English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yön

Yön traducir español

2,745 traducción paralela
Yol tutuşu ; hız ve yön değişimlerimize açıkça etki eden sınırlayıcı faktördür.
La tracción es el factor limitante obvio de nuestra velocidad y cambios de dirección.
Ama yetişseler bile normal hızın 10 katı ve ters yön birleşmeden bahsediyoruz.
Pero suponiendo que lo logren hablamos de acoplarse a 10 veces la velocidad normal, en reversa.
Haftaya 21 yaşına basıyor, hala yön duygusu yok.
Cumple 21 la semana que viene y aún no parece adulta.
Sanırım yeni bir yön bulmam gerek.
En la necesidad de una dirección ahora, creo.
Bu zor günlerde, bu büyük ulusa yön verecek en doğru adam ve bundan sonraki Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı :
El hombre adecuado para dirigir nuestra nación en estos momentos duros y el próximo presidente de los Estados Unidos de América.
Buralardaki yön bulma becerim iyidir.
Ahí decidiré qué rumbo tomar y continuaré sola.
Tek yön orası!
Es una sola mano.
O laf bütün hayatıma yön verdi.
Ha sido mi guía toda mi vida.
Hayatına bir yön vermelisin.
Tienes que empezar tu vida.
Gücün birazını yön değiştirmeliyim.
Debo desviar algo de energía eléctrica.
Hayır, programı farklı bir yöne çevirmek istiyorlar ama bu yön senden tamamen farklı bir noktada.
No, van a llevar al programa hacia otro rumbo, pero es un rumbo lejos de ti.
Pekala içerdeki polis memurlarına..... seni bulabilmeleri için yön tarifi yapıyorum.
Les estoy diciendo cómo encontrarte a los oficiales que están ahí.
- Menzil ve Yön Tayini Savunması.
- Significa encontrar un rango de dirección.
Onlar hedefi telsiz sinyalleri ile tespit ederken bizim çocuklar hâlâ pusula kullanıp yıldızlarla yön buluyor.
Usan radares para llegar a sus objetivos, mientras que nuestras chicos siguen usando las estrellas como brújula.
Yön bildir, Mia.
¡ Guíanos, Mía!
Benim durumumdaki bir adam, bir kaç görüsme yapıp..... yön göstericinin içindeki küçük cihaz sayesinde tam olarak nerede olduğunuzu takip edebilir.
Un hombre en mi posición puede hacer un par de llamadas y usar ese pequeño dispositivo que tienen en su pizarra para rastrear su posición exacta.
"... birkaç şüpheli yön arasında seçim yaparlar.
Los consejos solo sirven para decidir entre varias posibilidades dudosas.
"Ama sadece bir yön varsa savaş meclisi ne yapar?"
¿ Pero un consejo de guerra cuando aquí sólo hay una? ".
Önce tek yön ve sonra beğenmediğim yerler.
Una vez para un lado y luego al lado contrario.
Burada yön değiştiriyor.
Miren. Aquí cambia de dirección.
Yön bulma yetim berbat.
Tengo un sentido de la orientación terrible.
Hayatıma yön vermeye çalışmak istemiyorum bilirsin ama Daisy'ye evlenme teklif edeceğim.
No quiero que mi vida tome ese camino, ¿ sabes? Pero sí, voy a pedirle matrimonio a Daisy.
Mirasını alınca senden yarım milyon dolar ve..... Los Angeles'a tek yön bir bilet almış.
Cuando heredaste le diste medio millón de dólares y un pasaje de ida a Los Ángeles.
Bir balistik uzmanı ise yön ve metal ile çalışır.
Un experto en balística trabaja con la trayectoria y el metal.
Çıkmış olabileceği tek yön.
La única dirección de la que podría haber sido disparada.
- Haritan sende mi? Yön tarifleri?
- ¿ Tienes el mapa, direcciones?
