Varmı traducir español
34,834 traducción paralela
- Varoşlarda bir erkek arkadaşı varmış.
- Tiene un novio en Félix Pyat.
Sorgunun üzerini çizsek de, çocuklara karşı çok güçIü kanıtlar da varmış.
- Bueno, excepto por las confesiones, hay un caso realmente sólido contra los tres chicos.
Eğer Yargıcı ararsam, hepsinin mahkumiyetini bozar. Brian McKinney'inki de dahil. Onun kızlara saldırmak suçundan kabarık bir dosyası varmış.
Sí y si llamo al juez, todas las condenas serán anuladas, incluyendo la Brian McKinney, quien tenía un expediente de reformatorio por ponerse rudo con chicas repetidamente.
Zadie'ye saldırmak için bolca zamanı varmış.
Tuvo bastante tiempo para atacar a Zadie.
Brian'ın fırsatı varmış. - Adli kısıtlamalar hakkında, etkileyici fikirleri var. O yapmış olabilir.
- Tiene unos conceptos fascinantes
Oscar'ın bir bildiği varmış demek.
Oscar estaba en lo cierto con eso.
Burada kim varmış.
Miren quién está aquí.
Sanığı varmış.
Dice que tiene un testigo.
Christy, bak kekli dondurmaları varmış.
Christy, mira. Tienen un brownie con helado especial.
Senden aldığımız için kötü hissediyoruz ve restoranın sahibinin şuradaki gerzek kafaya ve belediyeye 25.000 dolar borcu varmış.
Nos sentimos mal por habértelo quitado y, además, el dueño del restaurante le debe al barbilla culo de ahí y a la ciudad 25 000 dólares.
- Demek ki hanımımızın kalbi varmış.
Así que la dama sí tiene corazón.
Kulüpteki Nazilerden birinde bıçak varmış.
Uno de los nazis en el club tenía un cuchillo.
- Anlaşılan unuttuğun bir şey de varmış.
Bueno, parece que hay algo de lo que te has olvidado.
Anlaşılan şu bulduğum cevherin bazı özel nitelikleri varmış.
Mira, he estado trabajando en una cosilla. Parece que el mineral que descubrí... Tiene cualidades especiales.
Görünüşe göre yeni dostlarımızın da dostları varmış.
Parece que nuestros nuevos amigos tienen algunos amigos suyos.
Uzun lafın kısası, Rip'in gizli bir cephanesi varmış.
Para no hacer el cuento largo, Rip tenía una armería secreta.
En azından bu zaman çizgisinde bazı gelişmeler de varmış.
Al menos algo mejoró en esta línea de tiempo.
En azından bu zaman çizgisinde bazı gelişmeler de varmış.
Al menos algo es una mejora en esta línea temporal.
Banka soygunu varmış.
Hay un robo en el First National.
Sonra öğrendim ki birlik komutanının onu en yüksek fiyat verene satmak gibi daha iyi bir fikri varmış.
Resulta ser que mi oficial superior tenía mejores planes para él : vendérselo al mejor postor.
Duyduğuma göre sen ve Queen'in karmaşık bir geçmişi varmış.
Por lo que sé, Queen y tú tenéis una... historia complicada.
Shuriken cinayetlerinin arkasında o varmış gibi göstermek için Biri gerçekten çok zahmete giriyor.
Alguien está pasando por muchos problemas para hacer que parezca que él es quien está tras los asesinatos con estrellas.
- Başka seçeneği varmış gibi konuşuyorsun.
Preguntas como si tuviera opción.
Dediğine göre Lars'ın ona borcu varmış ve ödemesi gerekliymiş çünkü ödemezse...
Decía que Lars le debía dinero y que más le valía pagarle.
Jenny'nin doğumuyla ilgili bazı komplikasyonlar varmış.
Hubo complicaciones en el parto de Jenny.
Sanırım kapanmalarla ilgili bazı geçmişlerle varmış.
Creo que tienen experiencia con los cierres.
- Burada ne işi varmış ki?
¿ Qué estaba haciendo aquí?
Kabul ediyorum, evet, para onlarındı ama benim hesabımdaydı ben de onu almaya hakkım varmış gibi hissettim.
Sí, era de ellos, pero estaba en mi cuenta y me sentí con el derecho a tomarlo.
Peki oğlunuzun Dr. Rothstein'la ne işi varmış?
¿ Y qué quería su hijo con el Dr. Rothstein?
Diş hekimimle konuştum ve bir danışma görevlisine ihtiyacı varmış.
Hablé con mi dentista y necesita una recepcionista.
Burada anlaşmayı istemeyenler varmış.
Oí que aquí hay gente que odia el tratado.
Ama başka bir şey varmış gibi davranmayalım.
Pero no finjamos que hay algo más.
- Amma çok insan varmış.
Vaya, eso es mucha gente.
Fakat evimizin sizinkinden bir farkı varmış gibi davranmayalım şurada oturan Bay "Karım Bir Odaya Girdi" veya Bayan "Bu Ot Glokumum İçin Aslında".
Pero no hagamos como que mi casa es diferente a las vuestras, Sr. Mi Mujer Chocó Contra la Puerta, o Sra. Esta Hierba Es Para Mi Glaucoma.
Başka ne varmış burada?
¿ Qué más tengo?
Düğün salonunda Wi-Fi varmış.
El canódromo tiene wifi gratis.
Gelir İdaresine neredeyse 300,000 dolar borcu varmış Lena.
Él le debe a Hacienda casi 300.000 dólares, Lena.
Çok güzel bir eviniz varmış ve zanaatkar işlerine San Diego'da çok talep var.
Pues, tienen una hermosa casa, y el estilo artesanal está cada vez más a la moda en San Diego.
Harika, Anne'nin benden nefret etmesi için bir nedene daha ihtiyacı varmış gibi.
Genial, como si tus mamás no necesitaran más razones para odiarme.
Görünüşe göre bir otonom programları varmış.
Parece que sí tenían un programa autónomo después de todo.
Cinayet silahının üstünde Martha Johnson'ın ve Kyle'ın dışında başka bir DNA varmış.
Había ADN de alguien más en el arma homicida aparte del de Martha Johnson y el de Kyle.
İzin almadan insanların kaldırımlarına adres numaralarını yazan ve daha sonra da ödeme yapmaları için onları rahatsız eden birisi varmış.
Había un tipo pintando direcciones en los bordillos de la gente sin su permiso y luego obligándolos a pagar.
Köpekleri varmış fakat onları halledebiliriz.
Tiene perros, pero podemos encargarnos de ellos.
Ruh eşleri diye bir şey varmış.
Las almas gemelas sí que existen. Qué petardo.
Branson'ın bütün gece için mazereti varmış.
Branson tiene una coartada para toda la noche.
Her evin yukarıdan kendi girişi varmış.
Cada casa tenía su propia entrada desde arriba.
Topluluklar büyüdüğü için çatışma çıkması riski varmış.
Debido a que las comunidades estaban creciendo, obviamente había riesgo de conflictos.
Düş zamanı her şeyin başlangıç halinde olduğu yaratılış süreci. İçlerinden birinin kucağında küçük bir bebek varmış.
Los Sueños es un período de la creación cuando todo empezaba, cuando las damas estaban bailando en una ceremonia y una tenía un pequeño bebé en sus brazos.
- Neyimiz varmış burada?
- ¡ Eh, eh!
Atın üstünde sepet varmış. Ahmak...
Un caballo con una canasta, qué estúpido...
Yardıma ihtiyacın varmış gibi görünüyor.
Parecía que necesitabas ayuda.