Vitamin traducir español
798 traducción paralela
Size biraz vitamin getirdim.
Te traje algunas vitaminas.
Biftek değil ama bir sürü vitamin var.
No es filete pero es rico en vitaminas.
Vitamin için taze sebzeleri tercih ederim.
Sólo me gusta lo fresco, por las vitaminas.
Gece körlügü için vitamin A'yï kullanan gözlükleri optik olarak düzelten ve çarpïsma yaralanmalarï için kemeri gelistiren de o.
También relacionó la vitamina A con la ceguera nocturna inventó anteojos graduados y cinturones de seguridad verticales.
Sürüyle vitamin alırsın.
Contiene muchas vitaminas.
Bir üzüm suyu daha, Grayson, hep söylerim, yeterince vitamin alamıyoruz.
¿ Otro zumo de uvas, Grayson? Nunca tomamos suficientes vitaminas.
- Sende vitamin eksikliği olmalı.
- Te deben faltar vitaminas.
Gidip biraz vitamin alalım.
Vamos a tomar vitaminas.
Yağ ve vitamin içeren, sağlıklı gıdalara ihtiyaç duyuyor.
Necesita comida nutritiva, con grasas y vitaminas.
Akşam yemeği tayını, vitamin deposu limonata tozuyla birlikte.
Raciones de cena, con una limonada llena de vitaminas.
Giderken trenle, dönerken uçakla. Mümkün olduğunca az vitamin sarf etmek için.
Vamos en tren y volvemos en avión para no gastar las vitaminas.
Vitamin alıyor musun?
¿ Tienes falta de vitaminas?
- Vitamin mi?
- ¿ Vitaminas?
Bir vitamin al.
Toma una vitamina.
Vitamin eksikliği emareleri gösterdi mi?
¿ Muestra signos de carencia vitamínica?
Vitamin hapları alır, çok içki içer... fazla sinirlidir.
Siempre tomando vitaminas, bebiendo... sobreexcitado.
- diğer vitamin şişelerini de aldın mı? - Evet, aldım.
- ¿ Compraste otro frasco de vitaminas?
Bu arada uyku ve vitamin haplarını getirdim üstlerine ne oldukları güzelce yazdım.
Las píldoras para dormir y las vitaminas. Están marcadas.
Bu gece yeni bir vitamin içeceksin.
Tienes que tomar vitaminas.
- Onlar vitamin mi?
- ¿ Son otras vitaminas?
Bakın, daha küçük kafeslerdeki fareler büyük kafestekilerden daha çok vitamin alıyorlar.
Las ratas de las jaulas pequeñas reciben más vitaminas... que las de las jaulas grandes.
Vitamin haplarını da getiririm hayatım.
- Y también traeré tus vitaminas, querido.
Sülfür onda vitamin etkisi yaratıyor.
El azufre es para él como para nosotros las vitaminas.
Derhal vitamin almaya başlıyorsun.
Empezarás a tomar vitaminas.
Şehirdeki bütün marketlerde yeni mumlu kâğıtta yavaş pişirilmiş, yumuşak vitamin katkılı, kesilmiş Gibson ekmekleri.
La venta en las tiendas de la ciudad, envuelto en papel parafinado rebanadas de pan esponjosas vitaminadas y apetitosas Gibbson. Han oído bien, pan Gibbson.
Gençken dişleri dökülür,..... bademcikleri alınır ve bir yığın vitamin yüklenirler.
Cuando son jóvenes, les enderezan los dientes les sacan las amígdalas y les meten litros de vitaminas.
Annem vitamin haplarını alıyor musun diye soruyor.
Mi madre quiere saber si tomo mis vitaminas.
Aslında, siz de vitamin alsanız fena olmaz.
¿ Sabe? , No sería mala idea que usted tomara algo de vitaminas.
Onlar vitamin, Walter. Bana yazdı.
Son vitaminas, Walter, para mi.
Sana vitamin mi yazdı?
¿ Vitaminas para ti?
Ben burada hayatım yok olup gider vaziyette yatıyorum o şarlatan sana vitamin yazıyor.
Yo aquí con mi vida que se extingue y ese curandero receta vitaminas para ti.
Al buyur, ölen benim, vitamin yazılan o.
¿ Lo ven? Me estoy muriendo pero a ella le dan vitaminas.
- Bol bol vitamin?
- ¿ Lleno de vitaminas?
- Ne ilacıymış o? - Vitamin.
Sólo son vitaminas.
Altı saat içinde toprakta bir eczane zincirinden daha çok vitamin oluştu.
6 horas después, ese suelo tenía más vitaminas que una cadena de farmacias.
Dikkat! Üçüncü vardiyadakiler mutlaka vitamin takviyesi almayı unutmasın.
Atención, el tercer cambio requiere el condensado de vitaminas.
Andrew vitamin haplarını almamıştı, ona bak da alsın.
Andrew no ha tomado sus vitaminas, así que asegúrese de que las toma.
Almanızı istediğim vitamin ve mineraller.
Quiero que tome esas vitaminas y minerales.
Bir ilaç kutsu içinde morfin, vitamin hapları, ateş düşürücüler, uyku hapları, sakinleştiriciler.
Una dosis de droga con morfina, vitaminas, estimulantes, somníferos, tranquilizantes.
Ne alıyorsun, George'un vitamin haplarını mı?
¿ Tú también tomas las vitaminas de George?
- Ama vitamin dolular.
- Están llenos de vitaminas.
Peki, yarından tezi yok ona vitamin vermeye başlarım.
De acuerdo. Mañana empezaré a darle vitaminas.
- Belki vitamin hapıydı.
- A lo mejor eran vitaminas.
- Dr Hill vitamin hapı yazdı.
- El Dr. Hill me recetó vitaminas.
Bayan Castevet, yetiştirdiği otlardan bana vitamin içeceği yapıyor.
La Sra. Castevet me prepara bebidas con hierbas que ella cultiva.
Ticari amaçla üretilmiş vitamin haplarına güvenmiyor.
No confía demasiado en las píldoras que venden en las farmacias.
Bahse varım, vitamin haplarından önce kadınlar tannis kökü çiğniyorlardı.
Seguro que antes se masticaba tannis cuando no existían las píldoras.
Herkes gibi vitamin ve ilaç istiyorum.
Quiero vitaminas y píldoras como todo el mundo.
Etkili bir vitamin konsantresi.
Un concentrado vitamínico de alta potencia.
Bu kus vitamin kaynağı.
Este pájaro está lleno de vitaminas.
Vitamin iğnesi, öyle değil mi?
¿ Un antimicrobiano?