Yanağı traducir español
1,191 traducción paralela
Yanağımdan bir gözyaşı süzülüyor.
Una lagrima corre por mi mejilla.
Estetik cerraha Molly'nin resmini verirseniz yanağındaki yarayı onarmasına yardımcı olacaktır.
El cirujano plástico bajará enseguida. Si tienen alguna foto de Molly le ayudará a arreglarle el corte de la mejilla.
Keşke elindeki eldiven olup yanağına dokunabilsem.
Ah, si fuese un guante sobre vuestra mano para así tocar vuestra mejilla.
Lastiğin yanağı yarılmış. Yeni bir lastiğe ihtiyacın olacak.
Necesita una llanta nueva.
O koridordaki risk alma, yüzünü kapıya dayama, ahşap zerreciklerini gerçekten yanağında hissetme isteği her ne kadar dayanılmaz olsa da bu isteğe karşı koymalısın!
Por irresistible que sea el impulso de aventurarse en el pasillo... y apoyar la cara contra la puerta... para sentir realmente la veta de la madera contra la mejilla... hay que combatirlo!
Diğer yanağını çevir, kardeşim.
Vuelve la mejilla, hermano.
Bir kahpenin yanağı bile, kızıl düzgünüyle daha çirkin değildir yaldızlı sözlerim altındaki günahlarımdan.
La mejilla de una puta, embellecida con maquillajes no es más fea con el afeite que se aplica que mi acción a mis falsas palabras.
Kadınları severim. Çünkü onları öptüğünüz zaman yanağınıza batmazlar.
Prefiero a las mujeres porque no pican cuando las besas.
Ben şahsen, kadınları ve çocukları tercih ederim. Çünkü onları öptüğünüz zaman yanağınıza batmazlar.
Yo prefiero a las mujeres y a los ninos porque no pican cuando les besas.
Yanağında çapraz kesik izi...
Y con una cruz en la mejilla...
Kızıl saç ve yanağında çapraz kesik izi!
¡ Pelo rojo y con una cicatriz en forma de cruz!
Yanağın seğiriyor gibiydi.
Bueno, tu mejilla hizo un tipo de mueca.
- Yanağının sıçraması durdu
Su mejilla ha dejado de saltar.
Tatlım, yanağında...
Tienes algo en tu...
Diğer yanağı da tıraş etmemiz lazım.
Vamos a tener que afeitar la otra mejilla.
Tabii adam üst sınıftandır. Ken'in en kötü kabusu gerçek olur. Fakat Ken bu fahişeyi kapı dışarı edeceğine, diğer yanağını çevirir ve onu affder.
La peor pesadilla de Ken se hizo realidad pero en vez de echar a la prostituta a la calle Ken puso la otra mejilla y la perdonó.
Göz kısmına doğru değil, Yüzünün aşağısına da değil, tam şuraya, yanağın en dolgun yerine.
Ni en el ojo, ni demasiado bajo, justo aquí, en la parte más linda y gordita de la mejilla.
Pist kenarı. - Niles, yanağındaki ne?
¿ Niles, qué es eso en tu mejilla?
Yanağında pislik var.
Tienes algo en la mejilla.
Çünkü düşmanımız başka seçenek sunmuyor,... bazen diğer yanağı dönmek işe yaramaz.
Porque nuestro enemigo no nos da opción. A veces, no basta con poner la otra mejilla.
Yanağından öyle bir ısırık alırım ki ölürsün.
Te daré un bocado en la cara y te machacaré.
O adamın yanağındaki sivrisinek olmak..
- Él es mío. Oh, un mosquito en la mejilla de ese hombre. Oh.
Peki. Yanağını uzat.
Dame la mejilla.
Tamam gelip yanağımdan öpebilir.
Vale, no digo nada.
Yanağının parıltısı utandırırdı o yıldızları. Tıpkı günışığının utandırması gibi lâmbayı.
El fulgor de sus mejillas avergonzaría a esos astros, como la luz del día a la de una lámpara ".
