Vücudunda traducir español
1,750 traducción paralela
İdrarında kan ve vücudunda şişlikler var.
- Sangre en la orina, inflamación general
Kötü şans, ülser ya da kanserin vücudunda yayıldığını öğrenmektir.
Mala suerte es averiguar que esa cosa que pensabas que era una úlcera es un maldito tumor.
Eger siyah maymunun gögsünde yanan lambalar varsa bu onun vücudunda bir ana hat oldugu anlamina gelir.
Si el Mono Negro tiene luces brillantes en el pecho quiere decir que tiene una placa madre
Bütün vücudunda...
Tiene todo el cuerpo cubierto de...
Nasıl bir sanrıysa, vücudunda kırılmamış kemik bırakmamış.
Pero de algún modo, esa alucinación le rompió casi todos los huesos.
Kalp krizi geçirmeni sağlayacak. Vücudunda hiçbir iz bırakmayacak.
Esto inducirá un ataque al corazón sin dejar rastro en tu sistema.
Şimdi ufak bir soğukluk hissedeceksin,..... elektriğin vücudunda olduğunu gösterir bu da.
Sentirás una sensación de relampagueo,... los electrones envían electricidad para limpiar tu cuerpo.
İştahını kaybetmiş fazla uyuyamaz hale gelmiş, elleri titremeye başlamış hafızası gidip gelmeye önce yüzünde, sonra da bütün vücudunda çıbanlar çıkmaya başlamıştı.
Perdió el apetito, no pudo dormir más, sus manos comenzaron a templar, la memoria comenzó a fallar, el rostro se le cubrió de úlceras, y después todo su cuerpo.
Vücudunda doğal cepler vardı.
Nació con bolsillos de carne.
Vücudunda kabus dövmeleri var, Chuck.
Esas son pesadillas tatuadas en su cuerpo, Chuck.
En son iskelet, kimliği tespit edilemeyecek kadar yanmış. Ama katilimiz, kurbanın vücudunda düzenleyici olduğunu bilmiyormuş.
El último esqueleto sigue estando muy quemado para identificarlo, pero nuestro asesino no sabía que nuestra víctima tenía joyas en su cuerpo.
Vücudunda da büyük oranda toksin varmış.
También tienes muchas toxinas en tu sistema.
Kızın vücudunda yumurta varsa, açık bir yerde öldürüldü demektir.
Eso significa que si depositaron sus huevos, tuvo que haber sido - sido asesinada al aire libre.
Missy Dewald'ın vücudunda diş izleri bulduk.
Encontramos marcas de mordeduras en Missy Dewald.
Zoe'nin katili, vücudunda bir ipucu bıraktı.
El asesino de Zoe dejó una pista en su cuerpo.
İnsan vücudunda 5 litre kan vardır.
El cuerpo humano contiene casi 5 litros de sangre.
Henüz biz de bilmiyoruz ama senin kök hücrelerini başka birinin vücudunda bulduk.
Bien, aún no lo sabemos, pero sabemos que encontramos tus células madre y estaban dentro de alguien más.
Kızın vücudunda spermleri vardı.
Su semen estaba dentro de ella.
Vücudunda kara büyü ayinine dair belirtiler vardı.
- Había indicios alrededor del cuerpo de algún tipo de ritual de magia negra.
Adli tıp vücudunda yüzeysel yaralar bulmuş yani muhtemelen kafese konulduktan sonra kalp krizinden ya da felçten ölmüş.
Pero el forense sólo encontró heridas superficiales en su cuerpo. Así que pensamos que murió de un infarto después de ser dejado en la jaula.
- Vücudunda diş izleri var. bunlar polise değerli ipuçları veriyor...
Tiene marcas de dientes en su cuerpo que le proporcionaron valiosa información a la policía...
Fakat daha önce kan nakli olduğu için, vücudunda uyumu zorlaştıran fazladan antikorlar olabilir, bu yüzden sabretmeliyiz, Melinda.
Pero ha tenido transfusiones de sangre, lo que significa que podría haber más anticuerpos que son difíciles de igualar, por lo que debemos ser pacientes, Melinda.
Karaciğeri ya da bağırsakları yok, bu yüzden vücudunda toksinler ödem oluşturacak.
Porque sin intestino, ni hígado, quiere decir, que el nivel de toxinas aumentará. Y el cerebro se hinchará.
Ağrının sıçraması vücudunda değil beyninde bir sorun olduğu anlamına geliyor.
- Un dolor saltarín indica que es algo en su cerebro y no en su cuerpo.
