Vuruyor traducir español
1,626 traducción paralela
- Birisi testislerime vuruyor
- Alguien me golpea los testículos.
"Baer Braddock'un yüzüne elinin tersiyle vuruyor!"
¡ Baer le pega con el dorso!
Oyunun ilk gölü atıldı bile ve topa vuruyor
Menos de un minuto de partido e Inglaterra casi anota el primer tanto. Inglaterra ataca otra vez por la derecha con Tom Finney.
İngiltere için bir gol şansı ve topa vuruyor
Finney tiene la pelota. Una oportunidad para Inglaterra. Mortensen patea.
Tony Alva duvara o ünlü "Kuduz Köpek" tavrıyla vuruyor!
Tony Alva golpea ese muro con su toque de perro rabioso.
Vuruyor. Ne kurtarış ama!
¡ Vaya, qué fue eso, qué atrapada!
İşler sarpa sarınca, kendini içkiye vuruyor.
Cuando las cosas se ponen difíciles, salta al agua.
Beklerken depresyona giriyor ve kendini sırtından vuruyor, öyle mi?
¿ Y mientras me esperaba se deprimió y se pegó un tiro en la espalda?
Niye herkes bana vuruyor?
- ¡ Todo el mundo me abofetea!
Bir tekme gibi vuruyor.
De pronto, me da como un mazazo en los huevos. ¿ Y si me equivoco?
Bears için 20 numarayla Mike Engelberg vuruyor.
Ahora bateando para los Osos, el número 20, Mike Engelberg.
Yankees adına 1 0 numaralı Jimmy Wilkins topa vuruyor.
Bateando para los Yankees, el número 10, Jimmy Wilkins.
Şimdi 9 numarayla Joey Bullock vuruyor.
Ahora batea el número 9, Joey Bullock.
Sahanın solunda, 1 0 numarayla Garo Daragebrigadian vuruyor.
Batea desde el lado izquierdo el número 10, Garo Daragebrigadian.
3 numara vuruyor.
Ahora batea el número 3.
5 numarayla Kelly Leak vuruyor.
Ahora batea el número 5, Kelly Leak.
O da dahi olduğuna inanmaya başlarsa gülmeyi ve dalga geçmeyi unutup şöhretin şişirdiği yelkenle dalgalara karışıyor ve birkaç hafta sonra, eroinle boğulmuş cesedi boyalı basının sığ sularında kıyıya vuruyor.
y cuyo cuerpo empapado de heroína es arrastrado semanas después en las tapas de los diarios.
Bu çocuklar hırsızlık da yapıyor adam da vuruyor.
"Nápoles ha mejorado! El orgullo de Nápoles!"
Topa vuruyor ve gol!
Patea... ¡ ¡ y gol!
Topa geliyor, vuruyor ve gol!
Una aproximación rápida, y ¡ ¡ gol!
Vuruyor, buna şüphe yok.
De que batea bien no cabe duda.
Sonra vuruyor.
Luego, golpeando.
7 senedir tanışıyoruz. Böyle biri için bana vuruyor musun?
Te conozco desde hace 7 años ¡ y ahora me pegas por una mujer!
Oradan buradan ufak çaplı yürüten cana yakın bir gençti. İyi giyinip, kız arkadaşını gezdirmek isteyen küçük hırsızlar gibi. Sonra aniden eline tabanca alıp, bir oda dolusu insanı karşısına alıyor ve içlerinden birini de vuruyor.
Bueno, él es un joven afable, que roba un poco por aquí y por allá, hurto, para vestir bien y llevar a pasear a una chica cuando, de repente, sale con un revólver, y detiene a varias gentes en un cuarto y le dispara a uno.
üzgünüm, ayakkabım vuruyor.
- Lo siento, me hacen daño los zapatos.
Bana vuruyor!
¡ Conseguí golpearlo!
- Öğretmenler öğrencilere vuruyor mu?
- ¿ Los profesores les pegan a los alumnos?
Yani o ayrılıktan ötürü kendini dışa vuruyor.
