Vergiler traducir español
516 traducción paralela
Vergiler artacak mı?
¿ Que pagáis demasiados impuestos?
Vergiler hakkında konuşmalıyız.
Tenemos que hablar de los impuestos.
Grevler ve vergiler.
Huelgas e impuestos.
Vergiler düşüldüğünde, 20 milyon civarında bir paraya denk geliyor.
Descontando los impuestos, asciende a unos 20 millones de dólares.
Hükümetin başında ben olsam, danışmadaki adamın dediği gibi kazandıklarını harcamayanlardan yüksek vergiler alırdım.
Si fuera el gobierno... castigaría sin piedad a todo aquel que no haga uso de su dinero.
- Vergiler yanında mı?
- ¿ Lleva dinero?
"Bu vergiler Loudoun Kalesinin, inşaatı ve Majestelerinin askerlerinin masrafları ve" "vadiyi korumak için karakolun kalıcı hale gelmesi için kullanılacaktır." " John Penn.
Se cobrará un impuesto per cápita de una libra para la construcción de Fuerte Loundoun y el mantenimiento de las tropas que se asentarán allí para la defensa de dicho valle.
Yemek, kira, giysi, vergiler.
Comida, alquiler, ropa, impuestos.
Evet, insanın keyfini kaçıran da bu vergiler zaten.
Sí, son los impuestos los que acaban con uno.
Beragonlar vergiler yüzünden iki malını kaybetmiş.
Vendieron dos casas para pagar impuestos.
- Vergiler için satıldı.
- Vendido, por impuestos.
Grevler. Vergiler hâlâ çok ağır.
Las huelgas y los impuestos nos siguen arruinando.
... artı ev aidatı, artı vergiler artı telefon faturaları, artı piyano elektrik faturası, artı su faturası...
... más el pago de la casa, más los impuestos más la factura del teléfono, la del piano más la factura de la luz, más el agua...
O vergiler sayesinde Samson eline düştü, değil mi?
Nuestros impuestos te entregaron a Sansón, ¿ no?
Vergiler bunlar.
Esto no es un robo.
Vergiler ve kimseye huzur getirmeyen zımbırtılar.
Impuestos y artilugios que a nadie dan paz.
Böyle bir yerde vergiler mükemmel olmalı.
Los impuestos deben ser enormes, allí.
Uçak bileti, ithalat vergileri, gizli vergiler, kar payı... 1100 dolar, kelepir sayılır.
Contando el billete de avión, los impuestos, el margen comercial... - Una ganga de 1.100 dólares.
Aynı zamanda vergiler konusunda benim yasalarımı da yapıyor, Pop.
¿ Crees eso? - Sí. - ¿ Por qué?
O kadar zenginsin ki, Hazine Bakanlığı sadece senin ödediğin vergiler için özel bir daire kurmuş.
Yes tan rico... que hay una sección especial en el Ministerio de Hacienda... que trabaja sólo en su declaración de impuestos.
Bu hayırseverlik bir yerde son bulmalı. Özellikle de vergiler bu kadar ağırken.
¡ No puede uno hacer filantropía habiendo impuestos tan altos!
Bu, ölüm ve vergiler kadar kesin.
No podría estar más seguro.
- Vergiler, görünmezler, muhtelif.
- Impuestos y gastos varios.
Bay Clemmons vergiler hakkında şikayet ediyor.
Las quejas del Sr. Clemmon sobre sus impuestos.
Ladas için vergiler, son yılların iki katı.
¿ Quién sigue? Ladas.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Mientras tanto, Ios impuestos y gastos siguen creciendo. Nuestro proyecto es un parque, no un "lugar de descanso"... donde nuestros miembros descansen tras el fatigoso viaje.
Bize, sana ve bana vergiler düştükten sonra 50'şer bin Dolar bıraktı.
Nos legó, a ti y a mí, $ 50,000 a cada uno libres de impuestos.
İmparatorun sözcüsü olarak size vergiler vesaire hakkında bir sürü utandırıcı soru sorulur.
Ahora, como portavoces del emperador responderéis a difíciles preguntas sobre impuestos y otras cosas.
Aramızda kalsın, çok borcum var. Vergiler yüzünden.
Entre nosotras, estoy adelgazando muchísimo... por Ias deudas, ¿ sabes?
- Ama ben, ücretler, vergiler yapamam...
- No puedo, tengo gastos...
Oyunlar düzenleyeceğiz. Kent halkının beslenmesi gerek. Sizin ve Doğu vilayetlerinizin bizlere gönderdiği tahıl miktarı ve ödediği vergiler iki katına çıkarılacak.
Tendremos fiestas, el pueblo tendrá pan, duplicaremos nuestros impuestos en Oriente, y nos darán el doble en cantidad de granos.
Eyaletlerimizden koparılan, vergiler... açlık, salgın hastalıklar demektir.
Guerras. Hambre y miseria.
Ve sana çok teşekkür etmek isterim, bayan, o vergiler için.
Y quiero darle las gracias, señora, por tanto dinero de sus impuestos.
42 bin dolar tuttu, vergiler hariç.
Cuesta $ 42.000, impuestos a parte.
İşte biz bunu yapıyoruz. Saati 125 dolara artı vergiler ve sosyal güvenlik.
A esto por 125 dólares más impuestos y seguridad social.
Ama vergiler çok düşük.
Pero los impuestos son muy elevados
Vergiler, kayıtlar, yüklü paralar gerekli. Tanıdığı, güvenebileceği kişiler olmalı.
Informes, impuestos, monedas inestables, desconocidos en quien confiar.
- Kimse bilmiyor. Emin olduğumuz tek şey ölüm ve vergiler.
Lo único seguro es la muerte y los impuestos.
Günümüzde çok ağır vergiler var.
La fiscalidad es abrumadora hoy en día.
Ödenecek vergiler buradadır..
Los impuestos están allí, señor Ministro
İnsanlara karşı saygı ve sadakat ile. Vergiler daha az olmalı. Ekmek daha fazla ve hayat daha kısa olmalı.
Pueblo, hágase tu voluntad, y que por la reducción de los impuestos, nuestra existencia sea más llevadera!
Ölüm ve vergiler.
La muerte y los impuestos.
Vergiler!
¡ Impuestos!
Güzel, sevimli vergiler!
¡ Son geniales, maravillosos!
Vergiler, vergiler, vergiler.
Más y más impuestos.
Efendim, vergiler adeta akıyor, hapishane doldu. Ve, oh, iyi haberlerim var efendim.
Las recaudaciones aumentan, la cárcel está llena y... tengo una buena noticia.
Buna rağmen insanlar ağır vergiler ödemek zorundaydı.
Aun así, la gente tenía que seguir pagando altos impuestos.
Vergiler düşülmeden önce 200.000?
¿ 200 sin impuestos?
Vergiler dahil!
¡ Qué equivocado estás!
- Vergiler için yaptık bunu ama!
- ¡ Lo hicimos así por los impuestos! - ¡ Cierto!
HÜKÜMDARIN EMRİYLE VERGİLER ARTTIRILDI
Creedme.