English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yunus

Yunus traducir español

764 traducción paralela
O gece "Çapa ve Yunus" pub'da yalnız ben yoktum.
Pero no olvides que no era el único en el Ancla y Delfín aquella noche.
ÇAPA VE YUNUS
ANCLA Y DELFÍN
Sekiz ay öncesine, salı gecesi Çapa ve Yunus'a dönelim.
Suponga que retrocedemos ocho meses, martes noche en el Ancla y Defín.
Çapa ve Yunus'taki adamı senin öldürdüğünü söyledi. Nasıl olduğunu anlattı.
Dijo que habías matado a aquel hombre en el Ancla y Delfín y después intentó hacerme creer...
" Çapa ve Yunus'taydım.
Fue en el Ancla y Delfín.
Ve Tanrı'nın takdiriyle, büyük bir balık Yunus'u yuttu.
Y Dios había dispuesto un gran pez para que tragase a Jonás.
Denizciler ; Yunus'un hatası Tanrı'nın emrine uymamaktı.
Marineros, el pecado de Jonás fue desobedecer el mandato de Dios.
Fakat Yunus önemsemedi ve Efendisinden kaçmaya kalkıştı.
Pero Jonás se mofa más aún de Dios al intentar escapar de Él.
Yunus, insan yapısı bir gemiyle Tanrı'nın onu görevlendirdiği mülkünden çıkabileceğini sanıyordu.
Jonás cree que un barco construido por el hombre puede llevarlo a países donde Él no reina.
Fırtınanın kimin yüzünden çıktığını anlamak için kura çektiler. Rüzgâr sesleri ve insan feryatları arasında haykırdı Yunus : Yunus çıktı.
Arrojan cajas, fardos y tinajas por la borda, el viento aúlla, los hombres gritan...
Ve Yunus denizcilerden kendisini denize atmalarını istedi. Çünkü bu büyük fırtınanın onun yüzünden patladığını anlamıştı.
Y el desgraciado Jonás les implora que lo echen por la borda, porque sabe que por su causa ha sobrevenido la gran tempestad.
Ve Yunus'u bir çapa gibi kaldırıp azgın dev balıkların beklediği denize attılar.
Contemplad a Jonás, que es levantado como un ancla y arrojado al mar, a las atroces fauces que le aguardan.
Ve Yunus, balığın karnından, Rabbine yalvardı.
Y Jonás implora al Señor, desde el vientre del pez.
Ve balina denizin derinliklerinin buz gibi karanlığından ışığa çıktı ve Yunus'u kuru topraklara kustu.
Del frío estremecedor y la oscuridad de las profundidades, la ballena saltó de las aguas y vomitó a Jonás en tierra firme.
Ve yara bere içindeki Yunus okyanusun salyangoz kabuğu gibi uğultusunu hala kulaklarında hissediyordu.
Y Jonás, dolorido y vencido, sus orejas, como dos caracolas que hacían resonar el rumor del océano,
Yunus Allah'ın emrini yerine getirdi.
cumplió el mandato del Todopoderoso.
Fransız veliahdı, Altın Yunus, bunu rüyasında gördü ve gülümsedi.
hijo del rey de Francia,... la divisa en su sueño y sonríe.
İki yunus kayığın etrafına geldi, onların oynarken çıkardıkları sesleri duyabiliyordu.
Dos delfines se acercaron al bote. Podía oírlos saltando y resoplando.
Hava kararmadan hemen önce sargasso otlarıyla çevrili büyük bir adayı geçerlerken sanki okyanus sarı bir battaniyenin altında bir şeyle sevişiyormuş gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken küçük oltasına bir yunus takılmış ve onu kayığına çekmişti.
Justo antes del anochecer, cuando pasaban junto una gran isla de sargazo,... que subía, bajaba y balanceaba con el leve oleaje,... como si el océano estuviera haciendo el amor con algo bajo una manta amarilla, ... el sedal pequeño fue agarrado por un dorado y él lo subió al bote.
Pişmiş bir yunus balığı yemek ne kadar lezzetliyse pişmemişi o kadar kötüdür.
Qué buen pescado es el dorado para comerlo cocinado. Y qué pescado más malo es crudo.
Aslanları düşlemedi, onun yerine 10-15 km genişliğindeki bir yunus okulunun hayalini kurdu.
No soñó con los leones,... sino con una vasta escuela de marsopas que se extendía por 8 a 10 millas.
Bu bölüm Yunus Peygamber'in balina tarafından yutulmasından bahsediyor.
