Uzundu traducir español
611 traducción paralela
Lanet yok çok uzundu.
Hice un puto largo paseo.
- O zamanlar saçım uzundu.
- Entonces llevaba el pelo largo.
Çok uzundu! Olabildiğine sıskaydı! Koyu renk bir ten...
Tan alto, tan delgado... con su piel morena... y aquella nariz respingona...
Mineola'ya yolculuk uzundu ve trenler arasında dinlenmeyi severim.
El viaje a Mineola es largo y me gusta relajarme entre tren y tren.
Bugünkü dua çok uzundu.
- El Sutra de hoy fue muy largo.
Geldiğimiz yol daha uzundu, dinamit için daha emniyetli.
Seguimos una ruta más larga por los explosivos, más segura.
Molaları, olması gerektiğinden uzundu. Ağır adımlarla,... çok ama çok yavaş yürüdüler.
Sus descansos eran más largos de lo que deberían haber sido, caminaban con paso pesado, más y más lentamente.
Araç öyle uzundu ki, şoförle konuşmak için telefonu kaldırdığımda şehirler arası yazıyordu.
Tan larga que, para llamar al chofer, tengo que poner una conferencia.
Önü açık ve uzundu.
Era amplia y alta.
İlk başta mektupları uzundu ama hep ciddiydi.
Sus cartas eran largas al principio y siempre serias.
Albuquerque'den buraya yol uzundu.
Desde Alburquerque hasta aquí hay un buen trecho.
Saçım o zamanlar daha uzundu.
Mi pelo era un poco más largo.
- Yolculuğunuz nasıl geçti? - Uzundu.
- Fue muy largo.
Çincesi çok daha uzundu.
En chino es más largo.
Daha önce gelmek istedim ama yolum çok uzundu.
Habría tardado menos en venir, pero el viaje era largo.
Saçın o zamanlar daha uzundu.
Tenías el pelo más largo.
Kolu mızrak kadar uzundu.
Parecía tan largo como una lanza.
Kule gibi uzundu.
Alto, como una torre.
Boynu demiryolu tünelinden uzundu.
No pasaba por debajo del túnel del tren.
Küçük bir kız için fazla uzundu, ama gerçekten çok sevimliydi.
Más alta que pequeña, pero era preciosa.
- Daha uzundu. - Ve daha kabaydı.
¡ Era mucho más repulsiva!
İnsanlar ne kadar acı çekmişlerdi. Zafere giden yol ne kadar da uzundu.
¡ Pero cuánto había que esperar todavía para que llegara este día, cuánto quedaba por hacer, cuánto camino por recorrer!
Yıllar geçti, artık boyu babasından da uzundu.
Los años han pasado. Él ya es más alto de lo que fue su padre.
Ve geçen kış... geçen kış çok uzundu.
Y el invierno pasado el invierno pasado fue muy largo
İstediğinden daha da uzundu.
Has esperado dos botones más de lo previsto.
Biri uzundu, biri kısa ve birinin bacağı sakattı.
Uno era alto, otro bajo y el tercero cojeaba.
İsa'dan daha uzundu.
Más alto que Jesús.
Uzundu. Hatırlamak için anahtar kelimeleri kartlara yazmıştım.
Era largo, y escribí las palabras clave en las tarjetas para recordar.
Onun saçları uzundu sadece.
Pero ella llevaba el pelo largo.
Benimki de uzundu, gençken.
Yo también, cuando era joven.
Girişten buraya yol çok uzundu.
Hay un largo camino desde la puerta.
Bir ara sakalım çok uzundu, uzatmak gerçekten büyük mesele.
No, yo tuve una supergrande, y cuidarla era imposible, una pesadez.
- Uzundu, 1.80 boyunda falan.
- Era muy alto, 1, 80 m más o menos.
Bundan yedi Noel önce benimki kadar ağır ve uzundu.
Era tan pesada y larga como ésta hace siete Navidades.
altı uzun ay... kadınsız bu süre çok uzundu onun için.
¿ Seis largos meses en Fuerte Reunión, sin mujeres?
Kötü zamanlarımız o kadar uzundu ki.
Nuestra mala racha duró mucho tiempo.
- Uzundu.
- Era una alta...
- Babanın boyu 1.80'den uzundu.
Su padre es un hombre muy alto, ¿ verdad?
Onlar gibi gözleri vardı, ama senin kadar uzundu... ve sarhoştu.
Tenía ojos de oriental, pero era alto como usted y estaba ebrio.
Benim kadar uzundu.
Es tan alto como yo.
San Domenico di Castello Hapishanesinde geceler uzundu.
Las noches en la cárcel de San Domenico di Castello
Yol uzundu. Hava ise, 1943 yılı sonlarında bilhassa kötüydü.
Era un largo camino, y el clima, a fines de 1943, era particularmente malo.
Girişten buraya yol çok uzundu.
He caminado mucho desde la puerta.
- Çok iyi, bayağı uzundu ama.
Fue muy largo.
Kahverengi saçları vardı... ve uzundu farklı bir model.
Tenía el pelo castaño... y lo tenía más largo, como diferente.
Gelenler daha kısa ve daha uzundu.
Estaban uno pequeño y uno grande.
Biraz uzundu.
Algo largo.
Çalışma saatleri beklediğimden uzundu... ama seninle, Jimmy Olsen'le ve Bay White ile tanışmak... bence fevkaladeydi.
Las horas han sido más largas de lo que esperaba, pero conoceros a ti, a Jimmy y al Sr. White... Eso ha sido macanudo.
- Boyu 2 metreden uzundu.
- Era un gigante.
Çok uzundu. Bu kadardı.
- Era enorme, así de grande.
- Bayağı uzundu.
- Muy largo.