Varışı traducir español
66,750 traducción paralela
Daha çok "tüh" denilebilir. Oliver da beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir. Ama yine de, dışarıda hala bir kanunsuz var.
Más bien doloroso y Oliver podría tener una contusión, pero mientras tanto,
- Tahmini varış süresi 5 dakika. - Paket mi?
- Estimo que llegará en cinco minutos.
Sırada ne var?
¿ Cuál es el siguiente paso?
Bir şey yok, sadece görmeye alışık olmadığım bir kod satırı var da. Ama sanırım Helix'te yardım edebilecek birini biliyorum.
Es que hay una línea de código aquí que no entiendo mucho, pero conozco a alguien de Helix que podría ayudar.
Aslında bir sınır var mı diye düşünüyor insan, değil mi?
Te hace preguntarte si de verdad existe una, ¿ verdad?
Sığınakta bir sorun var.
Hay un problema con el búnker.
Ana sistemde içeriden yapılmış bir hücresel çip var ama yeniden kablolamamız onu başlatmak için yeterli kW üretmedi.
El ordenador central tiene un chip celular incorporado, pero nuestro recableado no ha generado suficientes kilovatios para iniciarlo.
En sevdiğim güçlü çiftim için sırada ne var?
¿ Qué es lo siguiente para mi superpareja favorita?
Şansımıza Felicity dünyadaki her türlü uçağın ısı izini takip edebilecek bir uydu altyapısına erişimi var.
Por suerte, Felicity tiene acceso a un satélite que puede rastrear la huella de calor de cualquier avión en el mundo.
Bir çıkış var.
Hay una abertura.
Kontrol ettiklerimiz arasında sıklıkla aranan bir numara var.
Aparte de los que ya hemos verificado, solo hay otro número que tiene cierta frecuencia.
Çoklu NST ve raylı top sıkıştırsa da yamanamayacak kadar büyük deliklere yedek imal etmek için panel stokumuz var.
Hay múltiples impactos de CDP y cañón de riel, pero tenemos insumos para fabricar repuestos para los agujeros demasiado grandes para emparchar.
Reaktörünüzde ıskalanmış bir delik var görüyor musunuz?
Ese casi perfora su reactor, ¿ lo ven?
Veri akışında kelimeler var.
Hay palabras en el flujo de datos.
LADAR hiç hareket tespit etmedi. Ne ısı işaretleri ne de gemilerden gelen acil bir mesaj var.
El LADAR no ha registrado ningún movimiento y no hay firmas electromagnéticas o de calor de ninguna de las naves.
- Yüzeyde sıcak nokta var.
Un sitio caliente en la superficie.
Eros hareket etmeden önce şu büyük ısı kütlesi var mıydı?
¿ Ese pico de calor masivo antes que Eros se moviera?
Solunda hizmet çıkışı var.
Salida de servicio a tu izquierda.
Dünya nükleer cephanesinin yarısını az önce fırlattı. Sanırım hedeflerinde Eros İstasyonu var.
La Tierra acaba de lanzar la mitad de su arsenal nuclear y supongo que fijaron el blanco en la estación Eros.
Herkesin bir sınırı var.
Todos tienen sus límites.
Bu konuda bastırılmış bir kızgınlığın var sanki.
Pareces tener mucha ira reprimida sobre este asunto.
Bak, annem ve kız kardeşimle karışık bir ilişkim var.
Tengo una relación complicada con mi madre y mi hermana.
- Bahse var mısın?
- Apostaría.
Sakıncası var mı Orada buluşacak mısın?
¿ Te molesta si nos reunimos allí?
Evet, biliyorum, peterman's'da çok geçmişimiz var. Fakat biz, bilirsiniz, yeni bir şeyler deneyebilirdik diye düşündüm.
Sí, bueno, sé que tenemos un montón de historias en Petermans, pero pensé que podríamos, sólo, sabes, probar algo nuevo.
Daha kötü Iki yaşındaki yeğenim, Ve Parkinson's'ı var.
Es peor que mi sobrino de dos años, y él tiene Parkinson.
Senden hoşlanmadığın eski bir karısı var ya da- -
Tienes, como, una ex-esposa que no te gusta o...
Elinde sınırsız zaman ve kaynak var. Sıkıştırma meselesiyle alakalı ne istersen yapabilirsin. Her şeyi ama, ne olurdu bu?
Tienes tiempo ilimitado y recursos, puedes construir lo que quieras con tu compresión, ¿ qué sería?
Uygulamanızda kullanmanız için algoritmanın sınırsız lisansını size vereceğim. Fakat başka bir şey oluşturmak için algoritmaya ihtiyacım var.
Les daré una licencia perpetua para usarlo en el videochat, pero lo necesito para construir otra cosa.
Bir sıkıntı var.
Algo no está bien.
Gotham General'e sığmayan çok fazla kişi var.
Tenemos mucho desbordamiento De Gotham General.
Sırada ne var?
¿ Que sigue?
Yüzünde garip bir bakış var.
Tienes una mirada rara en tu cara.
Ve bir de kural dışı eylemlerin var.
Y luego están tus actividades extraescolares.
Mr. Thirio'nun ayrıca karnının sağ tarafında kabaca zımbalanmış uzunca bir kesik var.
Sin embargo, el Sr. Thirio también tiene una gran incisión en la parte derecha del abdomen que han cosido muy mal.
Silahın varış yeri orası.
Es donde llegará el arma.
Silahın varış zamanını bulman gerek ve bunu yaptığını, Divan'ın anlamayacağı şekilde yapman gerek.
Tienes que averiguar cuándo llegará el arma y tienes que hacerlo sin que la Corte averigüe que estás involucrado.
İleride karışıklık var ve düzgün tutmak için senin gibi iyi adamlara ihtiyaç olacak.
Hay agitación por delante, y los hombres buenos como tú van a ser necesarios para mantenerla unida.
Bahsettiği bu sır konusunda fikrin var mı?
¿ Alguna idea del secreto del cuál habla?
Cevap bulma takıntısı var. Bu da bizim için kolay çözüm oluyor.
Está obsesionado con hallar la respuesta, que es una solución fácil para nosotros.
Görüyor musun, Jim? Bir sırrım var.
Verás, Jim, tengo un secreto.
Bir çıkış yolun var, değil mi?
¿ Tienes una salida de escape, cierto?
- Bunun bir sebebi var. - Birinci sınıf bir pislik olman mı?
Debido a que usted es un idiota de clase mundial?
"Sen var ya H.R., bir kovboya kum fırtınası sırasında kum satabilirsin."
"¿ Por qué, de recursos humanos, que podría convencer a un vaquero para comprar tierra en una tormenta de arena." Cappuccino?
Sıradaki hedefinin yerine dair fikri olan var mı?
Cualquier idea de dónde puede golpear al lado?
Tay yemeği seviyorsan yolun yukarısında harika bir restoran var.
Hay un buen sitio tailandés al subir la calle, si te gusta el tailandés.
- Sıcak baktığın bir meslek var mı?
¿ Te inclinas por algo?
Krep, gözleme, kızarmış ekmek ve yanında harika pişmiş pastırma ve sosisimiz var.
Tenemos panqueques y waffles, algo de pan francés, tocino y salchicha, perfectamente cocinados.
- Tamam, kaldırdım. Sırada ne var?
Bien, hecho. ¿ Qué sigue?
Bir polise göre çok saçma bir adalet anlayışın var.
Sabes, tienes un sentido de la justicia bastante liado para ser policía.
Anlaşılan, bodrumda bir sıçan var.
Bien, parece que tenemos una rata en el sótano.