Yıka traducir español
2,102 traducción paralela
Harvey Boarden, git arabamı yıka.
Harvey Boarden, ve a lavarme el auto.
Başka yerde yıka şeyini.
Oye, nosotros lavamos vegetales ahi. Yo tampoco aprecio tu pequeño "aparcamiento"... - Hace unos minutos.
Git ve anti bakteriyel sabunla ellerini yıka.
Lávate las manos con jabón antibacterial.
Burkett Randle, "Yıka Saçın Çıksın" Şampuanı, Partizonol özlü.
El champú Lava y Crece de Burkett y Randle enriquecido con Partizonol activo.
Bebeğim sırtımı yıka
Me dijo que era una puta!
Bebeğim sırtımı yıka - Shawn!
Ahora me encargo de esto.
Git yıka, hadi.
Ve a limpiarte. Llévala. Vamos.
- Git ve o lüle saçlarını bir yıka.
- No digas eso, tarado.
Tamam, hadi, ellerini yıka.
Vamos. Lávese las manos.
Dur. Bekle. Burada yıka.
Espere, lávese aquí.
Sen de bütün gününü yol arkadaşlarınla geçir, çocuklarla oyun oyna, kusmukları sil, çamaşır yıka, alışveriş yap ve kahrolası yoldaki lanet karı temizle.
Así tú te puedes pasar todo el día buscando aventón y las citas de juegos y el vómito y la ropa sucia y las compras y apalear la maldita nieve en la puta entrada.
Çabuk yüzünü yıka!
¡ Ve a lavarte inmediatamente!
Burada kalıp, o komik eldivenlerle bulaşıkları yıka.
Quédate aquí a lavar los platos con esos guantes ridículos.
- Akşam yemeği için elini yüzünü yıka balkabağım.
- Ve a lavarte las manos, cielo.
Yıka şu pis yüzünü, üzerini de değiştir ve yuvaya geri dön.
Vamos, lávate la cara, cámbiate de ropa. Y vuelve rápido al lugar.
Şayet kırmızı tutkunun rengiyse, adet kanında yıka beni. "
Si el rojo, es el color de la pasión, báñame en tu menstruación. "
Ne bileyim? Yıkan. Saçını falan yıka.
Yo no sé - date un baño, lávate la cabeza o algo por el estilo.
Ellerini yıka.
Lávate las manos.
Şimdi gidip, ellerini yıka.
Ahora, ve a lavarte las manos.
Kendi çamaşırını kendin yıka. Ellerini de edep yerlerinden çek!
Lava tu propia ropa y mantén tus manos lejos de tus partes privadas.
Gidip yüzünü yıka.
Ve y lávate la cara.
Yıka o yüzündeki boku!
¡ Ve y lávate esa mierda de la cara!
Pekâlâ. Git onu yıka.
De acuerdo, ve a lavarte.
Şu lanet arabayı yıka, tamam mı?
Limpia el maldito auto. ¿ Está?
Şimdi, ellerini yıka, pis herif.
Lávate las manos, maldito sucio.
Elini yüzünü yıka!
¡ Ve rápido a lavarte y cámbiate la ropa!
Bununla yıka.
Lávate con esto.
Annenin yanına gitmeden önce, köşedeki bara git de elini yüzünü yıka.
Yo que tú me iba al bar de la esquina y me la lavaba la cara... antes de volver con mami. Anda, toma.
Sen, şu ıvır zıvırları yıka!
¡ Tú lavarás mis innombrables!
Peki, tamam, burada kal ve bulaşıkları yıka ve başkalarının yemeklerini ye, ve, biliyorsun, keyfine bak.
Bueno, entonces quédate aquí, lava los platos come la comida que deja la gente, y disfrútalo.
Yıka şu pis ağzını!
¡ Vete a la mierda, maricón!
Eğer esmer burun istiyorsan, arabamı yıka olurmu?
