English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ V ] / Velo

Velo traducir español

1,524 traducción paralela
Ve düşün... Duvağını açayım.
Y entonces sólo pensaba... déjame quitar ese velo...
Bir daha nöbetimde hiç kimseyi kaybetmeyeceğim.
No quiero más pérdidas mientras velo por esta ciudad.
Burada, Pradilla Ortiz bize rüzgarı, duman, mum ateşi ve Doña Juana'nın peçesindeki etkilerini göstererek zorla hayal ettiriyor.
Aquí, Pradilla Ortiz nos obliga a imaginar el viento mostrando su efecto en el humo las llamas de la vela y el velo de Doña Juana.
- Tanrım, Lila. Bir peçe takar mısın?
Dios, Lila. ¿ Podrías ponerte un velo?
- 10 bini zorluyoruz. Bu fakirlik örtüsü bir zamanların bu büyük ülkesinin üzerini nasıl bir anda örttü?
¿ Cómo este velo de pobreza sofocó de repente a esta noble tierra?
Kendin bak. "Rory Gilmore, seks teknesi" diye ara.
Velo por ti misma. Pon en google "Rory Gilmore sexo bote".
Bunları el gibi düşün.
Velo como una mano.
Bu peçe de nereden çıktı Ella?
¿ Por qué llevas ese velo, Ella?
Sadece gör.
Sólo... velo.
Gör.
Velo.
Uyumluluk puanı 7.0 veya üzeri olmadıkça sizi ayarlayamam.
- Velo tú mismo. No puedo presentarte a alguien con un cociente de compatibilidad menor a 7.0. Y mira.
Görüşürüz, Kendinize iyi bakın. Markalarımı sayarken bana yardım edebilirsiniz.
Ven abajo, velo por tu misma.
Evet, almam gereken sadece...
Sí, sólo me falta el velo.
Yaygarayı kesip örtünü takar mısın lütfen?
¿ Quieres dejar de fastidiar y ponerte el velo, por favor?
Kendin gör.
Velo tu mismo.
Duvak takılan her kadın gezegenin en büyük fahişesi de olsa taptaze masum kız haline gelir.
Ponle un velo por encima a la mayor zorra del planeta y se transforma en una virgen ingenua.
Onların hareketleri kolay algılanamaz, yöntemleri gizlidir ve gizemlidir.
Sus movimientos no se definen de forma fácil sus caminos están ocultos por un velo de misterio.
Biliyor musun, Yeterince üzücü değilse sana başka bir bahane verebilirim
Si no es muy triste, puedo pedirte un velo.
Patty, işte senin için seçtiğim bir duvak.
Ahora Patty, Aqui tienes tu velo seleccionado especialmente para ti.
( SAUTU0LA ) Bu araştırmalarımın sonunda bu dağlarda yaşamış antik köklerimizden bizi ayıran ince çizgiyi anlamayı umuyorum
Esperaba que a través de estas investigaciones lográramos remover el grueso velo que nos separa de los orígenes y costumbres de los antiguos habitantes de estas montañas.
Ve bu da duvak için.
Y esto para el velo.
Bu süslü duvağın sana daha iyi uyacağını nasıl da düşünebildim.
¿ Cómo pude pensar que aquel ridículo velo te quedaría mejor?
Bakanlığın karıştığı sahtekarlık üzerindeki sır perdesi aralanmışa benziyor.
Parece que el velo se ha retirado de la estafa de Defensa.
Duvağındaki ıslakları bile sende bırakmayacağım.
No dejaré que llenes de lágrimas tu velo.
O halde lütfen peçeni kaldır ve sargıyı düzgün yap.
- Entonces quítate el velo y véndalo correctamente.
Mmm. Ve Conte... kendisinin gizli kalmasını çok sever.
Y al conde... le gusta envolverse en un velo de misterio.
Yüzündeki duvağı kaldırıp seninle yan yana yürümek isterdim.
Es hora de dejar caer el velo del pudor y cometer un pecado.
Yüzündeki duvağı kaldırıp seninle beraber yan yana yürümek isterdim.
Es hora de dejar caer el velo del pudor y cometer un pecado.
Yüzündeki duvağı kaldırıp seninle beraber yürümek isterdim.
Es hora de dejar caer el velo del pudor y cometer un pecado.
Güneşin sarı kaşkolu utangaç toprağı sarmalar.
Un velo de color amarillo cubre los timidos campos.
"Keşke başımı yaslayabilsem sana, ağlasam, sadece ağlasam"
Desearia poder enterrar mi cabeza en tu velo y llorar, solo llorar..
Hatta bebeklik günleri sonunda geri gelir diye odasının bir kenarına beşik bile kurmuştur.
¡ Ella incluso puso un cuna en la habitación! "¡ Tomar el velo!" Cuando la infancia finalmente regrese.
Cennetin yedi katı birden
no es más que un fino velo.
Konstantinopolis'in kefeni.
El velo de la Verónica.
"Artık başörtünü takarsın adi kaltak seni!"
"Así te pondrás el velo, puta de mierda", me dijo.
Kendine bak sen
Velo por tí mismo.
Oradaki kadınlar kötü kokuyor, bir de her tarafları kapalı.
Las unicas eran las irakies, huele mal y estaban con velo de la cabeza a los pies.
Buradaki yaşamlarını düşününce, cennete gitmek için ölen insanlar var.
considerando la vida que ellos tienen aquí. hay gente muriendo para ir al cielo con el fin de alcanzar esa vida de felicidad detrás del velo.
Eğer Amerikan kültürü için, böyle bir kamu politikası rolü üstlenecekseniz o zaman, bir gizlilik perdesi ardına gizlenmemelisiniz.
Si queremos ese tipo de papel de política pública para la cultura americana entonces creo que no se debían esconder por detrás de un velo de secretismo.
Duvağını kaldırabilir miyim? Eğer nazik olacaksan...
- ¿ Puedo levantarte el velo?
Renklerin sezgisi Bu renk yerı saydam bir maskede kırılıyor.
Ese oloroso color - este color corre un velo semi-luciente.
Gözyaşlarının sel olması dışında iyidir.
Bien, detrás de su velo de lágrimas.
Ben bir düğün peçe kaldırmak için istiyorum Hayır, çünkü, bir cibinlik, seni öpmek yapacağım zaman.
No, porque me gustaría levantar un velo en vez de un mosquitero cuando te bese.
Bu arada, ben bir peçe giyen değilim.
Por cierto, no llevaré velo.
Yüzünü göremiyorum, duvak takıyor.
Su cara no la veo. Lleva puesto un velo.
O zaman neden peçeni takmıyorsun?
¿ Y por qué no llevas tu velo?
Bu bindi ve bu peçe.
Ese vestido y ese velo.
Başka göster.
De acuerdo Velo
Duvağını kaldırabilir miyim?
- ¿ Puedo levantarte el velo?
Ve bu maske batı takvimine göre 2005 yılının Tokyosunu kaplıyor
Y este velo cubre Tokyo en el año 2005 según el calendario occidental.
Islak bir kapsül gibi maske çözülüyor.
Como una cápsula de humedad que el velo disuelve.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]