Zaafım traducir español
364 traducción paralela
- Sana karşı da zaafım var.
- También siento debilidad por ti.
Benim tek zaafım.
Son mi única debilidad.
Kaybedilen davalara hep zaafım olmuştur, gerçekten kaybedilince.
Siempre he sentido debilidad por las causas perdidas.
Her şeyi unuttuğum ortada. - Bu benim zaafım.
Siempre olvido lo evidente, es mi defecto.
Asla öyle bir zaafım olmadı.
No me lo permito.
Eğer zaafım olan bir şey varsa o da koca bir kavanoz içinde konyakla konserve edilmiş şeftalidir.
Si hay algo por lo que tengo debilidad, es un buen bote de duraznos al vino.
İyi bir hindiye olduğu kadar hiçbir şeye zaafım yoktur.
No hay nada que me guste más que un buen pavo.
En büyük zaafım.
Parece gustarte. Es mi gran debilidad.
Öyle bir zaafım olduğunu söyleyemem.
No puedo decir que sea la mía.
Denizcilere olan zaafımı biliyorsun.
Conoces mi debilidad por los marinos.
Senin anlayacağın, benim tatlılara karşı zaafım var.
Pero, ¿ por qué cogiste los del centro?
Çiçeklere karşı zaafım var.
- ¿ Cómo? Tengo debilidad por las flores.
Öğretmenlere karşı her zaman zaafım olmuştur.
Siempre he tenido debilidad por las maestras.
Kadınlara karşı zaafım var.
Sigo teniendo la enfermedad de las mujeres.
Pekâlâ, Adelaide'a zaafım var!
¡ De acuerdo! Adelaide es mi debilidad.
Modası geçene dek, Yahudi kızlara karşı zaafım vardı.
Sentía debilidad por las chicas judías hasta que pasaron de moda.
Selam, zaafım benim.
Hola, debilidad mía.
Benim sana karşı bir zaafım var.
Tengo lo que considerará una debilidad.
Sakin ol. Sana olan zaafımı kullanıyorsun çünkü kölen olduğumu sanıyorsun.
Te aprovechas porque te crees que soy esclavo de mis sentidos, pero tengo un alma.
Orada $ 50,000, vardı ve benim dolarlara karşı zaafım var.
Mi amigo y yo daremos fé de ello.
Ailece İspanya'ya karşı bir zaafımız var.
En mi familia tenemos debilidad por España.
Ayrıca, fakirlere karşı da özel bir zaafım var.
También siento debilidad por los pobres, los obreros.
Benim de böyle bir zaafım var işte...
Tengo debilidad por tales...
Yabancı kızlara zaafım var.
Tengo una debilidad por las chicas extranjeras.
Zaafım var. Ne zamandır biliyorsun?
Soy débil. ¿ Cuánto tiempo hace que la conoces?
"Bir tek zaafım var. Maktul sürekli..."
"... con un solo atenuante " "La víctima era cómplice..."
Çocuklarıma karşı olan zaafımdan dolayı onları şımarttım.
Siento ciertas debilidades por mis hijos, y los mimo.
Suçlu adamlara hep zaafım vardır.
Siempre he tenido debilidad por los acusados.
Erkeklere karşı büyük bir zaafım var.
Tengo una gran debilidad por los hombres.
- Afyona karşı zaafım var.
- Tengo debilidad por el opio.
Bu benim hatam, buna zaafım var.
Es mi culpa, he sido desconsiderada.
Şüpheci, alaycı, kaba... belki de bunun için size karşı hep bir zaafım oldu.
Escépticos, cínicos, duros... Tal vez por eso les tengo predilección.
Bu zaafımı nasıl yargılarsın?
¿ Te atreves a juzgarme en mi desgracia?
Ona zaafım vardır.
Me gusta mucho.
Sonuç olarak, deniz kıyısındaki yerlere zaafım vardır.
Resulta que siento afinidad con las propiedades en la playa.
Güzel elbiselere karşı bir zaafım var.
Tengo tal debilidad por la ropa hermosa.
- Doğum günlerine karşı bir zaafım var.
Los cumpleaños me ponen sentimental.
Kadınlara karşı zaafım var.
Tengo debilidad por las damas. ¿ Qué se puede hacer al respecto?
Elmas bileziklere müthiş zaafın var mı hala?
¿ Todavía tienes esa horrible debilidad por los brazaletes de diamantes?
Yani halamın ona zaafı mı vardı?
¿ Te refieres a que solía estar tonta por él?
Rica ederim, buyurun. Mesela, bana gelmenizin tek sebebi, insanların zaafına gösterdiğiniz edebi meraktan mı kaynaklandı diye ciddi bir soru sorsaydım?
Si, por ejemplo, le pidiera que me dijera seriamente si es únicamente un interés por la humanidad,... su razón para visitarme.
Ben.. - Sanırım onun zaafı da sizsiniz bayan.
- Usted le cae bien, señorita.
Onlara çok bağlandım. Biliyorum, bu bir zaaf.
La Srta. Baptistine, mi hermana, y la Sra. Magloire, el ama.
Yoksa sanata karşı zaafınız mı var?
¿ Quizá un abrumador interés por el arte?
Zaaf mı?
¿ Vicios?
Seni tanıyorum, Henry. Sendeki her zaafı biliyorum. Ve her köşe başında seni bekliyor olacağım.
Te conozco Henry y te estaré esperando a la vuelta de la esquina.
Ve kapıldığımız zaafın.
Y nuestra debilidad.
Ona karşı bir zaafım var.
Por cierto, tengo cierta debilidad hacia ella.
- Senin de zaafın var mı?
- Y usted... ¿ tiene debilidades? - A veces.
Bu da benim zaafım.
¿ Patinar?
Yaptığımız herşey ile dalga geçen! Çocukların özenle gizlediği her zaafı açığa çıkarıp, alay eden!
Atacandonos por cualquier cosa que hicieramos resaltando cada debilidad por mas que fueran cuidadosamente ocultadas | por los niños.