Verano traducir español
13,704 traducción paralela
Evet, geçen yaz bulaştı.
Sí, lo pille el verano pasado.
Buraya her yaz gelen dört düzine asistana olduğum gibi.
Junto con cuatro docenas de otros internos que vienen aquí cada verano.
Beni yaz kampına bıraktığın zamanı hatırlıyor musun?
Vaya. ¿ Recuerdas cuando me llevaste al campamento de verano?
24 Haziran, 1981 Saat : 7 : 45 1947'de kampı ilk açtığımızda büyük dedemin de dediği gibi Odun Kampı bir yaz kampından daha fazlası.
24 DE JUNIO DE 1981 7 : 45 AM Como dijo mi bisabuelo, allá por 1947, cuando abrimos por primera vez, el Campamento Firewood es más que un campamento de verano.
Bu yaz yasakları sayacağım şimdi. Özellikle 8 hafta burada kalmak ve Alan Shemper'ı görmek istiyorsanız. - Oha ya.
Esta es una lista de cosas que no pasarán este verano aquí, sobre todo si quieren durar ocho semanas y ver a Alan Shemper...
Geçen yazın sonunda bir ilişki yaşadık.
Fue al final del verano pasado.
Odun Kampı Yaz Tiyatrosu programına hoş geldiniz!
¡ Al taller de teatro de verano del Campamento Firewood!
Dışarı çıkıp en iyi yazı geçirmelerini sağla. Tamam mı?
Ve allí y haz que tengamos el mejor verano del mundo.
Yaz başlıyor.
Empieza el verano.
Bir tane yaz kampı olduğunu duydum.
Hay un... - campamento de verano en Maine.
Bugün öğe yemeğinde yanına oturduğunuz kişi tüm yazınızın zeminini hazırlayabilir.
Tu compañero de mesa en este almuerzo puede abrirte el camino para todo el verano.
Sanki, sanki... Bu yazın hayatlarımızın en süper yazı olmasını bekliyordum.
Esperaba que este fuera el verano de nuestras vidas.
Yazları Waterville civarındaki evleri kiraya veriyor.
Alquila casas de verano cerca de Waterville. ( NÚMERO ) TELÉFONICO
Şurada ağaçların içinde bir yaz kampı olduğundan bahsetmeliyim.
Debo mencionar que hay un campamento de verano GRANDES ESPERANZAS pasando los árboles de allá.
Sonuçta alt tarafı yaz kampı burası.
Después de todo, es un campamento de verano.
Bize içelim ve umarım harika bir yaz geçiririz. Güzel anılar, kahkahalar ve kucaklaşmalarla dolu...
Por nosotros, y lo que espero será un verano maravilloso, lleno de recuerdos, risas, abrazos y quizá un poco de...
Mesele Waterville, Maine'deki bir grup gence topraktaki radyoaktif zehir yüzünden ölmeden neşe ve eğlence dolu bir yaz sağlamak.
Se trata de brindar a un grupo de jóvenes de Waterville, Maine, un verano lleno de risas y diversión sin que mueran envenenados por la radiación del suelo.
Kaplan Balosu'nun bir başka yazın şaşılası olayı daha.
Otra maravillosa gala de verano en Tigerclaw.
BEKLEDİĞİNİZDEN DAHA FAZLA YAZ
MÁS VERANO DEL QUE PEDISTE.
1981 gelmiş geçmiş en iyi yaz olacak.
1981 será el mejor verano de la historia.
Güzel, benim kadınım yaz ayında taze... ve tatlı reçellerini kavanozlara koymak istiyor.
Bueno, mi mujer quiere sus confituras y sus jarras bien frescas durante el verano.
Geçirdiğin en güzel yazın, Maryland'de ev kiraladığınız ve dedenle yengeç tutmaya gittiğin yaz olduğunu söylemiştin.
Me contaste que el verano más feliz que has tenido fue cuando tu familia alquiló aquella casa en Maryland y tu abuelo te llevó a atrapar cangrejos.
Sıradaki oyunumuz "Summer of the Locust" Willa Cather'in bir hikâyesinden esinlenilmiş. Büyükannesinin hayaleti tarafından ziyaret edilen genç bir çiftçi hakkında.
Nuestra próxima obra es Verano de la langosta... basada en una historia de Willa Cather sobre un joven granjero... que es visitado por el fantasma de su abuela.
Summer of the Locust nasıl gidiyor?
¿ Cómo va Verano de la langosta?