Es decir, se ha... excedido mucho desde la ruptura.
... kucağında dans eden kızlarla ve yanıbaşındaki soytarılarla edepsizliğin dibine vuruyor...
Bailando con chicas en su regazo, y payasos a su lado... El rey se satisface de la manera más vulgar...
Benim burnumdan düşmüş, boğazıma sarılıyor, bazen de bana vuruyor.
Corre detrás mío, me estrangula, a veces me pega.
Bauer yasadışı bir şekilde bir şüpheliyi vuruyor ve sen de tekrar sahaya dönmesine izin veriyorsun.
Bauer disparó ilegalmente a un sospechoso y ahora lo dejarás volver a operaciones de campo.
Bu bir intihar Kendini kafasından vuruyor ve nasıl olduysa eli göğsünde mi duruyor?
¿ Te parece que se va a tirar un tiro en la cabeza y a cruzar el brazo así?
Bana vuruyor!
- ¡ Me está golpeando!
Adam tabuttan fırlayıp Aberto Fuentes'u vuruyor.
Unos tipos salieron de un ataud, y le dispararon a Aberto Fuentes aquí.
Tabii ya, uyuşturucu satıcısı, uyuşturucu satıcısını vuruyor.
Correcto. Un camello disparó a otro camello.
- birisi onu vuruyor. Bu demektirki FBI'ın büyük balığı bişiler biliyor.
Significa que el pez gordo supo lo sucedido.
Hem kimi vuruyor ki?
¿ Y a quién mata?
Sorun şu ki ;.. ... onları kasten yaralamak için mi karınlarından vuruyor yoksa sadece vücudun en büyük bölgesini mi hedef alıyor?
La pregunta es : ¿ les dispara en el estómago, intencionalmente, sólo para herirlos o sólo apunta a la mayor superficie del blanco?
Ne acı. Adımı taşıyan bir mekânda kardeş kardeşi vuruyor. Son zamanlardaki en acı olay.
Es doloroso hermano contra hermano en un lugar que lleva mi nombre el evento doloroso más reciente.
Stewie son zamanlarda kendini çok dışa vuruyor. Galiba bu seninle hiç zaman geçirmediğinden kaynaklanıyor.
Stewie ha estado actuando muy raro últimamente y creo que es porque no pasa suficiente tiempo contigo.
Biliyorum ama o kalbini kırdı ve şimdi bunu yüzüne vuruyor.
Sí, pero te rompió el corazón y ahora te Io restriega en la cara.
Büyükannem hâlâ seni kartpostallarla vuruyor, öyle mi?
¿ La abuela sigue atacándote con postales?
Meredith hastaneye gitti ve george ailesiyle bir şeyler vuruyor.
Meredith fue al hospital y George salió a disparar con su familia.
Ya da kasıklarındaki bir ağrı bacaklarına vuruyor olabilir.
O ser dolor referido de la ingle.
Ve şimdi, kafasını duvarlara vuruyor.
Y ahora, para ponerse a tono se está golpeando la cabeza contra una puerta que nunca se abrirá.
Pikap otobüse makas atıyor otobüsü manevra yapmaya zorluyor ve yol kenarında ki korkuluklara vuruyor, bu da bir dönme momentine neden oluyor ve... yanına doğru takla atıyor.
La camioneta gira enfrente del autobús forzándolo a maniobrar y golpear la valla de seguridad lo que causó que se torciera y se volcara de lado.
Aldığın ilaç, senin performansına ket vuruyor, çünkü senin hayatını böyle kurtarıyor.
Se supone que la medicación inhibe tu actividad. Así es como salva tu vida.
Ayakkabım da topuklarıma fena halde vuruyor.
Mis talones prácticamente están sangrando.
- Oğlum bu yüzden vuruyor.
Ustedes no encuentran al asesino.
Sıcaklık herkesin başına vuruyor, tutma kendini.
La fiebre acaba golpeando a todos.
Randy ona vuruyor! Onu dövüyor!
Randy lo está golpeando.