Detente ahi mismo Quieres lamerle las botas, Kiddo, lava mi auto
Git yüzünü yıka, Onu içeri çağırayım.
Lávate la cara. Lo voy a llamar.
Tüm beraber yapabileceğimiz güzel şeyleri o bi b * ka yaramaz adamlarla kavga etmeye mi tercih ediyorsun?
De todas las cosas buenas y maravillosas que podemos hacer juntos, ¿ tú prefieres irte a pelear con un montón de idiotas de Woody?
Her ikisinin de sabıka kayıtları var.
Y ambos tienen antecedentes policiales.
Masamdan çaldığın sabıka fotoğrafını geri istiyorum.
Y devuelve la foto que robaste de mi escritorio.
Ona motoru tazyikli su ile yıka demedim.
Le dije a mi tío que lo lavara, no hablé del motor.
Görüntüsünü sabıka veri tabanında araştırdın ve bir şey bulamadın.
Corríste con la divición criminal, y lo atrapáste... Corríste con la divición criminal, y lo atrapáste...
Sonra beni boruya bağla ve bunu ağzıma tıka.
Y encadename a la tuberia y ponme esto en la boca. Ok?
Gemi dalgaların içinden bata çıka ilerlerken onun gemi iskeleti gıcırdıyordu.
Oh, los arados de la nave a través de las olas, subiendo y cayendo, crujen la madera.
Tabii, tabii. 50 yıl boyunca tıka basa şeker yemesini ve egzersiz yapmamasını ben söyledim ya.
Yo le he cebado con mantequilla y azúcar durante 50 años... y le he obligado a no hacer ejercicio.
James ve ben sokaklara döküldük, kulübün reklamını yaptık eğlenceler düzenledik ve mekanın önünde kuyruklar oluşmaya başladı ve her gece tıka basa doluyduk.
James y yo salimos a la calle, promocionamos el club, organizamos eventos y en poco tiempo había fila en la entrada, y todas las noches estábamos llenos hasta el techo.
Arazi senin olsa da olmasa da, bu sabıka kaydıyla dolandırıcılık suçu seni 10 yıla kadar hapse sokabilir.
Con su historial criminal, fraude puede conseguirle hasta diez años en prisión, sea su propiedad o no.
Burnunu tıka ve alalım şu yarak kafalıları.
Tápate la nariz y examina sus pollas.
Oturmuş seni beklerken bir başka kız çıka geldi.
Estoy aquí sentado esperándote, y entonces viene una chica...
Kahkaha ve mutlulukla. Üzüntü uçurtması uçtu ve ipi koptu. Şimdi, gitti.
la cometa de la tristeza ha volado Ho Hasi Kushi Mein Gum Ki Tuddi así que corta la cuerda Hawa Mein Huddi Woh Ka Tale Kho Gayi sí, se ha ido Haan Kho Gayi vámonos de estos llantos y gemidos Chodo Chodo Sab Rone Dhone
Hayatımın nasıl olduğunu biliyorum. Mutluluğun sırrını biliyorum. Bunu biliyorum.
conozco el secreto de la felicidad Main Khushiyon Ka Har Raaj Jaanu y le digo al mundo Main Jaanu Jahaan Ko Batlaau soy el que consigue Main Woh Hoon Jo Chaahu Woh Paau todo lo que quiere Main Khud Se Hi Waade Nibhaah
Ve sabıka kaydına göre de Marcus Garfield'ı tanıyormuş.
y de acuerdo con su registro, el conocía a Marcus Garfield.
Bir mıntıka oluşturdum ve otoyol devriyesine haber verdim.
Establecí un perímetro y notifiqué a la Patrulla de California.
Dedektif Van Pelt, mıntıka kontrolüne çıkarken kapıyı kilitledin mi?
Agente Van Pelt, cuando hizo su revisión ¿ cerró la puerta?
Hamuru al ve kapıyı tıka.
¡ Coge esa plastelina y cierra la puerta!