Habla de Jonás siendo tragado por una ballena.
Bir uzman olarak bana söyleyebilir misiniz bu da Yunus Peygamber'inki kadar gerçek mi?
Como experto, ¿ opina que eso es tan cierto como la cuestión de Jonás?
Pazarlık ya da yunus değil mesele, her şey mesele!
No es el acuerdo, ni el delfín, es todo.
Bir yunus!
¡ Un delfín!
Kötü ve tanrıtanımaz bir kuşağın bulacağı tek alamet Yunus peygamberinki olacaktır.
¡ Generación malvada y adultera! ¡ Queréis una señal! Pero sólo se os dará la señal de Jonás el profeta.
Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa,.. ... İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacak.
Jonás estuvo 3 días con sus 3 noches en el vientre de una ballena, también el Hijo del Hombre estará 3 días y 3 noches en el seno de la tierra.
Ninova halkı, hüküm günü bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Yunus'un çağrısıyla tövbe ettiler.
Incluso los habitantes de Nínive... resucitarán el día del Juicio junto con esta generación y la condenarán... por no cambiar su conducta con las predicaciones de Jonás.
Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simon! Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam'dır.
Bendito seas Simón, hijo de Juan, porque ni la carne ni la sangre te lo han revelado, sino mi Padre que está en el cielo.
Tabi. Kendini yaşlı Mavi Yunus'ta çok fazla saklamışsın.
Eras muy reservada a bordo del viejo Delfín Azul.
Evet düşünülmesi gereken şeyler olduğunu hatırlasınlar. Yunus balıklarını izleyelim.
Si tenemos en cuenta a los marines, habría por qué preocuparse.
Son yıllarda yunus balıklarının beyninin insan beyninden daha küçük ve daha az karmaşık olmadığı tespit edildi.
Es mejor mirar a los delfines. El cerebro de un delfín es tan complejo como el de un hombre.
Seni, içinde yunus kaynayan sulara sokmak benim hatamdı.
Es culpa mía, por ponerte en aguas infestadas de Flipper.
# Ama yunus gülüyor
♪ But the porpoise is laughing ♪
# Yunus bekliyor
♪ The porpoise is waiting ♪
Gri yunus, bilirsiniz, hep denizcinin dostu olmuştur.
El delfín gris siempre ha sido amigo de los navegantes.
Geçen yıl, yeni bir hava pompası icad etti ve Yunus adında bir İngiliz şirketi tarafından işe alındı.
El ano pasado invento una bomba de aire... y lo contrato una compañía inglesa, Jonas, Limitada.
Ben de Yunus Şirketini bulmaya çalıştım.
Busque a Jonas, Limitada.
Yunus'la çalıştığın zaman, soru sormamanda fayda var.
Cuando uno trabaja para Jonas, es mejor no hacer preguntas.
Sınırlardan söz etmişken, Yunus ne şirketi oluyor?
Y hablando de límites, que es "Jonas, Limitada"?
Yunus Peygamber'in kitabını okuduğunuzu farkettim.
Lee del libro de Jonas.
Tuhaf, daha bu sabah, Yunus hakkında konuşuyorduk.
Justamente estábamos hablando de Jonas esta mañana. No importa.
Yanımda oturan Yunus'un kitabını okuyordu.
Estudian la Biblia. El que estaba a mi lado leía el libro de Jonas.
Yunus.
Jonas.
"Ve Yunus o balığın karnında, üç gün üç gece yaşadı."
"Y estuvo Jonas en el vientre del pez... " tres días y tres noches ".
İşte burada, madam. Majestelerinin Gemisi Yunus.
Ahí lo tiene, la Nave de Su Majestad, Jonas.
Hazreti Yunus'tan kalan şeyler onlar.
Eso es lo que queda de la Nave de Su Majestad "Jonas".
Evet, ona Alfa adını vermemizin nedeni, merkezde doğan ilk yunus olması.
Sí le decimos Alfa, porque es el primero, el primer delfín nacido en el centro.
Televizyonda izlediğim bir yunus 1'den 8'e kadar sayabiliyordu. Gerçekten mi?
Vi a este delfín en la televisión y contaba desde uno hasta ocho en Inglés.
Venüs ve Bakire Meryem Altın Yunus ve Golconde kraliçesiyle birlikte.
-... con el Delfín Dorado y la Reina de Colconde.
Yunus'tan üstün olan buradadır.
¡ Pero aquí hay uno más grande que Jonás!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]