Cushing's vücudunda kortizol denen hormonun çok fazla üretildiği anlamına geliyor.
El síndrome de Cushing significa que tu cuerpo está produciendo en exceso una hormona llamada cortisol.
Kurbanın vücudunda, mücadele ettiğini gösteren savunma yaraları yok.
No hay heridas defensivas en el cuerpo... de la víctima que sugieran que hubo lucha.
Vücudunda herhangi bir yabancı madde belirtisi yok.
El panel de tóxicos salió limpio.
Vücudunda çok fazla su var.
Tenía un montón de agua.
Görüyorsun ya, bu şey benim için de yeni olsa da, önceden kalan bakteriler... vücudunda sabit bir varlık hissi yaratabilir.
Verás que aunque esté fresco por afuera la bacteria de antes se alimenta del contenido de tus intestinos.
Bu semboller arkadaşının vücudunda olsa bile bir işe yaramıyor. Onlar Hagene'da olmalı.
Los símbolos que cortaste en tu amigo los necesito en Hagen.
Bence insan vücudunda bulunan en muhteşem organdır.
Es, en mi opinión, el órgano más asombroso que el cuerpo humano posee.
Erkeklere nefretini görünce Sanırım o ağrıyan ellerini güzel vücudunda Uzun süre gezdirmiştir diye düşünüyorum.
He visto cómo odias a los hombres. Imagino que estuvo frotando esas manos doloridas sobre tu bonito cuerpo durante muuuucho tiempo
Neyse vücudunda demirin yetersiz olmasından kaynaklanan anemi olduğunu düşünüyorum.
Creo que tienes anemia... no tienes suficiente hierro en el cuerpo.
Bu sayede düşman askerinin vücudunda muazzam yumuşak bir tüy tabakası gelişir ve ölürler.
La cual puede ser objeto de mutaciones y diseñada para atacar la estructura celular humana provocando que los soldados enemigos crezcan una magnífica y suave capa mohosa y mueran...
Vücudunda sıkışan gaz önemli bilgiler barındırıyor olabilir.
El gas atrapado dentro de su cuerpo puede contener información importante.
Hemen sezaryen yapmam lazım, ama senin işlemin için vücudunda hala kan sulandırıcılar var.
Debo hacer una cesárea, pero ella está con anticohagulantes para más procedimientos
Hala Jed Wicklow vücudunda uyuşturucu olduğunu kanıtlayabiliriz...
Aún podemos probar que Jed Wicklow tenía drogas en su organismo...
Jed Wicklow'un vücudunda ne varmış öğrenmek istiyorum.
Quiero saber exactamente qué tenía Jed Wicklow en su organismo.
Battleford uyku haplarını Alva'ya veriyordu ve Toksikoloji mütehassısı bunları Jed Wicklow'un vücudunda buldu.
Battleford le estaba recetando somníferos a Alva y Toxicología encontró los mismos en el organismo de Jed Wicklow.
Vücudunda isoflurane isimli bir kimyasal buldular.
Resulta que tenía un químico en su sistema llamado Isoflurane
Vücudunda gaz kalıntıları bulunmuş mu?
¿ Y el forense buscó rastros de gas?
Vücudunda iz falan var mıydı?
¿ No hay marcas o nada en su cuerpo?
Vücudunda kalsiyum hariç hemen hemen tüm metallerde eksiklik vardı.
Su cuerpo esta casi sin todos los metales que hay en el cuerpo humano, - excepto el calcio.
Lukas DeWitt'in vücudunda bulduğumuz bir iz.
Es la forma de una impresión que hallamos en el cuerpo de lukas DeWitt.
Vücudunda yara falan göremiyorum.
No veo heridas en tu cuerpo.
Vücudunda koşan tek şeyi burnu olduğunu söylüyor.
Dice que la única parte de él que correrá hoy son los mocos por su nariz.
- Merminin, kurbanın vücudunda niçin daha derine saplanmadığı şimdi anlaşıldı.
Eso podría explicar porqué la bala no penetró más adentro de nuestra víctima.
Sen içinde duruyorsun, o bir çeşit buhar sıkıyor, sonra vücudunda damla haline geliyor,...
Sólo rocían una especie de bruma que se posa en la piel y ésta la absorbe.
Kurbanın vücudunda bulduğum çivilerin dökümünü yaptım.
Hice un inventario de los clavos que encontramos en el cuerpo de la víctima.
Belki basitçe vücudunda kalmıştır.
Quizás simplemente lo dejó en el cuerpo.
Bunu anlayamazsın çünkü onun vücudunda değilsin.
- No puede vivir- -