English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ W ] / Whitehall

Whitehall traducir español

394 traducción paralela
Affedersiniz. Whitehall 1212'yi arayabilir misin?
Perdone, ¿ podría llamar al Whitehall 1212?
Güzel. Yere iner inmez Whitehall'daki ofisime gelecek.
Tan pronto como llegue que venga a mi despacho en Whitehall.
Eğer izin verirseniz Whitehall'a geri gitmem gerekiyor.
Si me disculpan, he de regresar a Whitehall.
Lady Agatha'nın Holloway'den son salıverilişini... kutlamak amacıyla Whitehall ve West End üzerinde bildiri yağdırılması için gizli planlar yapılmıştı..
Se habían hecho planes secretos para celebrar la última... liberación de Lady Agatha de Holloway... haciendo llover octavillas sobre Whitehall y el West End.
Bu mesajı derhal Whitehall'a ulaştır.
Envíe este despacho a Londres en el acto.
Beyaz Saray'a bir not dikte ettirmek istiyorum.
Quiero dictarle una carta para Whitehall.
Whitehall numarasından Binbaşı Bernard'ı bağlar mısınız?
¿ Me da con el comandante Bernard en su número de Whitehall?
Whitehall : 7244 lütfen.
Whitehall : 7244, por favor.
Londra. Whitehall.
Whitehall.
Öyleyse Whitehall'a geri dönün... çizim tahtanızda başka casuslar arayın... çünkü gerçek insanlar arasında yeriniz yok sizin.
Entonces, regrese a Whitehall... y busque otros espías en su mesa de dibujo, porque no puede ocupar un sitio entre la gente real.
Ondan sonra da tavsiyenize uyup... Whitehall'daki çizim tahtama geri döneceğim.
Luego seguiré su consejo... y volveré a mi mesa de dibujo en Whitehall.
Hepimiz biliyoruz ki çok sevdiğimiz Glenli McTarry... devlet memurları arasında değişik bir adamdı.
Todos sabíamos que nuestro amado McTarry de Glen era un hombre diferente en Whitehall.
Baban gerçekten değişik bir adamdı.
Tu p-papi en verdad era un hombre distinto en Whitehall.
Hükümet, çift 0, 07.
Whitehall doble 0, 07.
Whitehall Marks'tan geliyorum.
Trabajo en Whitehall y Marx.
Whitehall Marks'a geri dönmem gerek.
Debo regresar a Whitehall y Marx.
Whitehall Marks seni Max Bialystock'ın yanında çalışıyor biliyor, değil mi?
Para Whitehall y Marx estás trabajando con Max Bialystock, ¿ no?
Whitehall'da olursunuz... General Carnaby'nin Berlin'e nakledildiğini bildirirsiniz.
Estarán en Whitehall... informando del traslado a Berlín del general Carnaby enseguida.
Ayrıca, eğer onlar söyledikleri kişilerse... Whitehall'daki baş ajanımızın adını biliyor olmaları gerekir.
Además, si estas personas son quienes dicen que son, sabrían el nombre de nuestro principal agente en Whitehall.
Onu yanında istiyorsan, Whitehall sarayında bir yer bul.
Si la quieres cerca de tí, búscale un lugar en tu palacio de Whitehall.
Bu yüzden Whitehall'de yürüyene kadar bizi tehdit etme ya da bazı şeyleri zorla kabul ettirmeye çalışma.
¡ Así que no nos amenaces ni nos dictes... hasta que estés marchando por Whitehall!
Bu şekildeki şüphelileri... Hemen "Whitehall 1212" numaraya veya yerel polis karakoluna bildirin.
Si ustedes le ven... póngase con nosotros de inmediato llamando a Whitehall 1212 o su comisaría.
Yaptığı işten oldukça zevk aldığı görülüyordu. Whitehall sarayını, tek bir kişi kalana dek savunmaya kararlı bir görüntü çiziyordu.
Parecía divertirse infundiendo a sus colegas una imagen de sí mismo dirigiendo las defensas del último hombre de un Wait Hall desbastado.
Churchill derhal başbakanlığa getirildi, Whitehall'un adımları değişmişti.
inmediatamente de ser Primer Ministro Churchill, cambió el ritmo de Wait Hall
Whitehall'da bazılarımız seni Avam Kamarası'ndaki nadir sorumlu insanlardan biri olarak görüyor.
Sabes, algunos de nosotros en Whitehall... te consideramos una de las últimas voces responsables en la Cámara.
Bu durum esas olarak, Whitehall'da bulunan subaylar arasındaki sürtüşmeden kaynaklanıyordu [15].
