Yetmiş traducir español
798 traducción paralela
Tae Yang gideli üç yüz... yetmiş... beş... gün oldu.
Han pasado 375 días desde que... el sol se ocultó en mi vida.
Yetmiş bin papel.
Setenta mil pavos.
... yetmiş. Dorothy, lütfen!
Setenta... ¡ Por favor, Dorothy!
- Bir adamın ömrünün yetmiş yılı.
- ¿ Les gusta, muchachos? Setenta años en la vida de un hombre.
Yetmiş beş bin dolar koyacak.
Tiene que poner $ 75,000.
Yetmiş beş bin sayesinde bir milyon kazanacak.
Esos $ 75,000 le darán un millón.
Beş bin altı yüz yetmiş yedi.
5677.
Yetmiş bin adam Bu nasıl oldu ki?
Setenta mil hombres. ¿ Cómo pasaría?
yetmiş beş dolar.
Setenta y cinco dólares.
Ona bir dolar yetmiş beş sent borcum var.
A él le debo $ 1,75.
Yetmiş bin taraftarın gözü önünde olacak.
Estará a la vista de 70.000 alegres fans.
- Yetmiş!
- ¡ Setenta!
Yetmiş beş sent!
¡ Setenta y cinco centavos!
Göğsü zaten yeterince zayıf. Ufak bir çarpma yetmiş.
Tenía el pecho enfermo, bastaba con un golpecito.
- Beş yüz yetmiş iki.
- ¿ Solo 280 irán a casa?
Beş yüz yetmiş iki mi? Bir hata olmalı.
Allí no caben 280 personas.
- Yetmiş iki saatte.
- En 72 horas.
Ve yetmiş iki saat uykusuz kalmaktan.
Y pasarse 72 horas sin dormir.
- Yetmiş üç.
- Setenta y tres kilos.
Her Roma yurttaşına, her birine ayrı ayrı yetmiş beşer drahmi bırakıyor.
¡ A cada ciudadano romano, a cada hombre, le da... 75 dracmas!
Uykusuzluk canına yetmiş olmalı.
Pasas demasiado tiempo vigilando.
yetmiş bir bu son yaz.
Hizo 71 años el pasado verano.
- Yetmiş yedi gün mü?
- ¿ 77 días?
... elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, seksen beş, doksan, doksan beş, yüz!
¡ Cinco, diez, quince, veinte, venticinco, treinta, treinta y cinco... cuarenta, cuarenta y cinco, cincuenta, cincuenta y cinco, sesenta, sesenta y cinco, setenta... setenta y cinco, ochenta, ochenta y cinco, noventa, noventa y cinco, cien!
İki yüz yetmiş litre. Talep edildiği üzere.
225 litros... como pediste.
Sabahtan beri yetmiş tane yükledik.
Setenta carros esta mañana.
Yetmiş, seksen, doksan, doksanbeş.
Setenta, ochenta, noventa, noventa y cinco.
Elli, altmış, yetmiş.
Cincuenta, sesenta, setenta.
- Yetmiş küsur.
- Setenta y tantos.
Dört yetmiş beş.
4,75.
Yetmiş-beş, ahbap.
Setenta y cinco, amigo.
- Yetmiş-beş.
- Setenta y cinco.
Açılalı yarım saat oldu ve yetmiş dolar kazandık bile.
En media hora hemos hecho setenta dólares.
Darcey, Joy Boy benim arkadaşım ve bütün arkadaşlarım iki yetmiş boyundadır ve hepsi kötü birer paspas olur.
Darcey, resulta que Alegre es mi amigo... y todos mi amigos dan la talla y son muy malos felpudos.
Yetmiş yedi ve üç sekiz, bunun ne olduğunu biliyor musun?
¡ Setenta y seis y tres ochos! ¿ Qué te parece?
Yetmiş yedi ve üç sekiz mi?
¡ Setenta y seis y tres ochos! ¡ Oh, Del!
İlk numaranın yetmiş olduğunu düşün!
Suponte que el premio gordo es el 70.
Sende yetmiş varsa sen kazandın!
Si llevas el 70 ganas.
" Paralı. Yetmiş yaşında.
"Ese tiene millones", me decía. " Ese es riquísimo.
Yetmiş kişiler.
Son 70.
Yedi defa değil, yetmiş kere yedi kez derim sana.
No te digo que siete veces, sino setenta veces siete.
Normal boyutumuza dönersek, böcek ilacının dozajı yetmiş kat tehlikesiz olacaktır, yani bir şey olmaz.
Pero si lo logramos, esa dosis de insecticida será... 70 veces menos peligrosa. Prácticamente nada de nada.
Yüz yetmiş beş.
Ciento setenta y cinco.
- Yetmiş beşe elli.
- 75 a 50...
Bay Milkereit, yedinci siperden sonra rota çizgisi yetmiş altı.
Sr. Milkereit, después de la vuelta 7, seguiremos el rumbo 76. - 76.
- Yetmiş altı. Başüstüne.
Sí, capitán.
Eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam yirmi beş yıl uyudum demektir.
Si un hombre vive hasta los 75 quiere decir que duerme 25 años. ¿ Sabes lo que significa dormir durante 25 años?
- Yetmiş beş dolar!
- Setenta y cinco dólares!
Bu süre sana rahatlikla yetmis olabilir.
Tenías tiempo de sobra para llegar.
Yetmiş yaşındayım.
¡ No quiero seguir aquí!
Daha şimdiden yetmiş bin harcadı. Kim o?
¿ Sí?