Yüzüm traducir español
1,486 traducción paralela
Yüzüm gözüm kül oldu.
¡ Tengo la cara llena de cenizas!
Zaman geciyordu... büyüklerin yüzünü kara bulutlar kaplamıştı... oysa benim yüzüm çok parlaktı.
El tiempo pasó y mientras las nubes cubrieron las caras de los adultos... mi cara estaba llena de luz...
Çünkü yüzüm çok hoş.
Eso es porque mi cara es guapa.
Bir anda yüzüm havluyla örtüldü.
De repente había ina toalla sobre mi cara.
Yüzüm böyle olunca endişe dolu sözler söylerim.
Pongo esta cara y las palabras de preocupación salen solas.
Benim yüzüm kare mi?
¿ Es mi cara cuadrada?
Yüzüm!
¡ Mi cara!
Bu benim yapmacık yüzüm.
- Esta es mi cara falsa.
Kaldırımın kenarından kayıp çok kötü düştüm. Yüzüm yerde, kıçım havada.
Me resbalé en el borde de la acera, me caí boca abajo, con el culo para arriba.
Kötü kokuyorum, yüzüm kasiniyor ve striptiz kulüplerindeki yemekler berbat.
No quería haceros daño sólo destruir todo aquello en lo que siempre habéis creído.
Güzel yüzüm...!
¡ Mi hermoso rostro!
Yüzüm hala uyuşmuş durumda.
Mi cara aún está entumecida.
Bu benim yüzüm.
Ésta es mi cara.
burada bulunsam? Salıncağa yüzüm dönük şekilde oturabilirim.
¿ y si aparezco aquí al empezar la escena?
- Bu benim yüzüm. Bakış değil.
- Es mi rostro, no una expresión.
- Evet, yüzüm.
- Sí, en mi cara.
Ne yapalım bir tek o vardı. Ona bunu söyleyecek yüzüm de yoktu.
Era lo único que tenía y no me animé a decírselo.
Yüzüme değil, yüzüm kızlardan bile yeni. Git kızlarımı döv.
Es más nueva que la de las chicas. ¡ Párteselas a ellas!
- Ses o ben yüzüm.
- Ella es la voz y yo, el rostro.
Yüzüm taşın tam yanın... Sonra patlattın...
Tenía el rostro cerca... y tú soplas.
Yüzüm hakkında ne düşünüyorsun?
¿ Qué les parece mi cara?
Bak, bu benim ciddi yüzüm.
Mira, es mi cara seria.
Yüzüm...
Mi cara...
Bu benim yüzüm.
Es mi cara.
Ama benim gerçek yüzüm... sandığınız kadar güzel değil.
Mas en suma soy la suma de algo que, en total,
Yüzüm bu haldeyken Hamptons'a gideceğimizi düşünmene inanamıyorum.
No puedo creer... que piensen que iremos al Hamptons con mi cara luciendo así.
Güzel bir yüzüm var.
Tengo una cara bonita. - No. No.
- Herkes baksın, güzel bir yüzüm var,
- Miren todos, tengo la cara bonita.
Yüzüm o kadar açıkta ki, şimdiye kadar nakavat olmamam bir mucize.
Mi cara esta tanto afuera que es un milagro que no me hayan noqueado aún.
Yüzüm yanmaya başladı.
Mi cara está comenzando a arder.
Bırakıyorum. Sonny yüzüm nasıI?
Sonny, ¿ cómo se ve mi cara?
Eğer yalan söylediysen, yüzüm kalmaz.
Si has mentido, perderé mi prestigio.
Görüyor musun? Melek gibi bir yüzüm var.
¿ A que tengo cara de ángel?
Gölüm kenarına geldiğimde yüzüm ve parmaklarım soğuğun acı ıssırığını hemen hissediyor.
Mi cara y mis dedos sintieron el frío punzante tan pronto como llegué a nivel del lago
Ah, yüzüm!
¡ Me dio en la cara!
Benim karakterli bir yüzüm var.
Tengo más una cara con carácter.
Şimdi, yüzüm acıyor, ve hala çıldırıyorum.
Ahora, mi cara me duele, y todavía estoy volviendo loco.
Yüzüm hakkında böyle konuşmaya nasıl cüret edersin?
Cómo te atrevés? Qué estás diciendo de mi rostro?
- Yüzüm nerede?
- Y mi cara, dónde está?
- Yüzüm nerede?
- Dónde está mi cara, específicamente?
Bu benim engebeli arazi yüzüm.
- Esta es mi cara para terreno escabroso.
Yüzüm Holiday Inn'deki çarşaflardan daha çok katlanmıştır.
Mi cara ha sido estirada más veces que una sábana en el Holiday Inn.
Yüzüm. Yüzümde çok fazla karakter var.
Tiene demasiado carácter.
Titiz ve yerinde ameliyatlar sayesinde yüzüm ve vücudum yarı yaşında görünüyor.
Gracias a un trabajo consistente y preciso, parezco de la mitad de mi edad.
Yüzüm yanıyor.
Me quema la cara.
Gelip kendi yüzüm hakkında konuşmak istedim.
Así que pensé que podría venir y hablarles de mi cara.
Bu benim normal "eve gel, sakinleş ve içki iç" yüzüm.
- La cara normal de llegar a casa y tomarme una copa.
Tanrı'm yüzüm kıpkırmızı olmuştu.
- ¡ Me sonrojé toda!
- Yüzüm yok.
- Porque no tengo rostro.
Yüzüm benim yüzüm değil.
Mi cara no es mi cara.
Benim de yüzüm var.
Yo tengo una cara.