Yegen traducir español
302 traducción paralela
- Müsrif yeğen!
El sobrino pródigo.
Çünkü biz sadece dayı ve yeğen değiliz, bu başka bir durum.
No somos sólo tío y sobrina, hay algo más.
Biz herhangi bir dayı yeğen değiliz, ne yaparsam yapayım. Sen içeri gir.
Dijiste que no somos un tío y una sobrina corrientes, no importa lo que hiciera.
Tabii en tatlı yeğen de benim.
Claro que ustedes tienen al mejor sobrino del mundo.
Bayan Brent, genç yeğen hakkında ne dersin?
- ¿ Y su sobrino?
Günaydın yeğen.
Buenos días, sobrino.
Birkaç dolar verebilir misin, yeğen?
¿ Podrías prestarme unos dólares?
İçsene yeğen.
Tómate uno, sobrino.
Eve dönmek polisi aramak ve öksüz bırakılmış bir yeğen rolü oynamaktan başka bir şey kalmamıştı.
Sólo me quedaba volver a casa, avisar a la policía,... y representar mi papel de sobrino apenado.
İşte size sadık bir yeğen.
Mentiroso. Cada uno de mis huesos cruje y me duele.
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı.
Evidentemente, la Sra. French veía a su marido...
Bir kaç yıl içinde yeni yeğen-şoför arabasıyla hava atar... Ve manken sevgili Helen'in mücevherlerini takar.
En unos años, el sobrino-chófer huirá con el coche y la última modelo llevará las joyas de Helen.
İşleri yapacak kimse yok. Sadece bir sürü yeğen var.
¡ Y nadie que lleve el negocio, aparte de un puñado de sobrinos!
Şu lanet yeğen nerede kaldı?
¿ Dónde demonios estará mi sobrino?
Amca ile Yeğen kayalarının arkasında.
Tras las Rocas del Tío y el Sobrino.
Yerel halk onlara Amca ile Yeğen diyor.
Los lugareños los llaman el Tío y el Sobrino.
Çocukken Amca ile Yeğen kayasından düştü.
Cuando era un muchacho, cayó desde las rocas de el Tío y el Sobrino.
Biri görse onu yeğen beni yabancı sanır.
" Se diría que él es el sobrino y yo un extraño
Bu yeğen nereden çıktı?
¿ Qué me cuentas de tu sobrino?
- Yeğen mi?
¿ Sobrino?
Bir yeğen olarak mı doğmalıdın?
¿ Y el que está por nacer?
Annem de hep "Yeğen ne zaman geliyor?" diyor.
" La nieta, la nieta.
- Yeğen mi ücret mi?
¿ Cuánto? - ¿ Cuántos sobrinos o el precio?
Yeğen Charlie?
¿ Sobrino Charlie?
Yeğen Charlie ara sıra ufak tefek tavsiyelerde bulunsam kabullenmezlik etmezsin değil mi?
Sobrino Charlie... Si pretendo darte algunos pequeños consejos, por tontos que parezcan, ¿ no te molestarás verdad?
Yeğen, dosyanı okudun mu hiç?
Sobrino, ¿ leiste alguna vez tu ficha? .
- Buna ne dersin Yeğen?
- ¿ Qué dices a eso, Sobrino?
Yeğen, derler ki kahraman kendi ölümünü hayal edemez, bu yüzden kahramandır.
Sobrino, dicen que los héroes no pueden imaginar su propia muerte y por eso son héroes.
Yeğen, gerçek şu ki sen kendini beğenmişin tekisin.
Sobrino, a decir verdad estás muy pagado de tí mismo.
- Yeğen, umarım seyahate engelin yoktur.
Bien, Sobrino, espero que no te disguste viajar.
Bu durumda Yeğen onu yumuşatmak için peşin olarak 25,000 Dolar ver.
En tal caso, Sobrino, le das 25.000 dólares por adelantado para animarle.
Yeğen, 96 saatin var.
Sobrino, sólo tienes 96 horas.
Mesele bu değil Yeğen.
Pero no es esa la cuestión, Sobrino.
Ayağa kalk Yeğen.
Levántate, Sobrino.
Yeğen, tekrar hazır olduğunda haber ver.
Sobrino, avísame cuando vuelvas a estar preparado.
Canını sıkan bir şey var Yeğen. Hadi bunu öne çıkaralım.
Dime sin rodeos de qué se trata.
Yeğen, istihbarat ve casusluk hakkında okulda sana ne öğrettiklerini bilmiyorum.
Sobrino, no sé lo que te enseñaron en clase sobre inteligencia y espionaje.
Yeğen Yorgi dersini ne kadar iyi çalıştığını öğrenme zamanı geldi.
Sobrino Yorgi, ha llegado el momento de demostrar que has aprendido nuestras lecciones.
Aferin Yeğen.
Siéntate.
Sensin Yeğen.
Verás, nuestra misión es recoger la máxima información posible.
- Hayır değil Yeğen.
Todo saldrá bien.
Haydut'u kaybettik. Hepsi planlandığı gibi Yeğen.
Tenía cáncer terminal.
- Neşelen Yeğen. Neşelen.
Solo para degenerados.
Yeğen, kasabaya gitmeni istiyorum.
¡ Vaya golpe!
Unutma Yeğen, arkanı kollayacak hiç kimse yok, aman dikkat et. - ÜIkeden nasıI çıkıyorsun?
Recuerda, Sobrino, que nadie guarda tu espalda.
İyi iş Yeğen, hapisten kurtardın beni.
Buen trabajo, Sobrino.
Peki Yeğen, neden havaalanına gelip beni uyarmadın? - 3 : 00 uçağı ile geldiğimi biliyordun.
Bien, Sobrino, ¿ por qué no viniste al aeropuerto a avisarme?
Aradığında tam da başlamak üzereydiler Yeğen.
Sobrino, iban a empezar conmigo cuando telefoneaste.
Pekin'in mektuba sahip olduğunu ve Rusya'yı rezil etmek için kullanacağını anladım. Bu çok şaşırtıcı Yeğen.
Me figuro que Pekín obtuvo la carta y la usará para destapar secretos desagradables de la Sagrada Rusia.
Her zaman kazanamazsın Yeğen. Bazen kazanır, bazen kaybedersin.
Sobrino, no siempre se puede ganar.
Acele et Yeğen.
Ponte manos a la obra, Sobrino.