Yugoslav traducir español
94 traducción paralela
Yugoslav savaşının etnik arındırması sırasında Milosevic'in koruyucu planlarını öğrenmişler.
Son un equipo de extracción... estrenaron con los detalles de protección de Milosevic durante la limpieza étnica de la guerra yugoslava.
Mladen Lubbeck, Yugoslav devlet adamı.
Mladen Lubbeck, el estadista yugoslavo.
Yugoslav konsolosu.
El cónsul yugoslavo.
İtalya parasının karşılığını aldı. Yeni bir Yugoslav haritasını zorluk çıkmadan edindim. Elbette Bulic'in yardımı olmaksızın.
No hubo dificultad en obtener el nuevo plano yugoslavo sin la ayuda de Bulic, por supuesto.
Yugoslav heykeltıraş.
Un escultor yugoslavo.
Yugoslav-Trieste sınırında gümrükten bunu geçirme riskini alamam.
No puedo arriesgarme a pasar esto por la aduana de la frontera entre Yugoslavia y Trieste.
Amerikan ve Yugoslav'ım Belgrad'da doğdum, Amerikalı bir aile tarafından evlat edinildim.
Soy americana y yugoslava, nacida en Belgrado, Americana por adopción.
Marsilla. Yugoslav kralı Alexander, Fransız dışişleri bakanı Barthou'un davetinden dolayı Fransa'ya gidiyor
El Rey de Yugoslavia Alejandro llega a Marsella invitado por el Ministro de Exteriores Barthou.
Yugoslav komünistler vardı.
- no titistas.
Sürgündeki Yunan ve Yugoslav hükümetleriyle görüşecek.
Reunirse con el gobierno griego y yugoslavo en exilio.
- Yahudi mi Yugoslav mı?
- ¿ Es judío o yugoslavo?
Kendini Yugoslav Halk Ordusu tarafından korunduğunu düşün.
Considérate protegida por el Ejército Popular Yugoslavo.
İlk olarak sonbaharda Bulgar kralı Boris Hitler'in Berchtesgaden'daki karargahına davet edildi. Onu, Yugoslav prensi Paul ve genç Romen kralı Michael izledi.
En primer lugar, el rey Boris de Bulgaria fue invitado a Hitler este otoño en Berchtesgaden, seguido por el príncipe Pablo Yugoslavia y el joven Michael King, de Rumania.
Selanik'e çıkarma yaparak Balkanlar'ı kontrol etmek.. ... ve Yugoslav güçleriyle birleşmek gibi bir planımız da vardı. Ama bu planlar aptalca ve gerçeklerden uzaktı.
Hacíamos planes para conquistar los Balcanes desembarcando en Salónica y unirnos a los Yugoeslavos etc., ya sabe pero todos estos eran sueños absolutamente descabellados, fuera de la realidad.
Ama bu Yugoslav polisinin görevi.
Es deber de la policía yugoslava.
Ya burada söylersiniz ya da Brod'da Yugoslav polisi devreye girdiğinde hapse girersiniz, onun için bana cevap verseniz iyi edersiniz.
No en este tren, quizá, pero si la policía yugoslava recibe el caso sin solucionar en Brod, se verá obligada a contestarlas.
Bay Foscarelli'nin fikrine katılabilirdim, mafyanın kendi içindeki bir tür hesaplaşması olabilir, bu durumda Yugoslav polisi katilin kimliğini tespit edecektir.
Tiendo a creer lo que el Sr. Foscarelli dice. Que fue un mafioso rival vengándose por una "vendetta" que la policía yugoslava sin duda identificará.
Yugoslav ya da başka bir şey. Bir şeyi var mı?
¿ Está herido?
Eylemsel ve kültürel hareketimiz Yugoslav karşıtı kampanyaya rağmen günden güne güçleniyor.
Nuestro físico, movimiento cultural, a pesar de la presente campaña antiyugoslava, va cerciendo día tras día.
Ben bir Yugoslavım.
¿ Ves? Soy un yugoslavo.
İkinci girişiminde, Yugoslav ulusal takımı Olimpiyatlar'da çeyrek finallere katılmaya hak kazandı.
En su segundo intento, el equipo yugoslavo ha logrado la calificación para los cuartos de final de la competencia Olímpica.
Bu isimler Yugoslav spor tarihinde sonsuza dek hatırlanacaklar...
Siempre se recordarán aquellos nombres en la historia de deporte yugoslavo.
Fakat karısı bir Yugoslav değil.
Sin embargo, su esposa no es yugoslava.
Şey, benim bir yabancı tehdide ihtiyacım vardı, bilirsiniz, o turist kızların araziden geçerken yabancı aksanla konuştuklarını duyuyordum. birden aklıma Yugoslav eş geliverdi.
Bueno, necesita una amenaza extranjera, y al escuchar a las chicas del albergue hablar con acento extranjero, se me ocurrió lo de la esposa yugoslava.
Çünkü Bayan Oliver içgüdüsel olarak onun bir nükleer bilim adamı olduğunu biliyordu. Bir de Yugoslav eş vardı ki, işte o aptalcaydı.
Usted por instinto sabia que era un científico nuclear, solo que agrego una esposa yugoslava,
" Yugoslav.
