Yavrularım traducir español
436 traducción paralela
" Karanlık çökmeden mutlaka evde olun, yavrularım.
"Volved antes de que oscurezca, niñitos".
Gelin yavrularım, çörekler soğumasın.
Niños, vengan, el desayuno está servido.
Zavallı yavrularım! Hepsini mi dedin?
Todos mis pequeños, has dicho... ¿ todos?
Sütleriyle yavrularımızı doyuruyoruz.
- Las pieles nos visten. - La leche alimenta a los niños.
Yavrularımız soğuk ve açlığa gözlerini açıyorlar.
Nuestros pequeños nacen para pasar hambre y frío.
Teşekkürler yavrularım.
Gracias, mis niñas.
Tanrım, dualarım yetmiyorsa bağışlanmak için yaptıklarımın cezasını mutlaka çekeceksem ne olur, yalnız bana yönelsin gazabın ; masum karımı, zavallı yavrularımı esirge.
¡ Dios, si mis hondas plegarias no te conmueven, sino que pretendes castigar mis culpas, ejecuta sólo en mí tu furor. Perdona a mi inocente mujer y a mis pobres hijos.
Ama bizim durumumuz daha beter. İştahı bol yavrularımız var.
Pero aquí somos más adultos y comemos más.
Yavrularımızı istiyor. Sadece bunun peşinde.
¿ Quería a nuestros cachorritos no?
Endişelenme, Perdy. Onun peşindeler. Yavrularımıza hiçbir şey olmayacak.
Oh no te preocupes Perdi, nada le ocurrirá a nuestros cachorritos
Yavrularımız şehirde bir yerdeyse, Londra'daki köpekler bunu bilir.
Si nuestros cachorros están por ahí, en algún lugar de la ciudad, los perros de Londres lo sabrán.
- Yavrularımızı buldular mı?
- ¿ Han encontrado a nuestros cachorritos?
Yavrularımız, onlar iyi mi?
¿ Nuestros cachorros, se encuentran bien?
Gelin yavrularım, yıkanalım.
Vamos pequeños. Vamos a tomar un baño.
Yavrularım benim, gelin!
No. Espera. Vamos, pequeños.
Ben ve yavrularım hazır olunca geleceğim.
¡ Cuando me preparo, prepara a la criatura!
- Tavuklarım yavrularımdır.
- Mis gallinas son niños, idiotas.
Eğlenmenize bakın, yavrularım.
Divertios, amigo mío.
İşte böyle, yavrularım.
"Bueno, mi querido."
Biraz korkmuşlar değil mi, yavrularım?
Están un poco asustados. ¿ No es así, mis queridos?
Yani yatsanız iyi edersiniz minik yavrularım yoksa Çavuş Hulka başparmağını kıçınıza ne kadar sokabileceğine bakacak.
Asi que más les vale ir a dormir, mis chiquitines... o el sargento Hulka con su dedo gordo... vera hasta donde se lo puede meter por el culo.
Yavrularım, çok geç.
Queridos chicos, es demasiado tarde.
Yavrularım, orada kalın lütfen.
Niños, manténganse lejos.
Bir gün uyanacağım, bir de bakacağım ki minik yavrularım kocaman olmuş!
Algún día me despertaré y me daré cuenta que mis bebés han crecido!
Fare zehiri yavrularım...
¡ Veneno para ratas! ¡ Hijos...!
Bir dolu teknelerim, yavrularım, arabalarım var.
Tengo un establo lleno de barcos, fulanas y autos.
Hoşgeldiniz, yavrularım....... "Korku Gösterisi" nin bir başka baskısına.
Bienvenidos, chicos, a otra edición de Creepshow.
Yavrularım.
Oh, chicos míos.
Yavrularım, bir devrin sonundayız.
Chicos míos, estamos en el final de una era.
Bayan Jane'i, Bayan Charlotte ve... köpek yavrularıyla birlikte bıraktım. Ben de onlara katılıyım.
La dejé en el jardín con la Srta. Charlotte y los nuevos cachorros.
Yavrularım...
Mis hijos.
Sevgili bayan, o zavallı yavruları ararken alnımdaki dikenli tacın, canımı nasıl acıttığını bir bilseydiniz.
Oh, querida señora, Si supiera... qué corona de espinas he llevado en mi búsqueda de esos jóvenes descarriados.
Onları Mısır'dan çıkardı tıpkı yavrularını kanatlarında taşıyan bir kartal gibi.
Los sacó de Egipto, como un águila lleva a sus crías sobre sus alas.
Serbestçe doğduğunu gördüğün köpek yavrularının aksine bu dünyaya adım attıktan sonra hala sana bağlıdır.
Cuando haya venido a este mundo, permanecerá unido a ti, en cambio los perros nacen libres.
Senin de benim de kanatlarımız var Tanrının tüm yavrularının kanatları var.
¡ Yo tengo alas, tú tiene alas! ¡ Todos los hijos de Dios tienen alas!
Onların yavrularını benden çaldığını daha unutmadım.
Todavía sigo pensando que me robaste las crías de canario.
O zaten dönemindeydi ve kendi yavrularına sahip olabilecek yaştaydı. ve birlikte yaşadığımız hayatın dışında başka bir hayatın da olduğunun farkına varmaya başlamıştı.
Ya había entrado en celo y podía tener sus propios cachorros y comenzó a darse cuenta de que había otra vida diferente a la que habíamos vivido juntas.
Ne o yoksa kırlangıç yavrularını mı kesip yemeye başladınız?
¿ Pero quién come nidos de golondrinas?
Ben bildiğinizi sanmıştım. Gördüğünüz gibi karımın ilk defa yavruları oluyor.
Es la primera vez que mi esposa va a tener perritos.
Hatırladığım kadarıyla köpekler, uh... yavrularını evde... bir sepet yada dolapta doğururdu.
Antes los perros tenían sus crías en casa, en una cesta o en el armario.
Yavrular hazır mı?
- ¿ Las cachorras están listas?
Avustralya'ya özgü değillerdi, yavrularını keselerinde taşımıyor ve o nefis okaliptüs yapraklarından yemiyorlardı.
Ninguno de ellos era australiano, ni llevaba las crías en la bolsa... ni comía hojas de eucaliptus.
Sanırım düşündü ki, anne tavuğu kuluçkaya yatıramıyorsanız, yavrularıyla niçin zaman kaybedesiniz.
Él pensaba que si no podía conseguir a mamá gallina ¿ para qué perder el tiempo con los pollitos?
Sanırım yaban domuzlarının yavruları doğmadan onları saymaya başlıyorsun.
Creo que estás contando los jabalíes antes de atraparlos.
Onun yavruları sürüdeki ajanlarımız olacak. Zincir reaksiyonu kıracaklar.
Sus hijos actuarán para calmar el enjambre rompiendo el círculo vicioso que las agita.
Kaplanlar yavrularını neden yer şimdi anladım.
Ahora entiendo porqué los tigres se los comen jóvenes.
Yavruları ne yapalım?
¿ Qué hacemos con los cachorros?
Oh, tanrım, Şimdide ölü kedi yavruları hayal ediyor.
Ahora piensa en gatitos muertos.
Ben kedi yavrularını böyle yapmıştım. Sadece bir tanesini alıkoydum.
Eso es lo que hago con los gatitos.
Balinaları ve, oh, tanrım, oh, lanet fok yavrularınane dersin?
Preocuparse por las ballenas y, oh, Dios, oh, ¿ y qué sobre las putas focas bebés?
- Sen hiç köpek yavrularıyla oynadın mı?
- ¿ Ha jugado alguna vez con perritos?