Zapatos traducir español
16,565 traducción paralela
Erkek ayakkabısının burada ne işi var?
Aigoo! Se trata de los zapatos masculinos, ¿ por qué es aquí? Aigoo...
Diyorsun ki Vance Ford, iki ay önce Jim Sullivan'ı öldürmekle kalmadı. Aynı zamanda ayakkabılarını da çaldı.
Entonces, ¿ estás diciendo que Vance Ford no solo mató a Jim Sullivan hace dos meses, sino que también robó sus zapatos?
Sullivan'ın küçük ayakkabılarını giydi ve cesedin etrafında izler bıraktı.
Se puso estos zapatos más pequeños de Sullivan y entonces hizo que encontrar el cuerpo fuera un espectáculo.
Ford'un evinde bu 45 numara ayakkabıları bulduk.
Encontramos estos zapatos talla 11 en la casa de Ford.
Küçük zarif ayakkabıları kirlenmesin diye buraya kadar gelemez.
Ella no querría venir aquí y arruinar sus pequeños zapatos finos.
- Onlara daha yeni ayakkabı aldık.
Acabamos de comprarles zapatos nuevos.
Sen nasıl ayakkabı giyiyorsun yahu?
¿ Qué tipo de zapatos llevas puestos?
Ayakkabılarımdan kırmızı biber kokusu geliyor mu sence?
Oye, ¿ no sale olor a chile de mis zapatos?
Tony'nin şifresi "İtalyan ayakkabılar 007" olacaktı.
He adivinado la contraseña de Tony es... Zapatos italianos 007.
Bu adama bir çift lezbiyen ayakkabısı giydirin.
Ponle un par de zapatos lesbianos.
Bu adama uygun bir çift lezbiyen ayakkabısı entübe edelim.
Intubémoslo y encajémosle zapatos lesbianos.
Chesterfield'de küçük bir ayakkabı dükkanı vardı.
Él tenía una pequeña tienda de zapatos en Chesterfield.
Bir gün benim yaşadıklarımı yaşayana dek beni rahat bırakmanı istiyorum.
Hasta que no hayas hecho eso, hasta que no hayas tenido que caminar con mis zapatos, Necesito que no seas tan duro conmigo y volver del infierno
- Ayakkabılarını değiştirebilir misin?
- ¿ Podrías usar otros zapatos?
Bunlardan daha çok ses çıkaran ayakkabı yoktur. Kafamı toplayamıyorum.
Tiene que ser posible... que consigas unos zapatos que no hagan ruido...
Daha düzgün bir tane bulabilirsin herhalde.
¡ Debes encontrar otros zapatos!
Mutfak masasının üstünde, içinde bazı mektuplar olan ayakkabı kutusu var.
Hay una caja de zapatos con cartas, en la mesa de la cocina.
Ve ayakkabı izi.
Y también huellas de zapatos.
Neden ayakkabının topuğunu kırıp sonra da yapıştırmak için para almıyorum.
¿ Por qué no rompo tus zapatos, y luego te cobro por arreglarlos?
Ayakkabıların harika!
¡ Geniales zapatos!
Ayakkabıları çekip nasıl da Drogan'ın kıçında karate yapmıştı ama...
Recuerdas, ¿ él se quitó los zapatos y se lanzó en karate contra el trasero de Drogan?
Bana çizmelerini, ne kadar ayakkabın varsa hepsini göster.
Muéstrame tus botas. Todos tus zapatos.
George'un başka biri büyük numara ayakkabı giyerek onu töhmet altında bıraktığını düşünmemizi sağlayacak kadar kurnaz olup olmadığını merak ediyorsun.
Te preguntas si George Edalji es lo suficientemente astuto, como para hacernos creer que alguien quiere involucrarlo, usando zapatos grandes.
Sen onun seviyesinde değilsin.
No le llegas ni a la suela de los zapatos.
Bir çift bok kahverengisi ayakkabı, çözülmüş, iki adam gülüyor.
dos zapatos allí, una mierda de zapato marrón, desatado, dos tipos riendo...
Bize birer uçak bileti alacağım ve sonra iade ederiz, tıpkı ayakkabılarda yaptığım gibi yada Tom Cruise'un karılarına yaptığı gibi
Compraré billetes de avión y luego los devolveré, Como lo hago con los zapatos o Tom Cruise con sus esposas.
Ceketler ve ayakkabılar çıksın!
¡ Chaquetas y zapatos fuera!
Sana ayakkabılarımdan birini ödünç vermemi istermisin?
¿ Quieres que te deje unos zapatos planos?
Halı üzerinde birbirinden farklı üç çift ayakkabı izi saydım.
Veo tres tipos de huellas de zapatos en la alfombra.
Onlar bana dediler ki, istediğin her tür yemek, uyuyabileceğin sıcak bir yatak, yeni ayakkabılar vereceğiz.
Decían que tendría toda la comida que quisiera, una cama caliente en la que dormir, zapatos.
Ayakkabılarım oldu.
Tendría zapatos.
Ayakkabılarını parlatan adama kadar tanıdığın herkesle konuşacağım!
¡ Voy a hablar con todo el mundo que conoces hasta el chico que saca brillo a tus zapatos!
Babası, yargıç olarak onun görevini nasıl yerinize getirdiğinizden dehşete düşerdi.
Su padre estaría horrorizado en como llena sus zapatos como magistrado.
Yok, kesmem. Çünkü ayakkabılarını kullanacağım.
No, no lo haré... porque voy a usar uno de tus zapatos.
- Hey, Kath'imizin ayakkabı kutusu o.
- Oye, es la caja de zapatos de Kath.
Yeni ayakkabı alman gerekebilir.
Podría necesitar unos zapatos nuevos.
Bak, bu ayakkabılara ihtiyacın olmaz, değil mi?
Mira, no necesitas estos zapatos, ¿ verdad?
Hayır, doğum günü ayakkabılarım onlar. Geçen yıl Bobby aldı.
No, son mis zapatos de cumpleaños que Bobby me regaló el años pasado.
Bu, ayakkabı tamircimiz Richard Two-shoes.
Este es nuestro zapatero, Richard Dos Zapatos.
Daha değil Richard Two-Shoes.
Aún no, Richard Dos-Zapatos.
Richard Two-Shoes.
Richard Dos Zapatos.
Ayakkabı tamircisi Richard Two-Shoes.
Richard Dos Zapatos, el zapatero.
Richard Two-Shoes, bu adi yaşlı kadınla gecelerce birlikte oldun mu?
Richard Dos Zapatos, ¿ habéis pasado noche tras noche con esta repugnante arpía?
Aramızda aşk yoktu Goody Two-Shoes.
No era por amor, Sra. Dos Zapatos.
Mahkeme kayıtlarına geçmesi için, biraz tesellisi oldu mu Goody Two-Shoes?
Para que conste al tribunal, estáis cómoda con esto, Sra. Dos Zapatos.
Hadi ama Bay Two-Shoes.
Vamos, vamos, Sr. Dos Zapatos.
Ayakkabı kutusuna saklamışsın.
Escondido en una caja de zapatos.
Ayakkabılarım.
Mis zapatos.
Aşırı derecede pahalı olan ve ömrümde sadece bir kez giyeceğim muhteşem ayakkabılarım kayıp.
Esos zapatos fantásticos, ridículamente caros que llevé una vez y que nunca volveré a llevar. Se han perdido.
- Ayakkabılarım için mi? - Evet.
- ¿ De mis zapatos?
Goody Two-Shoes'u getirin.
Convocamos a la esposa de Dos Zapatos.