Yöre traducir español
157 traducción paralela
Yöre sakinleri sarnıçlardaki ya da su basmış bodrumlardaki pis suyu içiyorlar.
Los habitantes beben el agua estancada de la cisterna o del sótano inundado.
Ama yöre halkının zevkine hitap etmek için bilete kısa bir opera ilave ettik.
Pero, para adaptarnos a los gustos del lugar, hemos añadido una pequeña ópera.
Memuriyette olmasa bile. Yöre derebeyleriyle temas halinde. Bu yüzden yaptığı her korkunç işten paçayı sıyırıyor.
aunque no tenga ningún puesto oficial, está en contacto con los caudillos locales y hace cosas horribles impunemente.
Yöre halkının zihniyetine ve zevkine hitap etmek çok güç.
La mentalidad y los gustos del público local son difíciles de complacer.
Ama hatırası... Hatırası ömürlerinin sonuna kadar o yöre halkının hafızasına kazınmış.
Pero su recuerdo... vivirá con esos nativos para el resto de sus vidas.
"Yöre Polisi Johnny Rocco'yu Yakaladı."
"Un policía captura a Johnny Rocco".
- Yöre halkı için sorun değil.
- Algunos. La gente de los pueblecitos...
Birileri elimizde ne varsa çaldı, içinde yöre halkının bütün parasını da.
Alguien nos robó todo lo que teníamos, incluyendo el dinero de nuestra comunidad.
Şu bahsettiğin yöre halkı.
Esa comunidad qué ha mencionado.
Yöre halkı öyle diyor.
Según la gente de allí.
Yöre sakinlerine kalırsa, refakatçi o veya bu şekilde... hamisini öldürmüştü.
La gente del pueblo creía que, de un modo u otro, ella había matado a su benefactora.
- Yöre sakinlerini görmek istedim.
- Yo quería ver a la gente de aquí.
Kaya düşer düşmez, tekrar yöre halkının bir parçası olabileceğiz.
Cuando la roca caiga podremos estar otra vez con los demás.
Bütün yöre halkımız onu arıyor, bulur bulmaz hemen sizinle olurum.
Pero hemos enviado gente a buscarlo. De modo que volveré no bien lo encuentren.
İkisi de köylü olan iki yöre insanı Clermont'dan birkaç kilometre ötede yaşıyorlar.
Dos hermanos, ambos granjeros de la zona, viven a unas pocas millas de Clermont.
Le Moniteur'de küçük bir ilanda yöre halkından bir tüccar % 100 saf Fransız olduğunu beyan etti.
En los pequeños anuncios de Le Moniteur, un comerciante local anunció que el era 100 % francés puro.
Her sabah kendisiyle muhabbet etmeye gelen bölgenin yöre sakinleriyle fazladan biraz daha vakit geçirdi. Günümüzdeki Fransızların büyük bir bölümü Pierre Laval'in kendilerini müdafaa edebilmek için elinden geleni yaptığının farkına vardığına tüm samimiyetimle inanıyorum.
Ha visto por ud. mismo, mientras visitó el pueblo hoy, y entrevistado a la gente que vió a Pierre Laval trabajando, que ni una persona está dispuesto a acusar Laval de cualquier crimen indignante.
Üyeler telefon rehberinden yöre halkından, mal mülk sahibi olanlardan ve seçmen pusulaları, toplumun değişmez değerlerinde çıkarı olan sınıflardan seçilir.
Sus miembros se buscan en la guía telefónica... entre los pequeños propietarios inmobiliarios de la zona... o en los registros electorales, es decir entre esa parte de la sociedad... con intereses en que la sociedad permanezca sin cambios.
Tüm yöre şeytani işlerinden bahsediyor.
Toda la región habla de tus crímenes.
Değerli yoldaşlar bugün, bu şen günde yöre halkımız ulusal bir sevince ortak oluyor.
Camaradas, hoy, durante este día festivo, la gente de nuestro distrito se une en un día de gran alegría nacional.
Evini bulmak için boşuna uğraştım. Smith ismi yöre insanlarında son derede yaygındı.
Intenté en vano hallar su casa pero el apellido Smith era común entre esta gente.
Ve şimdi sıradaki işimiz.Homer Simpson, yöre sakinlerinden, bir sorunu var.
Y ahora a temas nuevos. El vecino Homer Simpson quiere decir algo. ¿ Sr. Simpson?
Yöre halkı çok önceleri yapmışlar ve eğer bu ağacın kabuğundan çiğnerlerse, bunun diş ağrısına iyi geldiğine inanırlarmış.
Los campesinos los colocaron allí muchos años antes y creen que si uno mastica la corteza... será un remedio para el dolor de muela.
Binaya girdim ve yöre yemeklerinden tattım.
"Entré en su establecimiento y probé la comida local".
Eminim ki yöre kızları seni çok çekici buldular
A las mozas de aquí Debías de parecerles encantador
Görünüşe göre açgözlü kertenkeleler tüylü sıçan ya da çatı kuşu olarak da bilinen yöre güvercinleri için damak tadı geliştirmiş.
Parece que a los reptiles rapaces les gusta comerse a la paloma común también llamada rata emplumada o ave de la alcantarilla.
