English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yukon

Yukon traducir español

125 traducción paralela
Yukon nehri.
Yukon
İki mezar da hazır. Tabii Yukon onları alıp götürmezse.
Hay dos tumbas preparadas, si el Yukon no las inunda.
Fırtına sonrası, donmuş Yukon'un tepesi suyla kaplı bir şekilde bırakıldı.
Tras la tormenta las aguas cubren el helado Yukon.
Yukon'un buzları çözülmeye başladı.
El hielo del Yukon ha empezado a romperse.
Iki adam Yukon'daki küçük bir kulübede, kisi birlikte geçirmislerse ilkbaharda ya iyi arkadas olmuslar ve birbirlerini iyi taniyordurlar...
Cuando dos hombres comparten una cabaña diminuta durante un invierno, al llegar la primavera o son muy buenos amigos y se conocen bien...
"İnşaat tecrübesi olan işçiler aranıyor." Yukon.
Se busca hombre de experiencia en construcción.
"Mühendislik tecrübesi olan eleman."
Yukon. Se busca hombre de experiencia en ingeniería.
Belki Yukon'a doğru gidip kendimize arazi bulur ve işaretleriz.
A lo mejor seguimos Yukon arriba y nos conseguimos una mina.
Hanımefendi, Adım Yukon Sam.
Señora, soy Yukon Sam.
En azından Yukon bölgesinde öyle.
Al menos represento a la ley en el territorio Yukon.
Hayır, ne yazık ki Yukon benim idaremde değil.
No. Lamento decir que Yukon no está en mi jurisdicción.
Yukon Bay Gannon'un karşısına dikilmez.
Yukon no puede enfrentarse al Sr. Gannon.
Bunu yapmana izin vermem, Yukon.
No voy a dejarte hacerlo, Yukon.
Yukon yolunu göster şunlara.
Mostrales el camino, Yukon.
"ve kardeşi Billy ile birlikte" "Onlar Yukon nehrini geçtiler"
Cruzaron el Rio Yukon
Yukon'da tavşan yetiştiriyor.
Ahora cría conejo en el Yukon.
Yukon.
- Al Yukon.
Yukon da gitti.
Eso era el Yukon.
Yukon'dan Çavuş Preston, pekala.
Éste sí que resultó ser perseverante.
Moonraker buraya bir 7 47'nin arkasında getiriliyordu. Yukon'da alev aldı.
Traíamos prestado el transbordador espacial Moonraker de América en un 747 que se estrelló en el Yukón.
Randolph Scott, 1944'te International Pictures'ın çektiği Yukon Güzeli filminde söylemişti.
Fue Randolph Scott, el último rollo... Belle of the Yukon, International Pictures, 1944.
Kansas City'den gidebileceğimiz bir yer var mı?
Al Yukon?
Sid, bize üç adet kara Yukon enayi yumruğu hazırlar mısın?
Sid, ¿ nos preparas tres ponches Black Yukon?
Üstü açık bir arabayla Yukon'a hapisten çıkmış kardeşi Francis'i görmeye giderken traktörle çarpışıp kafasını kaybetmişti.
Yo lo vi. Iba de camino al Yukon en un descapotable rosa para ver a su hermano ex-convicto, Francis, cuando un tráiler lo decapitó.
- Yukon'a hoş geldin.
- Bienvenido al Yukon.
Teşekkür ederim, Yukon'lu Kaptan Bligh.
Gracias, capitán Bligh del Yukon.
Sadece birkaç gün sonra Mace ve adamları Yukon'a gittklerinde... Ben bir hayalet gördüğümü düşündüğüm.
Habían pasado unos días desde que Mace había partido hacia el Yukon... cuando vi lo que pensé que era una aparición.
Central Park'ın ortasında, Yukon'da hayatlar kurtaran bir köpeğin heykelinin ne işi var diye düşünüyordum.
Me estaba preguntando qué hacía ahí una estatua de un perro del Yukon.
Şimdi bir ara verelim de biraz da Yukon Lumber reklamlarıyla eğlenin.
Vamos a un cote comercial. así pueden ahogarse con las palabras de Yukon Lumber.
Yukon'un bir yerinde sıkışıp kalmıştım. Uzun boylu ve sıska tavşanlar vardı. Ve fazla içki içmişlerdi...
Estaba perdido en el Yukón y había unos conejos altos y flacos que bebían en exceso.
Yukon'un gedikli çavuşu gibi davranıyorsun.
De toda esta actuación como sargento Niles del Yukón.
1935'te Yucon Nehri tepelerinde çıkan büyük yangında.
En los grandes incendios de 1 935, en el río Yukon.
Gowron gemilerimizi, toprağımızı Konseydeki koltuğumuzu, her şeyimizi aldı.
La nave Yukon solicita permiso para entrar en espacio bajorano.
İstediğin her şeyin var benimse hiç bir şeyim, onurum bile ama sen onu bana geri verebilirsin.
- Será la compañía. Control bajorano a Yukon. Pueden avanzar hacia Espacio Profundo 9.
Yol arkadaşIığımdan olsa gerek. Bejoryan kontrolden Yukon'a.
Les hemos dado el aviso de rigor.
Yukon 1 996 kullanıyorlardı.
Iban en un Yukon modelo 1996.
Aziz Elias Dağları, Yukon Bölgesi, KANADA
MONTE SAN ELÍAS TERRITORIO DEL YUKON, CANADÁ
Yukon Bölgesi'ndeki bir alandan.
De un lugar en el territorio del Yukon.
Tek bildiğim, şu anda Yukon'da buz üstünde balık avlıyor olduğu.
sólo sé que está pescando en el hielo en algún lado en Yukón.
Şu'02 Yukon'a da bakın, sadece 25,995 dolar.
echale un vistazo a este Yukon del 2002 por sólo $ 25,995.
Neydi şu Yukon Jack'in adının içindeki?
- Y yo creo que te acompaño. - ¿ Qué, en el nombre de Yukon Jack, es eso?
Bu sabah yemekhaneye her zamanki Russets yerine Yukon Gold patatesleri gönderilmiş.
Esta mañana el rancho tenía un envío de papas doradas del Yukon en vez de las usuales rojas.
GMC Yukon'a üç yıldız vermişler.
Al GMC Yukon le dieron 3 estrellas.
Her türlü çevreci grup için çektiğim fotoğrafları gör. Yukon bölgesini çektim. Utah kırlarını.
Verás impresiones de mi trabajo para todo tipo de entornos. de las aldeas esquimales en Alaska...
Yukon'da seni bulduğum hastaneden buraya getireli haftalar geçti.
Han pasado semanas desde que te traje del hospital de Yukon donde te encontré.
Yukon kullanan basketbol oyuncusu mu?
¿ Juega baloncesto y maneja una Yukon? Sí.
Yukon'a mı, Tahiti'ye mi?
A Tahití?
- Hikaye Yukon'da geçiyor.
Está situada en el noroeste de Canadá.
- Ben Yukon'da doğdum.
- Nací en el Yukón.
Binbaşı Kira'yla birlikte Kardasya sınırındaki Bejoryalı Kolonilerin denetimini tamamlayıp istasyona dönüyoruz. Burası Federasyon Mekiği Yukon Berjorya sınırına giriş için izin istiyoruz.
Nos acercamos a las coordenadas.
Yukon'da büyük boynuzlu koyun avı.
Rastreando el carnero de las Rocosas en el Yukon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]