.
Başkana sınırlı bir nükleer uygulama için öneride bulunacağım.
Recomendaré al presidente, que ordene un ataque nuclear limitado. Negativo, negativo. Primero necesitamos descubrir con qué estamos lidiando.
Ben bir uygulama vereceğim hemen. - Hemen!
Reciba una petición y una llenar de inmediato!
Standart uygulama prosedürü saldırganları izlememizi söylüyor ve... Devam et, bilmek istiyoruz.
Y el procedimiento requerido es perseguir a los atacantes Siga, lo queremos saber.
Adamlarını pusuya düşürmek standart uygulama prosedürü müdür?
¿ Meter a tus hombres en una emboscada es requerido?
Bu gama teknolojisinin uygulama alanları sınırsız.
Esta tecnología gamma tiene aplicaciones ilimitadas.
Verminaard'ın lütfuyla bugün özel bir uygulama olacak.
Ellos van a recibir un trato especial hoy, cortesía de Verminaard.
Mükemmel uygulama.
Es el arreglo perfecto.
İdeallerimizi uygulama lüksüne sahibiz.
Tenemos el lujo de nuestros ideales.
Bu yıl çıkarılmış bir uygulama.
Es un programa.
Yeni uygulama mı?
Un programa.
Antropolojik olarak konuşursak sporlar, gençlerin savaş hünerlerini uygulama yoludur.
Antropológicamente hablando los deportes son una forma de que los chicos practiquen su habilidad para combatir.
Ve geliştirme, imalat, uygulama anlayışlarıyla, sayısız meslek oluştu.
Desde la concepción al desarrollo, desde la fabricación a la implementación, se crearon fuentes de trabajo.
Kuran'da yazılı olmamasına rağmen bu uygulama devam ediyor.
Está practica continua a pesar de que no figura en el Coran.
Buna rağmen bu uygulama bugüne kadar sürmektedir. Her gün 6000 kız sünnet edilmektedir.
Actualmente 6000 niñas son mutiladas a diario.
Rehin alınan biri için yapılan uygulama, onu sahil kenarında bir tatile göndermektir.
El protocolo después de que capturen a alguien el de dejarle un poco de libertad.
Harika bir uygulama.
Mira, es una gran aplicación.
Durum... Kanal 7 aktif. Uygulama çıkışı etkisiz hale getirildi.
Posición... el canal 7 está activado.
Peki ya ADM'de standart bir uygulama olarak yöneticiler düzenli olarak nakit rüşvet kabul ediyorsa?
¿ Qué tal si fuera costumbre en ADM que los ejecutivos aceptaran sobornos en efectivo?
Ekonominin bozulması gerçekten sorun değil insanlar doktora ihtiyaç duydukça hatalı tıbbi uygulama avukatları her zaman iş bulur.
- Gracias. En realidad, no importan los retrocesos en la economía mientras la gente necesite médicos. Mientras los médicos cometan errores, los abogados tendrán trabajo.
Uygulama şudur,
La práctica es
Uygulama nedir?
¿ Cuál es la práctica?
Uygulama da sınırsızdır aydınlanma ve uygulama bağını hiçbir zaman koparmamalısın
La luz y la práctica, están indisolublemente enlazadas.
Bence bu en iyi uygulama yöntemi
Es la más grande forma de la verdadera práctica.
"öğretiler üzerine bilgimi ve uygulama anlayışımı tamamen o"
"Mi conocimiento de las enseñanzas y mi comprensión de la práctica" "se deben enteramente a'ese'Maestro de Cocina."
Bir, uygulama.
Uno, la ejecución.
- Uygulama.
- Ejecución.
- Uygulama.
- Todos : Ejecución.
Bence, bu da yasal uygulama.
Eso a mí me dice que es un policía.
Uygulama... dürüst olalım.
Ejecución... seamos honestos.
Mükemmel uygulama.
- Es la combinación perfecta.
- Ve de tüm uygulama...
- Y la primera vez...
Burada hem inanç hem de uygulama arzusundan yoksun
Los templos Zen están llenos de discípulos Ta-hui, sin fe ni voluntad de practicar.