Vereceğim traducir español
18,535 traducción paralela
Beni bir kez öpmene izin vereceğim.
Te voy a permitir un beso.
Haber vereceğim size.
Estaré en contacto.
Bir adres vereceğim.
Le daré una dirección.
Düğün pastası siparişi vereceğim.
Ordenemos este pastel de boda.
Sana çok gizli bir bilgi vereceğim.
Lo que tengo que decirle es altamente confidencial.
İçlerine Tanrı korkusu aşılayacak bir şey vereceğim onlara.
Les daré algo que les hará tener temor de Dios.
Sana şimdi bir binlik vereceğim.
Te daré mil.
Yeniden başlamanız için bir çuval dolusu gümüş bile vereceğim.
Incluso te daré una bolsa de plata para ayudarte a comenzar de nuevo.
Bu kız bana adını söylerse gözlerini geri vereceğim.
Si una niña me dice su nombre, le devolveré sus ojos.
Ve askerlere bin adet bilet vereceğim.
Y voy a dar mil... entradas a los soldados,
Ve ben bunu ona vereceğim.
Y voy a dárselo.
O yüzden bunu size vereceğim.
Así que yo les doy esta.
Onu teyzeme vereceğim, böylece kuzenimi hatırlayacağı bir şey olur.
Se lo quiero regalar a mi tía, para que tenga un recuerdo de mi primo.
Senin lehine ifade vereceğim.
Testificaré a tu favor.
Howard, seni kimin kiraladığını söylemezsen on bir çocuğunun cesedini üst üste koyup evinin bahçesinde ateşe vereceğim, çabuk konuş.
Howard, voy a apilar los cuerpos de tus once hijos uno encima de otro. Y los quemaré en tu jardín si no me dices quién te contrato.
Bu, annen yapamazsa sağlık kararlarını benim vereceğim anlamına geliyor.
Significa que estaría tomando decisiones sobre su salud, si mamá no puede.
Dokuz ay sonra hayatını geri vereceğim.
En nueve meses te devolveré tu vida.
Bana bildirilince size haber vereceğim.
Luego me dirán los detalles.
Sana vereceğim zarar mı?
¿ "Daño que pueda hacerte"?
Domingo'ya silahlarını vereceğim, borçları kapatacağım böylece Diamondback bana borç verir.
Le conseguiré a Domingo sus armas y saldaré la deuda para que Diamondback me preste dinero.
Trish, deminki hanımefendiye cevap vereceğim çünkü yanılıyor.
Trish, le responderé a esa mujer porque se equivoca.
Buna bir son vereceğim ama yardımın lazım.
Voy a ponerle fin a esto, pero necesito tu ayuda.
Bunları size, bedeli karşılığında vereceğim.
Les daré todo eso por un precio.
- Bir dolar vereceğim.
- Le enviaré un dólar.
Ne zaman sizinle birlikte suçlara karşı mücadele vereceğim?
¿ Cuándo van a dejarme ir a luchar contra el crimen con ustedes?
Parsons'ı ve dosyaları getireceğim ve eğer yaşıyorsa size Bourne'u da vereceğim.
Les entregaré a Parsons, los archivos y, si sigue ahí afuera, también a Bourne.
Sana operasyonun tüm kontrolünü vereceğim ve ilgili timlere ve kaynaklara erişimini sağlayacağım.
Te voy a dar el completo control de esto y me aseguraré de que tengas acceso a los equipos y a los recursos necesarios.
Burada kısa bir mola vereceğim.
Me detendré aquí.
Sana vereceğim bir şey var.
Tengo algo para ti.
Sana çok iyi gelece bir şey vereceğim.
Te voy a dar algo que realmente... va a ayudarte.
Jardine Matheson kadar büyüdüğünüz gün, dilimi kesip günün yemeği olarak servis etmenize izin vereceğim gündür.
El día en que sea tan importante como Jardine Matheson será el día en que me corte la lengua y le permita servirla como el plato del día.
Operasyonun bu bölümüyle senin ilgilenmene izin vereceğim.
Voy a dejar que maneje esa parte de la operación.
Size üç kelime vereceğim.
Les voy a decir tres palabras.
Kararı kendim vereceğim.
Y voy a tomar una decisión yo mismo.
Artık kraliçe olarak vereceğim ilk hükmü biliyorum.
Ahora sé cuál será mi primer acto como reina.
Ondan önce her şeye son vereceğim.
No dejaré que eso pase.
Fakat bu biter bitmez, kliniğe gitmeye ara vereceğim.
Pero en cuanto acabe, me tomaré un tiempo de la clínica.
Ben ona yeminimi vereceğim Dört Kara adına cesurca savaştığı için.
Daré mi voto solemne para luchar valientemente, en el nombre de las Cuatro Tierras.
Peki davranışlarıma nasıl çekidüzen vereceğim, efendim?
¿ Y cómo controlaré ese comportamiento, señor?
Bakın, size bir liste vereceğim.
Te daré una lista.
Sigorta için arabasını kayıp olarak gösterebilirse ona beş bin vereceğim, işe yarar mı?
Si le dice al seguro que al auto lo robaron, y yo le doy cinco mil euros, ¿ estará bien?
Dışarı çıktığımızda, onun gitmesine izin vereceğim.
Una vez afuera la dejaré ir. Lo juro.
Toby bunu engellemek için sana bir fırsat vereceğim.
Toby, te voy a dar la oportunidad de evitar esto.
Gelsinler ve döndüğümüzde... Onları Kampala'daki en iyi öğretmenle özel dersler vereceğim.
- Déjelos ir, y al volver los haré tomar clases particulares con la mejor maestra de Kampala.
Benim için yaptığın her şeyi karşılığını vereceğim.
Le retribuiré todo lo que hizo por mí.
Ona Dennis ismini vereceğim.
Voy a llamarlo Dennis.
Evet ama aynı zamanda büyük miktarda para vereceğim.
Sí, pero también prometí una cantidad enorme de dinero.
Sana adresi vereceğim.
Te voy a dar la dirección.
- Bu gece parti vereceğim.
¡ Tenemos planeada una buena!
Maury'ye selam vereceğim.
Voy a saludar a Maury.
Dışardayken duvardan uzaklaşınca, gitmesine izin vereceğim.
Ven.