Summer of the Locust "Olay Mikro Tanecikli Yeniden Şekillendirici Krem" sponsorluğunda.
¿ "Verano de la langosta...? ¿ Presentada por Olay Regenerist Micro-Sculpting Cream"?
Görünüşe göre Paige yaz tatilini okuyarak geçirmiş.
Parece como que Paige se pasó el verano leyendo.
Kayıtlar başladığından beri en önemli yaz.
El mejor verano desde que hay registros.
Stamford'daki son yazımız olduğu gerçeğinin altını çizmek için dövme yaptıracağım..
Para remarcar que es nuestro último verano en Stamford, me voy a hacer un tatuaje.
Üniversitede yaz dönemindeydi.
Sesión de Verano en la Universidad.
Yazları tuttum tabii ki.
En verano... seguro.
Wall Street'te yaz stajı yapıyor.
Hará una pasantía de verano en Wall Street.
Her yaz ovaların sıcağından kaçıp Himalaya eteklerinden Hindistan'ı yönetirler.
Cada verano huyen del calor de las llanuras y gobiernan India, desde el frescor de los Himalayas.
- Sevsek de sevmesek de yaz geliyor. - Peki siz nereye gidiyorsunuz hanımefendi?
El verano está sobre nosotros, nos guste o no. ¿ Y dónde va a ir memsahib?
Peki sizi yaz başkentine hangi rüzgar attı?
¿ Y qué la lleva a la capital del verano?
Yani demek istediğim evi yaz süresince kiralayamaz mıydın? - Tıpkı herkesin yaptığı gibi, eskiden yaptığımız gibi?
Pero, quiero decir, ¿ no podrías haber sólo alquilado para el verano, como todo el mundo lo hace, como nosotros lo hacíamos?
Hayır, yemin ederim ki Aafrin geçtiğimiz yaz gibi bir yaza daha dayanamayız.
No, te lo juro Aafrin, no vamos a soportar otro verano como el último.
Yaz boyunca kimse abisini görmez.
Y cualquiera puede ver que el hermano no va a durar el verano.
Ne yapacağım?
¿ Te quedarás el verano por lo menos? ¿ Qué más puedo hacer?
Duymuş olabileceğiniz gibi bu yaz idarede düzensiz bir başlangıç yaptık.
Como debes haber oído, la administración de este verano tuvo un comienzo irregular.
Öyleyse bu yaz dünyaya kendimizi reforma adadığımızı göstermek zorundayız.
Este verano, tenemos que mostrar al mundo que estamos comprometidos con la reforma.
Nola denen kahpe zengin çıktı. Ona bedava verdiğim kıtır ekmeklerden lanet bir yazlık ev bile yapmıştır.
¡ y apuesto a que tiene una maldita casa de verano hecha de mis crotones gratuitos!
Aslına bakarsan, tiyatro topluluğu, yazları Londra'dan buraya gelirdi.
De hecho, su compañía solía venir aquí en verano de Londres.
Londra, yazları biraz vebalı olabiliyor.
Londres en verano puede estar un poco infestado.
Eşek kafası, bu Midsummer'dan Bottom.
La cabeza de burro, eso es de "Sueño de una noche de verano".
Bottom, Midsummer Night's Dream.
Abajo, "Sueño de una noche de verano".
- Koca bir yazı böyle heba etmiştim, ve o yaz bir daha geri gelmeyecek.
- Eso es terrible. - Sí, perdí todo un verano preocupándome Nunca volveré a tener ese verano.
Yani diyorsun ki kendi yazını heba ediyorsun.
Así que estás diciendo... Estás perdiendo tu verano.
Ha ha! Merak etme, daha önümüzde çok yaz var birbirimizi deli etmek için.
No te preocupes, queda suficiente verano para molestarnos.
Heh... evet... daha çok yaz var.
Sí... suficiente verano.
Dinleyin çocuklar. Tüm yaz boyunca ailenizi izledik, ve bazı rahatsız edici şeyler gördük, ama hiçbirşey amcanızın sakladığı şey kadar tehlikeli değil.
Niña, hemos observado a tu familia este verano, y hemos visto cosas perturbadoras, pero nada tan peligroso como lo que esconde tu tío.
Tüm yaz boyunca cevaplara ulaşmaya çalışıyordum, meğerse en büyük gizem hemen burnumuzun ucundaymış.
Todo el verano he buscado respuestas, y el misterio más grande estaba debajo de nuestra nariz.