Diyordu ki "Westen, bilhassa toplum mühendisliğinde çok maharetlidir." "Hedefle uyum içerisindedir ve onlara dümen gibi yön verir."
Dice, "Western está particularmente dotado en ingeniería social, creando complicidad con los objetivos y dirigiéndoles hacia una meta."
Daireler çizebilir, tek yön yola ters yönden girer ya da yolun ortasında duruverirsiniz.
Puedes conducir en círculos, ir por una calle en sentido contrario, o simplemente pararte en mitad de la calzada.
Kavisli yapısı sayesinde patlamaya yön vermiş yukarı, benzin deposuna doğru yönlendirmiş.
La forma curva le hubiera dado a la explosión el componente dirección, conduciéndolo hacia arriba dentro del tanque de combustible.
Bir yukarı bir aşağı, artık bir yön seçse değil mi?
Alzas, bajas... Va en todas direcciones, ¿ verdad?
Tek yön.
Es de único sentido.
Kuzey Amerika, ya da şimdiki adıyla Batı Britanya, 1400 yıldır İngilizlerin kontrolündedir. Hepsi de sağ olsun "Ters Yön Revere" sayesinde.
Norte America o Britania Oriental por 1400 años, todo gracias a un gilipollas conocido como "Revere en reversa."
Hayatıma yeni bir yön vermeyi bir süredir düşünüyordum. "Damdaki Nibbler" sözü bile ihtiyacım olan kıvılcımı çakmaya yetti.
He estado pensando mucho en continuar con mi vida y escuchar las palabras "Nibbler en el Tejado" me ha dado el empujoncito que necesitaba.
Rüzgarlar yön değiştirmediği takdirde muhtemel bir alarmla karşı karşıyayız.
Si el viento no cambia de dirección, podemos estar ante una posible alerta táctica.
İyi koştun, Heffley, Fakat yön konusunda çalışmalısın.
Niza correr, Heffley, Sólo tiene que trabajar.
Tek yön.
Solo ida.
Diyor ki : "Berlin Film Festivali'ne yön verdik".
Dice : "Nos dirigimos al Festival de Berlín..."
Manyetik alanı Manyetik minareller yaratıyor. Diye bir şey yok aslında onlara yön veren metal parçacıklar
El campo magnético que no está siendo repelido por depósitos naturales de minerales magnéticos, está siendo atraído por depósitos de metal.
Bu neden arada Yön ve hız değiştirdiğinide açıklar öyle değilmi.
De acuerdo con la fuerza magnética, explica que puede cambiar de dirección y velocidad.
Evet Güçlü bir alana çarpınca Yavaşlar ve tabi sonrada yön değiştirir.
Exacto, cuando alcanza una veta mayor, en vez de frenar, disminuye la velocidad y cambia de dirección.
Mümkün olan tek yön.
Es el único destino posible.
- Biz de tek yön için bilet var.
Tengo un ticket sin confirmar..
Geçiş aşamasında yön bulma bozukluğu yaşanabilir.
Durante el tránsito, es normal la desorientación.
Sadece pencereleri titretecek bir depremdi ama Yeonhee-dong civarındaki bir ev, gördüğünüz üzere yıkıldı. Babam hala içeride!
El temblor fue leve, sacudiendo algunas ventanas... pero como pueden ver aquí... una de las casas en Yon Hee Dong se derrumbó... y ni siquiera se puede reconocer qué es qué.
Yön bulma içgüdüsü?
¡ Instinto de orientación?
Yon-sama.
¡ Tan encantador!
Ne yapıyon len. Çek o elini.
Saca esa mano de ahí.
Yanlış yön!
Manera equivocada!
Biz hayatına bir yön vermek istiyoruz.
Hemos pensado en ajustar tu vida.
Jen, ne arıyon la burda?
Jen, ¿ qué demonios haces aquí?
Size bakacak yön gösterdim.
Yo os di un lugar que investigar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]