Yazdır traducir español
1,610 traducción paralela
Niçin bir tişört yaptırıp üzerine "ben değilim" yazdırmıyorsun?
¿ Porqué no te compras una remera que diga, "Yo no fuí"?
Tamamdır, yazdırıyor.
Bien, se está imprimiendo.
Virüsten etkilenmiş bütün bilgisayarlar bunu yazdırıyor.
Cada computadora infectada con el virus lo está imprimiendo.
İsimlerini manşetlere yazdırıp teşkilatın kötü görünmesine sebep oluyorlar.
Acaparando demasiados titulares... Y haciendo quedar al departamento, realmente mal...
Kime yazdırıyorsunuz?
¿ Cómo consigue las recetas?
Ama listeye adınızı yazdırın, sıranızı bekleyin.
Pero tenéis que esperar vuestro turno.
Benim hesaba yazdır.
Ponlo en la cuenta.
Bir sekretere yazdırılmış.
Habían sido dictadas a una secretaria.
Evde CD'ye yazdırır, yarın sana veririm.
Te grabaré uno en casa y te lo doy mañana.
Pazartesi en son uçuşa beni yazdır tamam mı?
Resérvame en el último vuelo de L.A. El lunes, ¿ sí?
Altıncı caddeden geçiyordum, orada bir araba bekliyordu havaalanına yetişmek için sadece 38 dakikam vardı ve birşeyler yazdırıyordum.
Estoy corriendo por la Sexta Avenida, hay un auto esperando tengo 38 minutos para llegar al aeropuerto, y estoy dictando.
sonra yazdırırsın.
Entonces publícalo.
Çünkü senin müşterilerin, sözleşmelerinin şartlarını Maine'de bir kulübede, üzerlerinde bornozla yazdırıyorlardı.
Sus clientes dictan los términos de acuerdos en una cabaña en Maine... usando una mierda...
Bana yazdırıyor.
Me está dictando.
Hayır, hemşirelere birkaç şeyi yazdırdım, bak.
No, hice que las enfermeras me escribieran algunas cosas.
Bunu da bir hemşireye yazdır.
Deberías hacer que una enfermera escribiera eso.
Ya seni kamp gezisine yazdırıp zorla göndersem? - O zaman bile.
¿ Y si te inscribo en un viaje en camping y te hago ir?
Belge yazdırılıyor
El parte se está imprimiendo.
Bileğini burkmuştu ve yatağının altına tıkıştırılmış tişortu. Ve fikirlerini saklaması, bilgisayarında yazdıklarını gizlemesi.
La cojera de la pierna, el suéter ocultos bajo la cama... cómo oculta la pantalla de la computadora... por supuesto...
İçine attığın adam gölün ortasında seninle konuşacaktır. Ve O'na yazdığın şarkıyı dinleyecek..
Conseguir a un tipo en el medio del lago, que hable contigo... y escuche la canción que escribiste para él.
Ayrıca kurbanların aileleri katilin yazdığı e-postalar yoluyla yakınlarının yaşadığına ve iyi olduğuna inandırılmış.
Además, el asesino escribió emails a las familias de las víctimas para persuadirlas de que sus seres queridos estaban bien.
Charlie, kitabını yarı ettim sayılır ilişkiler üzerine yazdıkların harika.
Charlie, estoy como a mitad de tu libro y lo que dices de las relaciones es genial. Gracias.
Onları yazdırın.
Imprímelos.
Hitler'in, bir çocukken bile anti-semitik hislerini açıkladığının yazdığı, bir okul arkadaşı August Kubizek'in onun hakkında yazdığı bir kitap vardır.
Un amigo suyo de la escuela, August Kubizek, escribió un libro sobre él, y decía que incluso de niño, Hitler ya expresaba sentimientos anti-semíticos.
Bilgisayarda kaçırıldığım yazdı.
El ordenador dice que fui abducido.
Her birinin, bu konu hakkında yazdıkları en fazla birkaç cümleden ibarettir ve yazılar "Christus" ya da "Christ" hakkında yazılmıştır, ki bunlar aslında isim değil unvandır.
Cada uno de sus artículos consisten sólo de un par de frases cuanto mucho, y sólo se refieren a Cristus o a Cristo que de hecho, no es un nombre sino un título.
Dün gece sadece sıfır ve birlerden oluşan bir program yazdım. Sadece yapıp yapamadığımı görmek için.
Anoche hice un programa usando únicamente unos y ceros sólo para ver si podía hacerlo.
Sanırım bu konuda bize Dracoban üzerine yazdığı çok satan kitapla bu araştırmayı kamuoyunun gündemine taşıyan David Gordon'dan daha iyi kimse bilgi veremez.
