Uzaktayım traducir español
441 traducción paralela
Oldukça uzaktayım...
Estoy bastante lejos...
15 santim uzaktayım.
Estaré muy cerca de usted.
- Hiç olmak istemediğim kadar uzaktayım.
- Tan lejos como jamás quise estar.
Hayır, bunun pratisyen hekimlikte kullanılmasından Fersah fersah uzaktayım.
No, estoy muy lejos de tener este aparato listo para el uso generalizado.
Boot Key limanından 20 km uzaktayım, girmek üzereyim.
Estoy a 20 Km. Del puerto de Cayo Boot. Voy hacia allí.
Evet, final. Ve ona sadece bir yumruk uzaktayım.
Sí, un puesto alto, y sólo estoy a un golpe de lograrlo.
Sürükleniyorum! - Geliyoruz Doktor! - Sadece 1 metre uzaktayım, acele edin!
¡ Joe, vamos para allá!
Biliyorum, yorgunsun. Epeydir uzaktayım.
Estoy afuera mucho tiempo y eso significa que estás sola.
Evimden kilometrelerce uzaktayım
A 16000 kilómetros de casa
Senden sadece birkaç kilometre uzaktayım.
Estoy a pocos kilómetros de ti.
Evden uzaktayım fakat beni duyabileceğini biliyorum.
Estoy lejos de casa, pero sé que me oyes.
Çünkü şu an, şehirden çok uzaktayım ve olmak istediğim yerdeyim.
Porque estoy muy lejos de la ciudad y es aqui donde quiero estar ahora.
- Tabii ki! Bayağıdır uzaktayım Kenny.
- Claro, llevo fuera demasiado...
Ana yurdumdan 10 yıldır uzaktayım.
Hace más de 10 años que estoy lejos de mi país
Ne kadar zamandır uzaktayım?
¿ Cuánto tiempo he estado fuera?
Karşı tarafa biraz uzaktayım. Gelebilir miyim?
No estoy muy lejos. ¿ Puedo ir?
Ben Snake River Rufus Krile, evimden çok uzaktayım.
Soy Rufus "Serpiente de río" Krile, muy lejos de mi hogar.
Trenden yalnızca 20 metre uzaktayım.
Estoy a 20 metros del vagón secuestrado.
Tam yedi aydır kadınlardan uzaktayım.
No he estado con ninguna mujer por varios meses.
Geri dönüş yönümü kaybedecek kadar uzaktayım.
Estoy lo más lejos que puedo llegar sin perder mi ruta de regreso.
On beş dakika uzaktayım. Beni bekle Barton.
Estoy a unos 15 minutos de allí.
Dinle, bu boktan uzaktayım!
Escúchame y métetelo en la cabeza, haz justo lo que yo digo, ¿ entiendes?
Tahminen 140 mil uzaktayım.
Distancia estimada : 1-4-0 millas.
Ve ben, Ploiesti'den 600 mil uzaktayım.
Y yo estaba a 600 millas de Ploiesti.
Kaç gece ve gündüz geçti burada. Senden ne kadar uzaktayım burada.
♫ Hace muchos días, muchas noches, mucho tiempo que te fuiste.
Aylardır uzaktayım, dönmem gerek.
He estado fuera durante meses, debo regresar.
Sulama için nehirden çok uzaktayım.
Estoy muy lejos del río para canalizarlo.
Midvale'deki o küçük canavarlardan 3 gün uzaktayım ve keyfini çıkarmaya niyetliyim.
I'Tienes tres dias de descanso. De las pequenas bestias en Midvale y yo la intencion de dejar el pelo suelto.
Çok uzun zamandır uzaktayım.
Hace mucho que viajo.
Epeydir uzaktayım.
He estado lejos por mucho tiempo.
Uzaktayım.
Vía libre.
Dünyadan çok uzaktayım.
Estoy muy lejos de la Tierra.
Vancouver'a yüz mil kadar uzaktayım.
Estoy alrededor de 160 km. De Vancouver.
Evim evim, güzel evim Zincire vurulmuşum, senden uzaktayım
Con un gran placer a casa contento me voy
İyi haber, kanıtı elde ettim. Kötü haber, hâlâ çok uzaktayım.
Tengo la prueba, pero estoy lejos de ella.
Yangın merdivenine de çok uzaktayım.
A la mierda la escalera de incendios.
160 km uzaktayım. Ne söylememi bekliyorsun?
Estoy a 160 km. de la ciudad, ¿ qué se supone que puedo hacer?
Geldiğim yerden, uzakta olabilineceği kadar uzaktayım.
Esto es bien distinto de donde yo vengo.
Çoğu zaman oradan uzaktayım.
Estoy fuera la mayor parte del tiempo.
Neden onlara gerçeği söylemiyoruz? Uygarlıktan binlerce kilometre uzaktayız. Buradan sağ kurtulma şansımız hiç yok.
Estamos a miles de kilómetros de la civilización... sin posibilidad de salir vivos.
- Biz sınırdan epey uzaktayız. Atlarımızı burada biraz dinlendirsek ve sizden ödünç at alsak iyi olur.
Hay mucho camino hasta la frontera desearíamos cambiar nuestros caballos por algunos de los suyos.
Tanrım, evimize ne kadar uzaktayız.
Vaya, què largo es el camino de regreso.
Yardımdan ışık yılı kadar uzaktayız, adamım.
Estamos a años luz de ayuda, amigo.
Aşağıya 7 km uzaktayız ve ben iyi bir kayakçıyım.
Hay seis kilómetros colina abajo y esquío de maravilla.
16-19 yaşlarında 160 sarışın ve esmer kızız. Bu şatoda herkesten uzaktayız, bir koruyanımız da yok.
Somos 160 rubias y morenas, todas entre 16 y 19 años y medio, encerradas en este castillo sin que nadie nos proteja.
Bir yerlerden 10.000 ışık yılı uzaktayız, gezegenimiz tuzla buz oldu, insanlar açlıktan ölüyor. Başımızı belaya sokacak olan ben miyim?
Diez mil años luz de ninguna parte, nuestro planeta en pedazos, gente con hambre, y yo los meteré en problemas?
Binlerce mil uzaktayız, adamım. ve herşey iyiye gitmeden önce daha da beter hale gelecek.
¡ Estamos a mil kilómetros de ninguna parte... y la cosa empeorará mucho más antes de que mejore!
Sanırım üsten yirmi veya otuz kilometre uzaktayız.
- Creo que estamos más o menos... -... a unos 20 o 30 kilómetros de la base.
Evden 13.000 km uzaktayız ve saçma bir su diyeti yüzünden kameramanım kafayı yedi!
Estamos a trece mil kilómetros de casa, y mi cameraman alucina ¡ gracias a su insólita dieta de agua!
Daha önce bulunduğumuz yerden milyonlarca ışık yılı mı uzaktayız?
¿ Estamos a millones de años luz de donde estuvimos?
Tek yapmamız gereken, kafalarımızı indirmek ve bize bakan gözlerden tamamıyla uzaktayız.
Todo lo que tenemos que hacer es bajar las cabezas y quedamos ocultos a las miradas curiosas.