English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Uşağı

Uşağı traducir español

1,235 traducción paralela
Bu, Bayan Scott. Uşağı, Geoffrey.
Ella es la señorita Scott y su sirviente, Geoffrey.
Bütün akşam surat mı asacağız, yoksa uşağımızla konuşacak mıyız?
¿ Va a estar enfurruñado toda la noche o hablará con los sirvientes?
- Birinin uşağı olduğumu mu ima ediyorsun?
¿ Está sugiriendo que soy una especie de lacayo, Comisionado?
O artık bizim istekli ve itaatkar bir uşağımız.
Entiendo que ahora él es nuestro sirviente voluntario y obediente.
Ne eliyorsun be, ben senin uşağın mıyım?
¿ Quién cojones te crees que soy, tu criado?
Doğru. Uşağım sana 50 dolar verecek. Ve seni nereye istiyorsan oraya bırakacak.
Mi mayordomo te dará 50 dólares, y te llevará a donde quieras.
Uşağı olan birine pek benzemiyorsun.
No pareces un tipo que tenga mayordomo.
Şimdi, görünen şu ki evinde bir seri hırsızlık suçu işlenmiş, ve şüpheler onun bir yerli olan baş uşağı üzerinde yoğunlaşmış.
Ahora, parece que una serie de robos.. habían sido perpretados en su casa, y la sospecha cayó en su mayordomo nativo.
Sonra adamın uşağı giriyor.
El criado entra. Urde algo con la criada.
Delamarche, uşağı olmamı istiyor.
Delamarche quiere que sea su criado.
Seni onlara paralı uşağı olarak tanıttı.
Hacía como si usted fuera un ayudante contratado.
Katil uşak da değil. J.B.'nin uşağı da yoktu.
Y no puede ser el mayordomo porque J.B no tenía uno.
Sadece telefona yanıt vermek için kalkmış ve uşağın görebileceği bir yerde bulunmuştur.
Solo para tomar el teléfono, y siempre la vio el mayordomo.
Rick Masters gecenin bir yarısı beni arayıp sanki onun uşağıymışım gibi bana emirler yağdırıp durdu.
Masters me ha estado llamando en medio de la noche tratando de darme órdenes como si fuera su mensajero.
- Ama uşağı olmaktan nefret ediyorum.
- Pero odio ser su valet.
Sadece bir başka Zorin uşağı, Bay...
Solo otro matón de Zorin, el Sr...
Dinle ahbap, ben senin uşağın ve bakıcın değilim.
No soy tu sirviente ni tu canguro.
Bay Holmes, sabahları hizmetçi kadının bulunduğu, günün geri kalanında ise erkek uşağın kaldığı, odaya kimsenin girmesine izin verilmedi.
Señor Holmes no se permite a nadie entrar en esa habitación salvo a la doncella por la mañana y a mi ayuda de cámara durante el resto del día.
Watson, uşağı tutuklamışlar.
Watson, han detenido al ayuda de cámara.
Uşağın evden ayrıldığını gören kadın kapıyı çalmış olmalı.
La mujer debió de llamar a la puerta cuando vio que el ayuda de cámara se había marchado.
Ratigan'ın tahta bacaklı uşağı.
¡ El lacayo de la pata de palo de Ratigan!
O dündü. Bugün bizim uşağımız.
Eso fue ayer, hoy es nuestro mayordomo.
Sizin uşağınız var, bir seferlik bana verin.
Díganle a Jaime que me busque.
Lynn, Neden gidip uşağı aramıyorsun?
Lynn, porque no intentas encontrar a... Jaime.
Kaçırıldığını söyleyen bir adamın, olaydan bir gün önce, uşağına bavul hazırlatması tuhaf değil mi?
¿ No es raro que a un hombre al que raptan le haga las maletas su criado el día antes?
Şu sizin uşağınız, bize kaptanlık yapan. Nasıl biri o? Scudder mı?
Qué clase de hombre es ese guardián tuyo que nos capitaneó hoy?
" Pekâlâ, Westley, daha önce hiç erkek uşağım olmamıştı.
Dijo : " Muy bien, Westley. Nunca tuve un mayordomo.
Kralım, bir yabancı iki uşağıyla birlikte köyümüze girdi.
Rey, un extranjero acaba de llegar al pueblo.
Gün boyunca Murillo her önlemi aldı ve uşağı Lucas olmadan hiç dışarı çıkmadı.
Durante el día Murillo tomaba todo tipo de precauciones y nunca salía sin su inseparable Lucas.
Eğer sen annemin uşağıysan, o zaman lütfen, işini yap. Seni işinden almama izin verme.
He de advertírselo, mi madre es... un poco excéntrica.
Son uşağın beni ondan kurtarmaya çok uğraşmıştı.
No lo digas. Piénsalo. Utiliza la mente, no la boca.
Ben uşağı defedeyim mi, müsadenizle?
Me libraré de la criada, ¿ de acuerdo?
Uşağım.
Mi sirviente.
Bu sabah siz köydeyken... uşağım da oradan geçiyormuş.
Mi criado os ha visto... al pasar por el pueblo esta mañana.
Alejandro uşağınız.
Alejandro es su mayordomo.
Biliyorsun, kimsenin uşağı olamam.
Trabajo también. No soy alguien a disposición de otro.
Bu yüzden o bir baron, ve ben bir uşağım.
Por eso él es un barón, y yo un proletario.
Almanya'da, Noel Baba'nın uşağı Ruprecht iyi çocuklara hediyeler verir. Ve kötülerin ailelerini de kırbaçla döver.
En Alemania, el criado de Papá Noel, Ruprecht... les da regalos a los niños buenos... y látigos a los padres de los niños malos.
Kim sadık uşağı Tredwell için tanıklık edebilirdi?
¿ Quién puede buscarle una coartada a su fiel criado Tredwell?
Ben bir banka müdürüyüm. Senin özel uşağın değil. Ama sen beni takdir ediyor musun?
Soy una directora de bancos, carajo, no tu ama de llaves, pero tu me aprecias?
- Frampton. Bay Reedburn'un uşağıyım, efendim.
- Frampton el mayordomo del señor Reedburn.
Tamam, tamam. Klingon uşağın bize birkaç sandalye getirsin!
¡ Dígale a su criado Klingon que vaya a buscar sillas!
Hakim sınıfların o uşağının önünde diz çekip yalvaracak mıyım?
Bien. Caeré de rodillas ante ese payaso de la justicia.
Uşağının seninle öyle konuşmasına ses çıkarmayacak mısın?
- ¿ Dejas que tu mayordomo te hable así?
Kral'ın askerlerinin, evladının babasının ya da uşağının efendisinin... ölümüne karşılık verme zorunluluğu yok.
El rey no puede responder del fin particular de sus soldados más que un padre de su hijo, o el amo de su criado.
Bay Homn uşağımdır.
El Sr. Homn es mi ayudante.
Uşağım başka bir yerde uyur.
Mi ayudante no duerme aquí.
Kardeşinin öcünü almış, bir tabanca alıp, uşağa gitmiş, uşağın adı, Veitch'miş, baskın yapıp, yüzünden vurmuş.
Para vengar a su hermano se fue con un revólver a por el lacayo que se llamaba Veitch se le echó encima y le disparó en la cara.
Sadık uşağınızım matmazel.
El Gran Sheldrake a su servicio.
Uşağım bekliyor.
Mi sirviente está esperando.
O şey... uşağım. Uşağın mi var?
Es mi mayordomo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]