Vardıya traducir español
7,889 traducción paralela
Bildiğiniz gibi 14 tane büyük... 14 BÜYÜK LEVHA... tektonik levha vardır.
Como ya saben, hay 14 placas tectónicas. Si no lo sabían, estúdienlo porque lo tienen que saber.
Kim bilir ne istiyordu ya da neye ihtiyacı vardı?
¿ Quién sabe lo que quería o necesitaba?
Muhtemelen elinde intikamı Tanrı'ya bırakmakla ilgili bir İncil ayeti falan vardır ama Emmett işte bazı zamanlar Tanrı adına bazen dünyada işleri yoluna koymak gerek çünkü beklerken dünya boka sarmaya devam ediyor.
Lo sé, lo sé, probablemente tengas algún versículo de la Biblia sobre dejar la venganza a Dios, pero, verás, Emmett, a veces no puedes esperar a que Dios ponga el mundo en su lugar porque mientras estás esperando, el mundo sigue yéndose a la mierda.
Benim de kendime bağlı olmuş bir ilişkim vardı. Bu da beni değiştirdi.
Tuve un familiar que se volvió dependiente de mí, así que, ya sabes, eso me cambió.
Hiç bir yere damlamadığı için tüm yurtta bayram sevinci vardı.
Hubo gran regocijo en la tierra, ya que no hubo derramos.
Adamı çoktan özlemeye başladım ama ne zamandır o orospu Kim'den haberin vardı?
Dios, ya lo extraño, pero... ¿ Hace cuánto sabes de Kim?
Evrak işlerini hallettiler, Arizona ehliyeti vardı.
Ya están listos los papeles, Hank. Tenía una licencia de conducir de Arizona.
Aynen, biliyorsun, ama, biliyorsun.. ... benim "Yeni Yıldaki Hedeflerim" listemde artık.. ... yapabileceklerimi yarına kadar ertelemek yok düşüncesi vardı.
Sí, ya sabes, pero, ya sabes, mi resolución de Año Nuevo fue... no más posponer hasta mañana, lo que puedas hacer hoy.
Bir şey hakkında seninle konuşmayı düşünüyordum da 1969'daki kampanyada yaptığın konuşma vardı ya.
Ya sabes, estaba pensando sobre algo en el viaje terminado.
New York'ta yaşarken... "Asılalım şu işe, Hong Kong'da sabah oldu bile" diyen bir patronum vardı.
Tenía un jefe cuando vivia en Nueva York,... y él dijo, "vamos a apurarnos, ya es mañana en Hong Kong."
Sekiz yılın sonunda işten ayrılırım düşüncesi vardı ama belli bir düzene alışınca zor oluyor ayrılmak.
Bueno, me dije a mí mismo... que justo a los 8 años renunciaría... pero es difícil, ya sabes, uno se acostumbra. - A un cierto estilo de vida. - Sí.
Artık bir sorun vardır.
Ya no son un problema.
- Bilirsin, ı, uzun bir süre eski bir chevy blazer vardı
Ya sabes, tuve una vieja chaqueta Chevy por un largo tiempo,
Kolleksiyonun çoğunu sattım. Ama bunların onun için değeri vardı.
Ya vendí la mayor parte de la colección pero, estas son las cosas que tenían valor sentimental para él.
Sanki midende delik ya da kurt falan vardı da çevrendeki her şeyi yiyene dek durmayacaktın.
Al principio tenías un agujero en tu estómago, quizá una lombriz. Eras imparable, querías comer todo a tu alrededor.
Eminim burada birkaç haç ya da onlara vurabileceğimiz birkaç İncil vardır.
Apuesto que hay algunos crucifijos aquí. O algunas biblias para golpearlos.
Hani her şehirde birisi vardır ya?
¿ Sabes que en cada ciudad hay un... tipo?
Ve onda şu şey vardı, şey gibi... çekiç ya da balta gibi birşey... bekle, "gölge gibiydi" derken ne kastediyorsun?
Y tiene una cosa, como un... como un martillo o un hacha... espera, ¿ qué quieres decir, "como una sombra"?
Kişinin, yaptığı her şeyin içindeki duygu ya da fikirlerden kaynaklandığını düşünme eğilimi vardır.
Hay cierta tendencia a pensar que lo que hace cada persona... es debido a los sentimientos o ideas de la persona.
Bir ara vardı... Artık yok.
Solía tener uno, pero después... ya no.
İmgelerinde kovaladığım adam vardı ya?
Ese chico al que me viste cazar en la visión.
- O duraksama vardı ya bir yıl sürdü be.
Esa pausa duró como un año.
Bu sanat gösterisi vardı ya.
Esa exposición de arte...
Yol boyunca, ofisimiz ve kontrol noktaları arasında, benzinimiz biterken bile yine de yeterince vardı, ya da çocuklar isyancılardan kaçarken ve size gülümserken, korkmamıza rağmen, gelecek için umut ederken... kuşkuya yer kalmadığını anladım.