" Yugoslavia.
Annesi Yugoslav.
Su madre es yugoslava.
Ben de Yugoslav'ım. Pişirmeyi sevmem, özellikle gıcıklara.
Soy yugoslava y no me gusta cocinar para incordios.
Yugoslav, kahretsin!
¡ Yugoslavos, demonios!
Savaş olmasaydı, şimdiye kadar ben Yugoslav Majakowski olurdum.
Si no hubiera guerra, yo podría estar ahora... con el yugoslavo Majakowki.
Yaşasın Yugoslav Komunist Partisi!
¡ Viva el Partido Comunista... de Yugoslavia!
Yaşasın Yugoslav Komunist Partisi!
¡ Larga vida al partido comunista... de Yogoslavia!
... elindeki her şeyi Yugoslav hükümetine sattı. Bir süre sonra malzemeler el değiştirdi. Üsküp Film Arşivine devredildi.
Yannakis murió en 1 954 y Miltos... vendió el material al gobierno yugoslavo... que luego lo entregó a la filmoteca de Skopje.
Belki üniformaları Yugoslav askerlerini anımsatmıştır.
Tal vez los uniformes le recuerdan a los Yugoslavos.
Benim adım Hızlı, ben bir uyuşturucu bağımlısıyım şu anda "uyuşturucuya karşı savaş terapisi" görüyorum eski Yugoslav ordusunun ayyaş albayının oğluyum.
Mi nombre es Rapidín, soy un drogadicto no rehabilitado, actualmente en una terapia anti-droga del ejército, hijo de un ex-coronel del ejército exyugoslavo,... que era alcohólico...
Eski Yugoslav ülkelerinden alınmış pasaportları olan sekiz adam yakaladık.
Hemos detenido a ocho hombres usando pasaportes falsos de la antigua Yugoslavia.
Alman ordularının, neredeyse bütün Avrupa'yı etkileyen zulümlerini hatırladığımızda her hafta, Polonyalıların, Norveçlilerin, Hollandalıların Belçikalıların, Çekoslovakların, Fransızların, Yugoslav ve Yunalıların...
Al pensar en la cruel barbarie y el despotismo... con las cuales la armada alemana hoy aterra a toda Europa... Cuando leemos cada semana sobre las ejecuciones en masa de los polacos... noruegos, holandeses, belgas, checoslovacos, franceses...
Mucit ayrıca Yugoslav hükümetinden cüz'î bir maaş alıyordu.
El inventor también recibió un pequeño sueldo del gobierno de Yugoslavia.
Şahsen, ABD hükümetinin, Yugoslav hükümetine bırakmadan önce Tesla'nın belgelerinde değerli birkaç şey aramış olabileceği düşüncesindeyim.
Personalmente creo... que el gobierno de EE. UU. puede haber pasado por alto algunas cosas de valor... en los documentos de Tesla, antes de ser liberados al gobierno yugoslavo.
Bosna'daki Sırp milis güçleri Yugoslav ordusunun büyük desteğini de alarak öfkeyle, silahlı Boşnak siviller ve Boşnak hükümetine sadık polis güçleri tarafından savunulan şehirlere saldırdı.
Fuerzas paramilitares serbio-bosnias, apoyadas por el ejército yugoslavo arrasaron varias ciudades bosnias que sólo fueron defendidas por civiles bosnios armados y por el resto de las fuerzas policiales leales al gobierno bosnio.
- En az on bin Yugoslav markı.
- 10 mil marcos mínimo.
Sen de dedin ki "Buna neden Çek diyorlar, neden Yugoslav demiyorlar?".
Entonces dijo : ¿ Por qué se le llama un cheque? ¿ Por qué no un yugoslavo?
Rado Belgrat'a zamanın Yugoslav Hükümeti için çalıştı.
Radovan. Trabajaba para el antiguo gobierno yugoslavo.
"Postojina'da Slovenya polisi ile Yugoslav ordusu arasında olaylar çıktı."
Ha habido incidentes entre la policía eslovena... y el ejército yugoslavo en Postojina.
Yugoslav öncülerini selamlıyorum! Faşizme ölüm!
- ¡ Muerte al fascismo!
- I'm Giorgio, Yugoslavım.
- Yo soy Giorgio, de Yugoslavia.
Bruge'ün yeni koçu Yugoslav, Anglovich'i görüyoruz.
Ahí tenemos al entrenador del Brujas, el yugoslavo, Anglovich.
Ancak Yugoslav gümrükleri onların iş kararlılıklarına anlayış göstermiyordu.
Pero su determinación empresarial no siempre encontraba la comprensión de las autoridades yugoslavas...
Yugoslavya'da kapitalizmin restorasyonu kamu isletmeleri nedeniyle ortaya çikti bu yapilar Yugoslav ekonomisinde onemli rol oynadilar dejenere oldular ve değistiler.
- Hay que aplaudir... - Y después los otros... La restauración del capitalismo en Yugoslavia.
Yugoslav ismi de olabilir yani.
Tambien puede ser un nombre yugoslavo.
Ama olacak, 2111'deki Petrol savaşlarından sonra. - Yugoslav- -
- Yugoslavo...