Ben Kent Brockman, Barney'nin Bowlarama'sında yani yöre sakini beyinsiz Homer Simpson'ın "Tam Skor'un" eşiğinde olduğu yerdeyiz!
Soy Kent Brockman en vivo... donde el alcornoque de Homero Simpson está por anotar un juego perfecto.
Küçük bir yöre. Bilmiyorum.
En una ciudad pequeña, no sé.
O bölge, yöre insanı ya da Ermeni Soykırımı hakkında ipucu olabilecek birçok arşivsel doküman olmasına rağmen şu sıralar Ussher'ı da aklımda tutarak İncil'i yeniden okuyorum ama bundan ziyade biraz da hayal gücümle alakalı.
Y todo el material de archivo sobre esta región, este pueblo y el genocidio armenio. Estoy releyendo la Biblia, pensando en Ussher. El resto depende de mi imaginación.
Yöre halkı tımarhaneden kaçmış bir delinin yaptığını iddia ediyormuş.
La gente de acá dice que fue un lunático.
- Yöre halkı nereye gidiyor?
- ¿ Dónde va la gente de aquí?
Yöre basınının bazı üyeleri bu öneride bulundu.
Algunos miembros de la prensa local ya lo han sugerido.
Onlar yöre kadınlarından daha zordur, öyle değil mi?
Son más complicadas que las locales, żno cree?
- Hayır. Bu okulun tabusunu ihlal ettin. Bu yöre eski geleneklerimizin sürdürüldüğü tek yer.
Has roto el Tapu de este colegio... en este Marae, el único lugar donde se sostienen nuestras viejas costumbres.
Mobilyayı yanlış yöre koyarsam, bir anda alev alabilir ya da pudinge dönüşür.
Si coloco mal los muebles puedo salir ardiendo o convertirme en papilla.
Polinez villasında yaşayacak, yöre kızlarına Bali Hai'yi tattıracaktım.
Viviendo en una casa en la polinesia. Dándole a las nativas clases de anatomía.
Şimdiyse, Carl'ın ölümünden sonra yöre sakinlerinin bir komite kurduğunu ve Bradley Park'ını koruyan bir topluluğa yardım ettiğini öğrendik.
Y ahora aprendimos que, después de la muerte de Carl Morrisey sus vecinos formaron un comité para proteger al Parque Bradley.
Yöre sakinleri, onun bir cadı olduğunu düşünüyorlardı.
La gente del lugar creían que era una bruja.
Yöre halkı tarafından...
Póngame con Dixon Bainbridge
Biggy'nin, kutsal yumurtanın yerini tam olarak bildiği söyleniyor. Efsaneye göre, onu bulduktan bir kaç gün sonra donarak öldü. Yöre halkı tarafından...
Se dice que Biggy sabía el paradero del huevo sagrado y fue pocos días después de encontrarlo, cuando, según la leyenda, fue congelado hasta la muerte por el helado horrible bastardo conocido por los lugareños como Escarcha Negra.
Gidip yöre halkıyla tanışacak mıyız?
-... ¿ Quieres conocer a los locales?
Birinci Bölüm Bu bölümde yolumuz Manderlay'e düşer ve yöre halkıyla tanışırız.
En el que descubrimos Manderlay y conocemos a la gente del lugar
Ama bunca yıldır, yeni ekilen pamuğa zarar verdiği olmamıştı çünkü çiftlik, yöre halkının "Yaşlı Hanımın Bahçesi" olarak bildiği ağaçlardan oluşan bir kalkan ile zekice korunmaktaydı.
Pero desde tiempos inmemoriales, el algodón recién plantado se había salvado, ya que la plantación estaba ingeniosamente protegida por una angosta hilera de árboles, a la que comúnmente llamaban "el jardín de la señora".
Zaman ilerledikçe, Manderlay'deki pamuk fideleri ile birlikte, yöre halkının açlığı da büyümekteydi. Ellerindeki eşek eti iyice azalmıştı ve kalan az miktarı da Claire'ye ayırmışlardı.
El tiempo pasaba, y las dispersas plantas de algodón crecían junto con el hambre de los habitantes de Manderlay, ahora que la poca carne de burro que sobraba estaba reservada para Claire.
Tek gelenler, kaybolanlar ve yöre halkı.
Aquí, sólo aparecen los perdidos y los moradores locales.
Her ne kadar yöre halkı fazla zehir kullanıldığından şikayetçi olsa da...
Aunque algunos residentes se muestran preocupados por los altos niveles de pesticidas utilizados...
Ne yapabileceğini sanıyorsun! Bolinas Rıhtımı bugün kapatıldı. İnsanlar yöre halkının Amerikan Nessie dedikleri şeyi görmeye çalışıyorlardı.
La costa de Bolinas se llenó hoy... de gente tratando de ver... lo que los lugareños están llamando el Nessie Americano.
Yöre çok güzeldi.
El lugar es muy bonito.
Diğer haber : bir yöre sakini lotoyu tutturdu.
No, estoy bien.
Eski zaman İsraillileri gibi.
Señoras y señores, como los israelitas de Yore.
Geldiğimiz yer, o yöre her şeyi daha acımasız yaptı.
El lugar del que venimos...