Y, bueno, quién mejor que David Gordon... para hablar de ello, con su libro de ciencia ficción Dracoban... que ha acercado esta apasionante búsqueda al público.
Yazısını yazdığınız adam, Tommy Kincaid yıllardır Bob Satterfield'i taklit ediyor sahte yollarla onun adı altında dövüşlere çıktı.
El hombre al que estuvo entrevistando, Tommy Kincaid ha estado haciéndose pasar por Bob Satterfield desde hace años y peleó de forma fraudulenta usando su nombre.
- Hayır, kendi dosyama yazdım.
No, escribí una muy buena para él.
Ross yıllardır yazdığı haberlerle
En estos años, ha revelado muchas...
Arapça sağdan sola yazılır ama bu tersten yazdığımız anlamına gelmez.
El árabe se escribe de la derecha, pero eso no quiere decir que escribimos al revés, ¡ maldición!
Mektuplar yazdı. Başlarda, "çok da umurumdaydı" tarzı bir tavır içindeydim.
Me escribió cartas, y dije : "Y bueno."
Hayır, onu ben yazdım. Teşekkür ederim.
No, lo escribí para ti.
Sanırım Rudyard Kipling'in yazdığı, Orman'ın Kitabı.
¿ Rudyard Kipling? El Libro de la Selva.
"Seksin Diyalektiği" adında bir kitap yazdı, ve bu kitap fenimizmin teorilerini barındırır.
El cual es la base de toda Teórica feminista.
Gösteriye çıkmayı kabul ederseniz diye hazır olmak istemiştim. Bunu da ikiniz için yazdım.
Pensé que, en caso de que decidan cantar es mejor estar lista, y escribí esto para ustedes.
Bu aşamada, elinizde yazdığınız senaryo vardır ve çektiğiniz film de elinizdedir. Ama bunları bir araya getirince ortaya ne çıkacağını bilemezsiniz.
En esta etapa tienes el guión que escribiste y la película que filmaste pero no sabes cómo quedará todo junto.
Biz beraber tarih yazdık, ancak bunu belirleyen de Almanya'dır.
Juntos hemos escrito la historia, pero Alemania la ha dictado.
Tezimi, Bernoulli'nin teoremi, sıkıştırılmaz akım üzerine yazdım ve yedi yıl boyunca kasırga güvenlik kaptanıydım.
Escribí mi tesis sobre el Teorema de Bernoulli del nivel de la corriente del flujo incomprimible, y fui capitán júnior de seguridad en casos de tornado, por siete años.
Hayır. Hayır, yazdım.
No, yo sí lo escribí.
Sanırım, daima düzen ve kendine hakimiyetle ilgili yazdığını anlarsınız. - Akılsızca değil. - Aceleyle değil.
Verás que siempre escribe a favor del orden y el autocontrol nada imprudente.
Sanırım ayrıca ne olursa olsun Arkad'ın ne yaparsak yapalım, Dünya'ya saldıracaklarını itiraf ettiğini yazdığımı da hatırlıyorum.
Creo que también mencioné que Arkad admitió planear los ataques y que iban a seguir con ellos, sin importar lo que hiciéramos
Hayır, sevgilinden, uğruna şarkılar yazdığın özel kızdan.
No, la muchacha. Para quien escribes estas canciones.
Çoğul hallerde kesme işareti "S" yazdıktan .. sonra kullanılır önce değil.
Después de la S los apóstrofos se usan comúnmente para expresar posesión en sustantivos plurales.
- Hayır, adaleti ve gerçeği ve mahkeme kapılarına yazdığımız diğer hoş şeyleri korumaya karar verdin aniden.
Decidiste representar la Verdad y la Justicia y todas esas cosas adorables que escribimos en las puertas del tribunal.
Bakır üstüne bunu yazdığında enerjiyi engellemiş olursun.
Cuando grabas esto en el cobre... puedes usarlo para desviar la energía.
Notu kim yazdıysa dekanın beynine kurşunu da o sıkmıştır.
Y el que la escribió, mató al decano.
Saldırı komutunu bu tabletten direk olarak merkezi birime yüklemen için temel bloke-veri transferi protokolünü yazdım.
He escrito un protocolo de transporte básico para cargar el comando de ataque directamente desde esta portátil al núcleo.
Saldırı komutunu bu tabletten direk olarak çekirdeğe yüklemen için temel veri bloke transferi protokolünü yazdım.
He escrito un protocolo básico de almacenamiento en bloques para cargar el comando de ataque directamente de este Tablet al núcleo
Yazdığını oku! Sıcak bir yaz osuruğunda ilçe panayırına gitmek iğrenç bir şeydir. "
El Parque de Diversiones es siempre una mierda... al visitarlo con un caliente pedo de verano.