English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ V ] / Valiz

Valiz traducir español

458 traducción paralela
Valiz mi?
¿ Las maletas?
Valiz mi?
¿ Equipaje?
- Valiz anahtarlarını istememiştim.
- ¿ Te he pedido las llaves del baúl?
Erkekler için, fermuarlı her türden valiz mevcuttur.
Tenemos todo tipo de bolsos de viaje con cierre para hombre.
Ruh yerine bir valiz.
En lugar de alma, una maleta.
"Büyük, bir valiz dolusu"
Con una gran maleta llena
- Valiz hırsızına benzer bir halim mi var?
¿ Tengo aspecto de ser una ladrona de maletas?
- Valiz vagonunda bir gerici var.
- Hay una camilla en el vagón de equipajes.
Mr. Charles kendisine bir valiz hazırlamamı istedi.
El señor me había ordenado que hiciera su equipaje.
Otelde kalıyor idiyseniz, Geride sahipsiz bir valiz bırakmışınızdır.
Si estaba en un hotel, usted se fue dejando la maleta.
Leander, sevgilisini görmek için Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçerken yanına valiz alma zahmetine katlanmamıştı.
Cuando Leandro cruzó a nado el Helesponto hasta su amada, no se preocupó de llevar una maleta.
- Babamın elinde bir valiz vardı.
- Papá llevaba una maleta.
Valiz için çok teşekkür ederim.
- Hola. Le agradezco mucho la maleta.
Bir gün, bir valiz çaldım.
Una vez, robe un maletin.
- Bir kısmı... ve birkaç da valiz var.
- Parte, y algunos baúles.
Valiz mi?
¿ Maletas?
Şuradaki kahverengi valiz.
La bolsa marrón de ahí.
Ayrıca bu valiz bir sürü eşyayla dolu.
Y la maleta está llena de cosas.
- Son valiz bu mu, Bay Hunter?
- ¿ Es la última maleta, Sr. Hunter?
Valiz yok, çizgi roman yok.
No hay maletas. Ni siquiera revistas.
Birkaç valiz gelecek.
Hay que sacar el equipaje.
Son 10 ya da 15 dakikada buraya kaç tane valiz kaydettiniz?
¿ Cuántos equipajes registraron en los últimos 10-15 minutos?
Evimde kiracı olan Profesör Marcus'a, neresiydi o Cambridge'den bir valiz gönderilmiş.
Es un baúl. El Profesor Marcus, mi huésped, espera un baúl procedente...
Cambridge'den Marcus adına gelen bir valiz. Evet doğru.
Procedente de Cambridge, para Marcus.
Öncelikle, yanında hiç valiz getirmedin.
Primero, no llevas nada de equipaje.
Bir valiz hazırlansın.
¿ En este fin de mundo?
Okyanusa kadar valiz taşımak istiyorum.
Llevaría tus maletas hasta el océano.
Bir valiz almak istediğimi hatırlıyorum.
Recuerdo que quise llevarme una maleta.
Kahverengi valiz, Lewis grubuna gidecek. Hemen.
Sube esa maleta marrón al séquito de Lewis. ¡ Marchando!
İki valiz almanı istiyorum.
Quiero que me recoja un par de maletas.
Anahtar ve Kaşe valiz odasında duruyordu.
La llave y el sello están en una consigna.
Valiz ve anahtar kilitli bir çekmecede saklıydı.
Lo dejo a propósito en el cajón.
Bay Archie Hammer, Bay Her İşten Anlar. Gecesi 3.80'e, otele giriş yaptı. İki valiz birkaç gazete kupürü, çok ilginç bir yetenek ve birkaç hayatı mahvedecek bir büyük planla.
Archie Hammer, hombre de oficios, acaba de entrar en un hotel de 3.80 $ la noche... con dos maletas... algunos recortes de prensa, un extraño talento... y un plan maestro para destrozar algunas vidas.
Dallas, valiz yok.
Dallas... Nada de baúles.
Tex Charles'i öldürdüğünde bu valiz de yanında olmalı.
Charles debía de tenerlo con él cuando Tex le mató.
- Valiz getirmedin mi?
¿ Tiene equipaje?
İki ya da üç valiz.
Dos o tres maletas.
Dışarıda bir sürü valiz kaldı.
Quedan muchas maletas ahí afuera.
Kısa bir hafta sonu tatili için fazla büyük bir valiz değil mi?
Mucho equipaje llevas para un fin de semana, ¿ no?
Bir valiz hazırlayın, Bay Stillwell.
Será mejor que empaque, Sr. Stillwell.
Dadı. Yarın için bana bir valiz hazırlar mısın?
- ¿ Me prepara una bolsa para mañana?
- Valiz.
- Una maleta.
Elbette valiz.
Claro que es una maleta.
Hanımım bana bir elbise ve bir valiz vermişti ve şehirde bir yürüyüşe çıkmıştık.
La señora me había dado un vestido y una valija... y yo salí con él a pasear por la ciudad.
Ama sarışın adam aslında eğitmen kılığına bürünmüştü çünkü valiz biletinde daha iddialı ifade saklıydı. En iyileridir. Ne kadar haklısın!
Los cuentos conocidos no gustan.
İmansızın altın dişlerinden gelen kutsal parayla "valiz-kadın" tıka basa doldurulmuştu!
Pero ella además tenía un saco de dinero... de Dios, arrancado de los dientes de oro de los infieles, ¡ y la aguantó!
Sıradan bir valiz seçip başkasının onları gümrükten geçirmesini sağlayacağız.
Escogemos una maleta poco sospechosa y dejamos que otro la pase por la aduana.
Evet, valiz de onda.
Eso, y con la maleta.
Valiz sende mi?
¿ Tienes la maleta?
Deri valiz bulmak çok zor.
-... el cuero es difícil de conseguir.
Sam'in valiz deposu.
CONSIGNA MITSUl

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]