English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yargıç

Yargıç traducir español

17,373 traducción paralela
- Evet, Sayın Yargıç.
- Sí, Su Señoría.
- Evet Sayın Yargıç.
- Sí, Su Señoría.
Mahkemeye Yargıç Cynthia Batzer başkanlık edecek.
El tribunal entra en sesión, presidido por la señora jueza Cynthia Batzer.
Hazırım Sayın Yargıç.
Más que listos, Su Señoría.
Yargıç, jüri ve acımasız bir cellatmış gibi davrandı.
Actuó como juez, jurado y feroz verdugo.
Hayır, Sayın Yargıç, savunma devam etmeye hazır.
No, Su Señoría, la defensa está lista para proceder.
Ama Yargıç'ın da söylediği gibi bunun için davalarını makul bir şüphenin ötesinde kanıtlamak zorundalar.
Pero como la jueza acaba de decir, obtenerla requiere probar sus argumentos más allá de toda duda razonable.
Hepsi bu, Sayın Yargıç.
Es todo, Su Señoría.
- Elbette, Sayın Yargıç.
Sí, Su Señoría.
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç, tanığı yönlendiriyor...
Objeción, Su Señoría, son preguntas capciosas.
Sayın Yargıç, savunmanın jürinin dikkatini dağıtmak istediğine inanıyorum ve bu davayı kanıtlaması imkânsız bir komplo teorisine çevirmeye çalıştığını...
Su Señoría, la defensa intenta distraer al jurado y hacer de esto una teoría conspirativa imposible de probar...
- Sayın Yargıç, şiddetle ısrar ediyorum...
- Su Señoría, le solicito...
Dün, yargıç beni davaya atadığında.
Ayer, cuando la jueza me asignó al caso.
Belki bir isimsiz mektup yazarız ve yargıç yeni bir savunma avukatı atar.
Escribamos una carta anónima. Quizá la jueza designe otro defensor.
Tamam, yani yargıç ve Reyes geldiğinde söylemen gereken sadece üç kelime var.
Entonces, cuando vengan la jueza y Reyes, basta con decir tres palabras simples.
"Suçlyum, sayın yargıç."
"Culpable, Su Señoría".
Başka sorun yok Sayın Yargıç.
No tengo más preguntas, señoría.
Başka soru yok şu an Sayın Yargıç.
No tengo más preguntas, señoría.
Sayın Yargıç, Dr. Lee bir beyin uzmanı.
Señoría, el doctor Lee es un eminente neurólogo.
Bir dakika daha, Sayın Yargıç.
Un momento, señoría.
Sayın Yargıç, Savunma ifade için Frank Castle'ı çağırmak istiyor.
Señoría, la defensa llama a Frank Castle al estrado.
Tanığa suçlu gibi yaklaşma izni istiyorum Sayın Yargıç?
Solicito permiso para tratarlo como testigo hostil, señoría.
Başka sorun yok, Sayın Yargıç.
No tengo más preguntas, señoría.
İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç.
Oh, objeción, señoría.
Sayın Yargıç, bu faturalar inşaatın gerçek maliyetinin Bay Duran'ın söylediğinin yarısı olduğunu göstermektedir.
Señoría, tengo aquí comprobantes que demuestran que el coste de la construcción fue menos de la mitad de lo que estimó el Sr. Durant.
Yargıç da "O hayaleti biliyorum. Onu görmüştüm." diyor.
Y el juez le dice " Conozco al fantasma.
- Yargıç isteksiz.
- La juez es reticente.
Yargıç Garrett mahkemede.
¿ Todos en la corte del juez Garrett ahora.
Yargıç Mikuriya'ya bir paket var.
Una entrega para el juez Mikuriya.
"Yargıç Mikuriya, Ölüm Defteri Sahibi"
JUEZ MIKURIYA, PROPIETARIODE UNA DEATH NOTE
Affedersiniz. Sayın Yargıç, Bay Tomita geldi.
Señoría, ha llegado el señor Tomita.
Yargıç, Lindsay Denton'ı Caddy ve Sands View Yetimhanesi soruşturmalarına yaptığı "önemli katkı" dolayısıyla methetti.
EL JUEZ ALABÓ LA "SIGNIFICATIVA CONTRIBUCIÓN" DE LINSAY DENTON EN LAS INVESTIGACIONES CONTRA EL CADDY Y EL HOGAR PARA NIÑOS DE SANDS VIEW
Sayın Yargıç, Bayan Keating'in 911 aramasına ek olarak yazılı tanıklığı da sunmak istiyoruz. İtiraz ediyorum.
Señoría, además de la llamada de la Sra. Keating al 911, a la parte acusadora le gustaría presentar un testimonio escrito.
Yargıç yazılı ifadeyi reddetti.
- Diablos no. El juez ha rechazado tu declaración.
- Sayın Yargıç...
- Señoría...
Kabul etmeyi reddetmeniz gereken bir antlaşma, Sayın Yargıç.
Un acuerdo que necesita negarse a aceptar, Señoría.
Sayın Yargıç, Bayan Robinson onarıcı adalet için bana geldi.
Su Señoría, la señora Robinson vino a mí solicitando una audiencia de justicia restaurativa.
Evet Sayın Yargıç.
- Sí, Su Señoría.
- Üzgünüm Sayın Yargıç.
- Lo lamento, Su Señoría.
Sayın Yargıç?
¿ Señoría?
Bir yargıcın onaylaması gerek.
Un juez tiene que firmar.
Bu tarz konularda çok yargılayıcı oluyor kendisi.
Cuando se trata de este tipo de cosas, es bastante judgy.
Bir yargıcın soracağı ilk şey, Los Angeles'ta kaç yerin taco yaptığı olur.
- Lo primero que un juez le pide es, cuántos lugares sirven tacos en Los Ángeles?
- Ben sokağa çıkma yasağını çiğnediği için tutuklandı ve yargılanmadı.
¿ Debería estarlo? A Ben lo detuvieron por violar el toque de queda y se le negó el proceso.
Anti-silah bir yargıcı teyit ederseniz, bir silah hayranını listeye alırım.
Si me ofrecéis a un juez antiarmas, aceptaré a un candidato proarmas.
Üzerindeki tarihi ya da Yargıcın imzasını falan değiştirmelisin.
Tienes que cambiar la fecha o la firma del juez, lo que sea.
Ama ceza yargı sistemindeki isimlerle karşılaştırdım ve bir isim çıkarttım.
Sin embargo, he cruzado a algunos que conocemos con el sistema de justicia criminal y tengo un nombre para usted.
- Yargıcın kararına bağlı.
Eso depende del juez.
Yargıcı bir şekilde ikna edin.
Haz que el juez lo acepte.
- Sayın Yargıç, Bayan Keating geldi.
- Señoría, la Sra. Keating está aquí.
Sayın Yargıç, müvekkilim zaten fazlasıyla... mahkumiyet süresini kabul etti...
- ¿ Qué otra opción?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]