Por el camino, entre la oficina de la misión y de los puestos de control de los rebeldes, entre quedarse sin gasolina pero de alguna manera siempre tener suficiente, o los niños que huyen de los rebeldes pero sonriendo cada vez que te ven, entre la esperanza para el futuro, pero por temor a lo que era antes, simplemente no tiene sentido dudar más.
Pablo'ya yüz defa müebbet yedirecek kadar delilimiz vardı.
Teníamos suficientes pruebas para 100 condenas a cadena perpetua.
Çünkü o sırada Nikaragua'nın başında Escobar'ın ülkelerini Amerika'ya kokain teslimatı için durak olarak kullanmasına izin veren komünist Sandinistalar vardı.
Porque Nicaragua estaba gobernada por los sandinistas, que le prestaban a Escobar su país como pista de aterrizaje para enviar cocaína a Estados Unidos.
Ben geldiğimde vardı o.
El ya estaba aquí cuando llegué.
Gerçekten bebek kürüne ihtiyacım vardı ya.
Solo necesitaba un ajuste de bebé.
Benimle kontratı vardı.
Ya estaba bajo contrato para mí.
Bir filmin ya seyirciye rağmen ya da seyirci için çekileceği yönünde sabit bir fikir vardır.
Hay una obsesión de hacer la película con el público, para el público.
Malum, belli kurallar vardır. O, bombanın pimini çekti, bombayı toplantı odasının ortasına doğru yuvarladı ve bütün kuralları odadan kaldırdı.
Ya sabes, hay determinadas reglas, pero él agarró y metió una granada en esa sala de conferencias y destruyó todas esas reglas.
Ayakkabıcıya uğrayacak vaktimiz vardı sanki.
No es que tuviera tiempo de parar en una zapatería.
Çok daha kötü dertlerimiz vardı hepimizin ölüp ölmeyeceği gibi.
Tenemos también peores cosas a las que enfrentarnos, ya sabes, tanto como si vamos a morir todos o no.
Eminim bir sebebi vardır. Zaten ritüele başladık Savannah, daha fazla bekleyemeyiz.
Estoy segura de que tiene sus razones, pero ya hemos empezado el ritual Savannah,
Evet, ama benim de planlarım vardı, bir de sınavım var.
Ya, pero es que yo ahora he quedado y luego tengo un... un examen.
- Şu fasulyeli olan vardı ya.
El macizo.
- Zaten saç ve helikopterle ilgili uzlaşmaya vardım.
No, eso suena... Ya me comprometí con el pelo
Ressam vardı ya, adı neydi?
El pintor, como se llame.
Bayıldım. Açıkçası işteki sıkıntılar falan derken böyle bir şeye çok ihtiyacım vardı.
Honestamente, con lo que está pasando en el trabajo, lo necesito ya mismo.
Bilmiyorum yani, masası vardı ya da yoktu diyemeyiz neticede.
Lo que ¿ saben? , no sé, pudo haber existido.
Artık asil erkek geyik o değil. Görünen o ki asıl temsil edecek olan bambaşka bir canavar. Ayrıca benim temsilimi de yanlış yapmışsın çünkü asla yapamayacağımı düşündüğün bir şey vardı.
Él ya no es el noble ciervo de hecho, es una bestia completamente diferente arrastrándose entre las grietas, y tú también fallaste en tu representación sobre mí porque hay una cosa de la que nunca me creíste capaz...
Siktir, zaten borcum vardı.
Mierda. Ya te debo eso.
Buraya taşınırken arkadaş yapamayız gibi bazı endişelerimiz vardı.
Ya sabes, uno de nuestros principales preocupaciones viniendo aquí se que no íbamos a ser capaces de cumplir con gente nueva y hacer nuevos amigos.
Neredeyse vardık.
Ya casi llegamos.
Alexandria'ya vardığımızda.
Cuando lleguemos a Alexandria.
Bu evi aldığımızda, bu iskelet, birkaç parça ve ekipman vardı.
Cuando llegué aquí ya estaban ese chasis, algunas partes y algo de equipo.
Kişi başı anlaşmaya varılmış olan 500 dolar üzerine anlaşmaya vardık.
Para que quede claro los honorarios de 500 dólares por hombre están... ya acordados.
Craig'ın Emma'ya karşı hisleri vardı, ama biz dönem içinde onlarla anlaştık.
Craig tenía sentimientos por Emma, pero los tratamos dentro del semestre.
Onun kendi aklı vardı.
Ya decide por si sola.
Test edecek ne orijinal mürekkep ne de kağıt vardı.
No hay originales en tinta para, ya sabes, testear.
Senin şu casus haberin vardı ya, daha ilgi çekiciydi... Ne oldu ona?
No, pero tu historia sobre el espía era mucho mejor, ¿ qué hay de eso?