También fue muy mala debido a los enfrentamientos entre el ridículo Los oficiales superiores en el Gobierno.
Denizciler Whitehall'daki kavgalardan Alman denizaltılarından ve denizden muzdaripti.
Por lo tanto, los marineros sufrieron debido a las diferencias el Gobierno, los submarinos y el mar.
Piccadilly caddesi için Beyazsarayla pazarlık edecem.
Te cambio Whitehall por Piccadilly.
Whitehall'dakilerin dediği gibi "Kirli İşler Bölümü".
En el "Departamento de Juego Sucio" como lo llaman los de Whitehall.
Soruşturmayı karşılamak mevcut hiçbir hükümet tahsisi yok.
No hay método de distribución en Whitehall para resolver el caso.
Saygıdeğer Bakan Jim Hacker kamu hizmetinde harcanması gereken ödeneği kısıp, Hükümet ve Belediye Binasının tadilatına aktardı.
El ilustre Jim Hacker prometió reducir el personal de la Administración y eliminar el intrusismo en los ayuntamientos y en Whitehall.
Jim Hacker, hükümetin hantallaşmasına neden olan en büyük etkendir.
Hackeres el ejemplo más claro del exceso de personal en Whitehall.
Burası Başbakanlık Köşkü değil.
Ahora no estás en Whitehall.
İngiliz Hükümeti önerilerle dolup taşar.
Whitehall está lleno de propuestas.
Bakanım, eğer Başbakan bir tasarının arkasındaysa hükümet kesinlikle engelleyemez.
Ministro, si el primer ministro tiene un plan, Whitehall no puede bloquearlo.
Hem Westminster'da hem de Hükümet binasında savaşmalıyız.
Debemos luchar contra esto en Westminster y en Whitehall.
İngiliz Hükümeti'nde bir telgraf aldım, Bolton.
Bolton, He recibido un telegrama de Whitehall.
İngiliz Hükümeti, Almanların savaşa girmek için bahane aradıklarını düşünüyor.
Whitehall cree que los alemanes buscan una excusa para entrar en la guerra.
Cezalar İngiliz Hükümeti tarafından onaylandı Avustralyalılar da kararımızı desteklediklerini vurguladılar.
la sentencia ha sido aprobada desde Whitehall... y el gobierno australiano ha respaldado nuestra decisión.
görevlinin eşi hariç, hepimiz hükümet binasına gittik.
Así que corrimos a Whitehall.
Direkt hükümet binasına gitmemizi söylüyor.
Estamos a proceder directamente a la ciudadela en Whitehall.
Kasamda saklayamayacağım kadar önemli bir mektuptu. Fakat her akşam büromdan, Whitehall Terrace'deki evimin yatak odasında, kendi evrak kutumda kilitli tutmak için geri götürmekteydim.
Era de tal importancia que nunca la he dejado en mi caja fuerte sino que me la he llevado todas las tardes de mi oficina a mi casa en Whitehall Terrace y la he tenido en mi dormitorio encerrada en mi cartera.
Bu kadarını bilecekler, Whitehall Terrace olayı ile ilgili başka bir şey öğrenemeyecekler.
No saben, ni sabrán nada de Whitehall Terrace.
Ben Jerry Whitehall.
Soy Jerry Whitehall.
- Jerry Whitehall.
- Jerry Whitehall.
İngiliz Hükümeti'ndeki başkalarının da desteklediği....... bir CIA-MI5 ortak operasyonuydu.
Fue una operación conjunta de la CIA y el MI5 apoyada por otros en Whitehall.
Önce Whitehall, daha sonra Oxford. Tabii ki, mezun olduktan sonra yüksek mahkemede yargıç olmaya hazırlanacak, evlenecek ve bir aile kuracak. Aynı babası gibi.
después a Oxford... por supuesto... se preparará para el juzgado en el más alto tribunal... haciendo tiempo para casarse y tener una familia... todo igual que su padre.
Gerekirse parçalarını Whitehall'a postalarız, İrlandalı tutukluları serbest bıraktırmak için.
Lo enviaremos a Whitehall en pedacitos hasta que liberen a los presos políticos irlandeses.
- Whitehall'daki saraya.
Al palacio de Whitehall.
Richmond, Whitehall'daki bütün oyunlara gelen kızsın sen.
Vienes a todas las obras en Whitehall, en Richmond.
Daha önce gördüğümüz bir adam Whitehall balkonundan aşağı baktı.
Un hombre que nos resulta conocido se asoma a un balcón del Whitehall.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]