Zevk traducir español
11,240 traducción paralela
İnce zevk mi?
Sofisticada, ¿ eh?
Hope'a yapmaya çalıştıkların için sana acı çektirmekten zevk duyacağım.
Por lo que pudiste hacerle a Hope, voy a disfrutar haciéndote sufrir.
Sana bağlandığımda gördüğüm tek şey öfke problemleri ve kadınlara yönelik sahip olduğun tartışılabilir zevk.
Todo lo que vi cuando te canalicé fueron emanaciones de ira y un cuestionable gusto con las mujeres.
Sevgili anne, yalnızca kanına ihtiyacımız var. Ancak bunu yaparken beter şekilde acı çekersen bundan zevk almam diyemeyeceğim.
Mi querida madre, simplemente necesitamos tu sangre, pero en el evento de que tengas que sufrir horriblemente, no puedo prometer que no lo disfrutaré inmensamente.
Sizinle çalışmak büyük bir zevk Bay Fundwani.
Es un placer hacer negocios contigo, Mr. Fundwani.
Bu ortaklık benim için bir zevk. Sindhi halkı için bir zevk. Zevk.
Esta alianza es un placer para toda la comunidad de Sindhi, placer, placer placer!
Kısa da olsa, geçirdiğimiz zamandan zevk aldım ama pişman da olsam yapılması gerekeni yaptım.
Disfruté el poco tiempo que pasamos juntas. Pero, lamentablemente, debo hacer lo que es necesario.
Babanı öldürürken zevkten dört köşe oldu ve o zevk anını tekrar tekrar yaşamak istedi.
Tuvo su erección matando a tu papá, y quería volver a vivir el momento una y otra vez.
Acıdan zevk alıyor.
Se excita con la sangre derramada.
Rastgele masum insanların trajik bir şekilde ölmelerini izlemekten zevk alıyor.
Se excita viendo a como mueren al azar personas inocentes.
Eminim Lucy bundan zevk alıyordur.
Juro que Lucy está disfrutando esto.
Canını yakmaktan zevk almıyorum.
No disfruto hacerte daño.
Canını yakmaktan zevk alıyorum.
Sí disfruto hacerte daño.
Seninle tanışmak bir zevk.
Encantado de conocerte.
Sizi görmek benim için bir zevk.
Siempre es un placer.
Her Zevk İçin Yaramaz Cali Angels Yaramaz Cali Angels, Her zaman Her Yerde
ÁNGELES TRAVIESOS CALI PARA CUALQUIER NECESIDAD O GUSTO ÁNGELES TRAVIESOS CALI DONDE SEA, CUANDO SEA
Onları hedonistler ( zevk düşkünü ) diye grupladım.
Bueno, los agrupe como hedonistas.
Doğal durumdan çok zevk alırım.
Disfruto del estado natural.
Çatıdayken o Rus'a insanlara zevk aldığın için zarar verdiğini söylemiştin.
Cuando estábamos en ese techo, le dijiste al ruso que lastimabas a la gente porque lo disfrutabas.
Ama ben bundan zevk almıyorum vahşetten.
Pero no me da ningún placer. La crueldad.
Bir, korku filmi gibi zevk veriyor.
Uno, es emocionante como una película de miedo.
Seni zekâsıyla yenmek ona zevk verdiği için seni arayıp dalga geçiyor.
Por eso te acecha y te llama, porque se cree que lleva ventaja sobre ti.
Birini öldürmekten daha fazla zevk aldığım bir şey varsa o da birinin kendi kendine ölüşünü izlemektir.
La única cosa que me gusta más que matar un hombre... Es verlo morir por sí mismo.
- Sen de olduğunu düşünmekten zevk alıyorum.
- Bueno, disfruto pensar que eres tú.
- Walter, Walter Banks. Sizinle tanışmak büyük bir zevk.
- Soy Walter, Walter Banks, es un placer conocerte.
O zevk bana ait, sizin için kim gelmez?
Es un placer, ¿ quién no vendría por usted?
Hayır, o zevk bana ait.
El placer es mío.
O zevk bana ait.
- El placer es mío.
O zevk bana ait.
El placer es mío.
Bundan zevk alacağım.
Voy a disfrutar con esto.
Sana bakmak benim için zevk Abigail.
Por mi honor cuidaré de ti, Abigail.
Bu da zevk için.
Esto es porque se me apetece.
En yüksek güvenlikli gemileri hedef almaktan Şirket'e burun kıvırmaktan zevk alıyorum.
Me gusta robar naves con la mejor seguridad, burlándome de La Compañía.
Zevk Sarayı.
El Palacio del Placer.
İnsanların sorunlarını tartışmaktan zevk alıyorlar.
Les encanta discutir los problemas de otras personas
Bazı insanlar yaptıkları işten zevk alırlar.
Algunas personas en realidad disfrutan de lo que hacen
- Zevk bile almadım, tamam mı?
Ni siquiera lo disfruté, ¿ sí?
- Kont de Rochefort'a söyle benim için bir zevk olacak. - Emredersiniz.
- Haz saber al conde de Rochefort que será un placer.
Aşağılanmanı görmekten zevk almıyorum.
No siento placer en ser testigo de tu humillación.
- Beni ağırladığın için teşekkür ederim. - Benim için bir zevk.
- Gracias por invitarme.
Sizi görmek büyük bir zevk. Kendine bir bak.
Es un placer verle.
- Zevk kubbesine hoş geldiniz!
- ¡ Bienvenidos al calabozo del pacer!
Benim için zevk. Hamileliğin oldukça ilerlemiş bile.
Pero estás bastante avanzada.
Terfiinizin ödüllerinden zevk alırken rahatsız etmemiş istememiştim sizi.
No quise interrumpirlo disfrutando la recompensa de su ascenso.
Onun ölümünden zevk almadım.
No sentí ningún placer por su fallecimiento.
Ama ben oynamaktan zevk almıyorum. Nedenini biliyor musun?
Pero yo no disfruto el juego.
O zevk bana ait, Jimmy.
Un placer, Jimmy.
"Sizin için şarkı söylemekten fevkalâde zevk duyarım."
"Me súper encantaría cantar con ustedes, seria asombroso."
"Selam, Moe." "Sizin için şarkı söylemekten fevkalâde zevk duyarım."
Sí, me súper encantaría cantar con ustedes.
"Fevkalâde zevk" mi? Bunu söyleyen mi kaldı?
"Súper encantaría." ¿ quién dice algo como eso?
Bu kısımdan çok zevk aldım.
Realmente disfruto esta parte.