Bak nasıl dayıyor yanağını eline!
¡ Mirad cómo apoya en su mano la mejilla!
- Yanağımdan.
- Quiero decir...
Annemin kokusunu ve kucağındaki yanağımın hissini hatırlıyorum.
Recuerdo como olía entonces mi madre... y la sensación de mis mejillas en su regazo.
Ama ne zaman onu öpmeye kalkışsam bana yanağını uzatıyor
Lo sé, pero pues cada vez que llegamos al beso me pone la mejilla.
— Tam yanağından...
- En la mejilla...
- Evet. Yanağın buz kalıbına yapışmış olarak uyuyakaldın.
- Con la mejilla en la bandeja de hielo.
Jenny saldırgan ve bazen can sıkıcı, ama Megan- - sakin, sanatçı ruhlu ve yanağındaki o gamze onu çok şirin yapıyor.
Jenny es agresiva, y a veces molesta, pero Megan... es calmada, artística y tiene ese lindo hoyuelito en su mejilla derecha.
- yanağımızdaki bene kadar...
- hasta en la verruga que tenemos en- -
... Bay NightingaIe'in yanağında bir morIuk vardı.
... vi que el Sr. Nightingale tenía un moretón en la mejilla.
Resepsiyoncu, yanağında morIuk var demisti. .
El recepcionista dijo que tenía un golpe en la cara.
- Yanağının üstünde...!
- Está en la mejilla...
Yanağında bir sivilce var.
Tienes un grano en la mejilla.
Owen beni beş defa yanağımdan öpmüştü.
Owen me beso cinco veces en la mejilla una vez.
O yanağını öptüm ve lekenin temizlenmesini diledim.
Le besé en la mejilla y deseé poder quitarle la marca.
Kaybolduğunu sanmış, ona bir jeton verip özürlü yanağından öpmüş, efendim.
Creyó que estaba perdido, le dio una moneda y le besó la mejilla mala.
Ayrıca insanın havarilerden birine sol yanağını gösterip "Bana asla soldan vurma soldan vurduğunda canım yanıyor." diyeceği söylenir.
Y se declara... que mostraste tu mejilla izquierda a uno de tus discípulos... y dijiste : Nunca me golpees en la izquierda... porque en ese lado duele. "
Şu yanağındaki kanama daha durmadı mı?
Ya veo. ¿ El sangrado en tu mejilla ha parado?
Ve onun yanağına bak!
¡ Y mirad en su mejilla!
Yanağımdan öpecekti ama dudağıma geldi.
Fue a besarme en la mejilla y terminó en los labios.
Buldum, onu test edeceğim. Bir bira alıp yanağından öperim.
Iré por una cerveza y al pasar le daré un beso en la mejilla.
Daha sonrası için avans olarak yanağına küçük bir öpücük kondurayım.
Te daré un besito en la mejilla para que esperes hasta más tarde.
Hayır, Claire'in solosu sırasında sahnede öylece otururdum ve gerçekten yanağımdan aşağı yaşlar boşanırdı.
Me sentaba en el escenario durante un solo de Claire y, realmente, se me salían las lágrimas.
Bana orada bir demet çiçek verecek sandım. Hatta beni orada yanağımdan öpecek zannettim.
Creí que me iba a dar una flor que me iba a besar ahí mismo.
" Suçlunun sol yanağına neşterle üç çizik atılırdı.
" Un escalpelo cortó la mejilla izquierda de la parte culpable 3 veces.
Bırak o şişko kral çeksin yatağına seni yanağını çimdiklesin.
De ningún modo lo que yo te diga :
Cennetin ışığına layık değildir Ama aniden bir melek gülümsedi bana Ve doğru mu diye tereddüt etmeden yanağımdan öptü
Pero de pronto un ángel me sonrió, y besó mi mejilla sin ningún rastro de terror, incluso me atrevo a soñar que tal vez yo le importe, y mientras toco las campanas esta noche mi fría y oscura torre me parece resplandeciente,