Voto traducir español
4,450 traducción paralela
senin mutluluğunu dileyen, yeminine sadık kalan, ve seni çok seven aşkın "
Así que él le desea toda la felicidad, que sigue siendo fiel a su voto, y su creciente amor ".
- En azından bunu yapamaz mısın...
Habrá un voto? - ¿ No puede al menos...
Bir an için sessizlik yemini ettiğini düşünmüştüm Paul.
Por un momento pensé que había hecho voto de silencio, Paul.
Oyum Spencer'a.
Una de nosotras tiene que entrar ahí. Voto por Spencer.
- Oy hakkim yok, sen de biliyorsun bunu.
Yo no tengo voto. Tú lo sabes.
Meclis oylamasi 30 dakika sonra.
El voto del consejo es en 30 minutos.
Kabul karari cikarsa Ark'in 209 vatandasi alti aydan az kalan yasam kaynaklarini genisletmek icin kurban edilecektir.
Un voto a favor es votar por separar a 209 ciudadanos del Arca de la red de suministro con el fin de extender el soporte vital para los que se quedan por 6 meses.
jazz müziği korumak adına...
Y ahora, para ayudar a asegurar el voto de jazz,
Nathan, bu bir demokrasi ve senin oyun karar oyu.
Nathan, esto es una democracia, tu voto es decisivo.
- Öncelikli oyum evet.
Yo voto por que sí.
[Bunun en başlıca nedeni ise bir sendikanın red oyu veriyor olmasıydı.]
♪ Defendiendo nuestros derechos ♪ Esto fue, en parte, por un voto positivo y unánime de un sindicato clave. ♪ Abajo los esquiroles ♪ ♪ Todos los trabajadores unidos ♪
Ve hiç yemin ettiniz mi? veya kardeşlik namına bir şeyler?
¿ Y no habéis intercambiado ningún voto entre vosotras?
- Aleyhime oy veriyorum.
- Yo voto a mí mismo.
- Ben hayır diyorum.
Yo voto que no.
Ben ikinciye oyumu veriyorum.
Voto por la número dos.
Cadılara söyleyip beni öldürttüğü kinci yalanlara rağmen "her zaman ve sonsuza dek" sözün yüzünden onun yanında durdun.
E incluso luego de que todas sus mentiras rencorosas sobre las brujas me provocaran la muerte, estuviste a su lado todo por tu voto de por siempre y para siempre.
Bence bırakalım yakalasınlar.
Yo voto por dejarlos que se lo carguen.
Bence onu verip dünyayı bir pislikten kurtaralım.
Yo voto que se lo entreguemos, y hagamos del mundo un sitio mejor.
Onu bırakıp buradan siktir olup gidelim.
Yo voto por entregarlo y largarnos de una puta vez de aquí.
Bunu sana ben söylediğim için üzgünüm ama, tanık olmazsan eğer bu onun salınması için oy olarak sayılır.
Siento mucho tener que ser yo la que te lo diga, pero creo que si no apareces, es un voto para que la liberen.
Başkanlığa bir adım uzaktayım ve adıma hiçbir oy bile yok.
A un paso de la presidencia y ni un voto emitido a mi nombre.
Tasarım oylamaya gitmek üzere.
Mi proyecto de ley irá a voto.
Ben cha-cha için oy veriyorum.
Voto por el chachachá.
Algie'ye güvenim tam ama kurulun geri kalanının dayanamacağı kadar ısrar ediyor.
Algie tuvo mi voto, pero presionó más fuerte que lo que podía aguantar el resto del consejo.
Tamam, telefonlar da sessizlik yemini ettiğine göre.
Bueno, ahora los teléfonos han hecho voto de silencio.
Yaşlı oyları garantidir ama evrensel çocuk bakımı?
El voto de la tercera edad es un hecho, ¿ pero la atención infantil universal?
Yaşlı oyları kolay iş zaten.
La tercera edad es el voto fácil.
"Oylamaya tecavüz edin."
¡ "Viola el voto"!
- Güven oyunuz için teşekkürler.
Oh, bueno, gracias por el voto de confianza.
Bence güçlü olduğun noktalara eğilelim ve önemli olanlara odaklanalım. Yeteneğine.
Voto por que nos aprovechemos de tus puntos fuertes y nos concentremos en lo que importa... tu talento.
O sözlerini tutmadı mı?
¿ No ha sido fiel a su voto?
İkimiz de beş parasısız. - Oyum Rachel'a.
- Voto que Rachel.
Önceki dönemlerin Benedikt keşişleri gizlilik yemini etmişlerdi.
Los monjes benedictinos de aquella época tenían que hacer voto de secreto.
Ve onun oyu olmadan bir bok alamayız. - Ne?
Y sin su voto, no tenemos una mierda.
O zaman o oyu geri çevirmelisin.
Entonces tienes que voltear el voto.
Pete Kreeling'in oyu bizim tarafımızda kalır ve savaşmak için bir gün daha yaşarız.
El voto de Pete Kreeling se mantiene a nuestro favor, y... vivimos para luchar otro día.
Oyu geri aldım.
Conseguí el voto de vuelta.
Her oyun ne kadar önemli olduğunu anlatamam.
No puedo expresarme suficientemente en lo importante que es cada voto.
Oyum size.
Tenéis mi voto.
Skandalın oyları nasıl etkileyeceği meşru bir soru.
Es una pregunta legítima, cómo el escándalo afectaría al voto.
- Yani... - Hayır, hayır, seks harikaydı. Red, çok yorgun görünüyorsun.
Pero en los años siguientes, ¿ Se ha sentido como el de Alberto olvidado esa canción voto, que está llamando en?
Sonunda bir askeri antlaşmadaki oyu için, 2 milyona anlaştılar.
Finalmente acordaron dos millones por su voto en un acuerdo para armas.
- Artık oy vermiyorum.
Ya no voto. ¿ Qué?
Oy vermek isteyen herkes elini kaldırsın.
Todos a favor del voto.
Oyum Cara'ya.
Voto por Cara.
Benim oyum da Cara için.
Mi voto es para Cara.
Bende oy veriyor muyum?
¿ Voto?
Oyum onun için.
Mi voto es para él.
Bana güvendiğiniz için teşekkürler, Bayan Cole.
Bueno, aprecio el voto de confianza, Sra. Cole.
- Yapsınlar.
Tu voto es crucial.
- Tom, şu durumda söz söyleme hakkın yok!
Tom, aquí no tienes ni voz ni voto.