Vulkan traducir español
701 traducción paralela
Bir Vulkan sadakatsiz olamaz.
Un vulcano no puede ser desleal.
Johnnie Vulkan.
De Johnnie Vulkan.
Samantha Steel, Johnnie Vulkan.
Samantha Steel, Johnnie Vulkan.
Vulkan bize, birisini geçirmemizi istediğinizi söyledi.
Vulkan dice que quiere trasladar a alguien.
Sen de Vulkan.
Tú también, Vulkan.
Şu Vulkan'ın, Broum denen adamla bir bağlantısı olduğuna inanıyorum.
Creo que Vulkan está relacionado con ese tal Broum.
Vulkan adamın ta kendisi, yani Paul Louis Broum.
Vulkan es Paul Louis Broum.
1 944'te, ismi Johnnie Vulkan olan bir direnişçiyi öldürdü. Ve onun kimliğini aldı.
En 1944 mató a un trabajador de la resistencia llamado Johnnie Vulkan y tomó su identidad.
Gittilerse Vulkan üstünde bir etkim kalmadı demektir.
Si han desaparecido, significa que no tengo control sobre Vulkan.
Acil çıkman gerekirse Vulkan'a sor!
Si necesitas escapar deprisa, ¡ pregunta a Vulkan!
Samantha'ya, senin ve Vulkan'ın Broum ile çalıştığınızı hep söyledim.
Le dije a Samantha que tú y Vulkan estabais trabajando con Broum.
Vulkan nerede?
¿ Dónde está Vulkan?
- Vulkan'ın planı nedir?
- ¿ cuál es el plan de Vulkan?
Ona, senin hikayene inandığımı söyle, ne yaparsan yap, onu konuştur. Bunları Vulkan'a ver.
Déselos a Vulkan.
Bir Vulkan kanından geliyorlarsa, ki sanırım geliyorlar, bir saldırı zorunlu oluyor.
Y si los romulanos tienen algo de mi sangre Vulcana, lo cual creo muy probable entonces el ataque es más necesario.
Vulkan'da aynen Dünya gibi sömürge bulma süreci yaşadı.
Vulcano, como la Tierra, tuvo un periodo colonizador agresivo.
Vulkan bu defa senin yardımın olmadan bunu yapacağız
Esta vez lo haremos sin su ayuda, Vulcano.
Van Gelder'in aklını araştırmak için eski bir Vulkan tekniği kullanmalıyım.
Usaré una antigua técnica vulcana para explorar la mente de Van Gelder.
Vulkan insanları için bu özel bir şeydir.
Es un don que poseen los vulcanos.
- Sen yarı Vulkan'lısın, değil mi?
Usted es parte Vulcano, ¿ no es así?
Bana gezegenin Vulkan'ın dolunaylı sakin bir gecede nasıl gözüktüğünü anlat.
Dígame cómo es el planeta Vulcano en una tarde tranquila cuando hay luna llena.
Vulkan'da ay yoktur, Bayan Uhura.
Vulcano no tiene luna, señorita Uhura.
Vulkan'lar sınırlı telepatik yeteneklere sahiptir.
Las habilidades telepáticas son innatas en los vulcanianos, capitán.
- Babam Vulkan gezegeninden.
- Mi padre es de Vulcano.
Takdirnameler, Vulkan Bilimsel Şeref Madalyası.
Distinciones : Legión de honor científica vulcana.
Teğmen, ben yarı Vulkanım.
Teniente, soy mitad vulcano.
Vulkan'ın Federasyon kapsamında olduğunu biliyorlar.
Saben que hay vulcanos en la Federación.
Seni o Vulkan kulaklarından astıracağım.
Spock, cerdo traidor, te colgaré de esas orejas vulcanas.
- Ben bir Vulkan zihin testi öneriyorum.
- Sugiero una fusión mental vulcana.
Açıkça, Vulkan olmayan dille, İngilizce olarak, şanslıyız.
Eso quiere decir que hemos tenido suerte.
Takdirnameler, Vulkan Bilimsel Şeref Madalyası.
Menciones : Miembro de la Legión de Honor.
- Babam Vulkan gezegeninden.
Mi padre es del planeta Vulcano.
Vulkan aklın başında değil.
Ha perdido el juicio Vulcano.
Ya da hiç âşık olup olmadığımı sor. Bana gezegenin Vulkan'ın dolunaylı sakin bir gecede nasıl gözüktüğünü anlat.
Cuénteme cómo es su planeta Vulcano una plácida noche de luna llena.
- Vulkan'da ay yoktur, Bayan Uhura.
- Vulcano no tiene luna, Srta. Uhura.
Binbaşı Sonak'ın ailesini Vulkan Elçiliğinden bulabilirsiniz.
A la del Comandante Sonak puede enviársele a través de la embajada Vulcana.
Mümkünse o da Vulkan olsun.
Aún me gustaría que fuera vulcano, si es posible.
Son duyduğumda Vulkan'daydın ve orada kalacaktın.
En el último reporte, estabas en Vulcano... aparentemente para quedarte.
Vulkan'dayken, bugüne kadar karşılaştığım en güçlü bilinci algılamaya başladım.
En Vulcano empezaba a sentir una conciencia... desde un origen más poderoso del que haya encontrado jamás.
Dört günde Vulkan'da olabilirsiniz, Bay Spock.
Podemos dejarlo en Vulcano en cuatro días, Sr. Spock.
Vulkan'da görevim tamamlandı.
Mi tarea en Vulcano está completa.
Bones, Seleya Dağı Vulkan'da.
Bones, Monte Seleya está en Vulcan.
Büyükelçi, Vulkan'a gelip size başsağlığı dileklerimi bizzat iletecektim.
Embajador, quería ir a Vulcan a darle mi sentido pésame.
Onunla birlikte Vulkan'a gelmeliydin.
Debía saber que tenía que traerlo a Vulcan.
İkisini de Vulkan'daki Seleya Dağı'na getirmelisin.
Debe traerlos al Monte Seleya en Vulcan.
Doğrusunu istersen Vulkan tasavvufundan hiç anlamam.
Sinceramente, nunca he entendido el misticismo vulcano.
Hastalığına teşhis koyduk : Vulkan zihin birleşmesi.
Estás sufriendo una fusión mental vulcana.
Yakında Vulkan kanının yandığını hissedecek.
Pronto sentirá la furia de su sangre vulcana.
Vulkan'lı bir ticaret adamı, belki.
Quizá, un comerciante vulcano.
Bir Vulkan'lı.
Es vulcano.
Teğmen, ben yarı Vulkanım.
-... que no debe especular. - Teniente.