Zevkin traducir español
433 traducción paralela
İyi zevkin temelinde sadelik yattığını, düşünürüm hep.
Siempre he creído que la sencillez era la clave del buen gusto.
Bay Bogardus vermenin getirdiği zevkin güzel bir örneğidir.
El señor Bogardus es un vivo ejemplo de la alegría de dar.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Mas no me muestres, hermano, cual ruin predicador,... la empinada y espinosa senda al cielo,... si él, cual libertino atolondrado, toma el camino de rosas del retozo,
Medenileşememiş bir zevkin ürünü.
Esto es de un gusto poco civilizado.
Şimdi de zevkin ölüm ile olan mücadelesini göreceğiz.
¿ Quieren ver algo ahora relacionado con el placer y la muerte? No me refiero a la muerte física... sino únicamente moral.
Kendi zevkin için burada değilsin.
No estás aquí para tu propio disfrute.
En medeni tarafın, püro zevkin.
Lo más civilizado de ti es tu gusto por los cigarros buenos.
Zevkin biraz değişmiş, değil mi Sam?
- Tu gusto cambió, Sam.
Kimseye söylememelisin. Zevkin dışında başkalarının mutluluğu da var.
A parte de tu placer, existe la felicidad de los demás.
Kaçıracağın zevkin
Que disfrutarías
Senin sıkıntın ne? Hiç zevkin yok mudur?
¿ Qué pasa contigo?
Zevkin bahçesine...
Del jardín de las delicias.
Çok tatlı biri. Gerçekten iyi bir zevkin var.
Es una chica preciosa, tiene buen gusto.
İyi bir damak zevkin olduğunu unutmuşum.
Olvidé que te gustan los hombres importantes.
" çok göz yaşı dökcen Zevkin kalıcak yarım
'Te arrepentirás, pero tus lágrimas llegarán tarde
" çok göz yaşı dökücen Zevkin kalıcak yarım
'Lo lamentarás pero tus lágrimas llegarán tarde
İşte benim vaktim geldi, saat 11'de zevkin doruğuna varırım.
Esta es mi hora. A las 11 de la noche llego al vértice del deseo.
Zevkin özü.
La esencia del placer.
Seter So Har bize zevkin bütünlüğünü yaratan,... on elementin derinliğini gösterir.
Seter-So-Har nos muestra la profundidad de los diez elementos, creando la integridad del sabor.
Müzik zevkin mükemmel!
¡ Tu gusto musical es excelente!
İnkar, zevkin kaymağıdır.
Cuanto mas tiempo ha estado sin beber, más se disfruta.
Trajedi yoksa zevkin anlamı nedir ki?
Sin tragedia, ¿ dónde está el placer?
İzlerken bizim aldığımız zevkin yarısını aldıysanız biz iki misli zevk almışız demektir.
Sólo con que les haya gustado la mitad que a nosotros... a nosotros nos habrá gustado el doble.
Gerçek bir kadınla zevkin doruklarında.
Satisfaciéndose con una mujer joven de verdad.
İyi bir zevkin var.
Tienes buen gusto.
İzin verilseydi, karını zevkin doruğuna çıkarmayı büyük bir zevkle denerdim fakat bu imkansız.
Si pudiera, trataría de hacer que se viniera tu esposa... pero eso es imposible.
Seninle ne yapmam gerektiğini biliyorum : yemek yemek ve sevişmek. Ama bu zevkin nasıl değiştiğini anlayabilmem için onun işteki bir resmine ihtiyacım var. Ve bu resime.
Y sé lo que hago contigo lo dijiste comemos y jodemos... pero para pensar en este placer y en su evolución yo necesito ahora una imagen de él trabajando... y de esta imagen...
Bu yüzden de zevkin de ötesinde bir zevk.
Así que es placer más allá del placer.
( ikincisi hala sinif gücünün nesilden nesle aktariminda birincil mekanizmadir ) ve ahlaki bastirmanin izleri ile dünyevi zevkin gösterisli iddialarindan bir karisim yapilabilir çünkü belirli dünyada hayat baskici olmaya devam eder ve yalanci zevklerden baska bir sey sunmaz.
( que es la forma principal de herencia del poder de clase, y por lo tanto, de la represión moral que aseguran ) pueden combinarse como una misma cosa, con la afirmación redundante del disfrute de este mundo, que precisamente se ha producido como pseudodisfrute que oculta la represión.
Bu, zevkin kaynağıdır, nezaketin ve samimiyetin dalgasıdır insanı yükseltir ve daha da yalnız hale getirir.
Es una fuente de placer, una ola de dulzura y calor... por la cual el hombre se eleva y se queda menos solo.
Zevkin doruğunu istiyor musun llsa?
¿ Quieres sentir el éxtasis, lisa?
Aşkın ve sonsuz zevkin beklediği o mutlak gaflet dünyası için yanıp tutuştuklarından mı?
Anhelando la ceguera perpetua, donde para siempre le esperan el amor y el éxtasis.
Kendini zevkin kollarına bırakman yanlış bir şey değil.
Entregarse al placer no es un crimen.
İyi bir zevkin varmış.
Tienes buen gusto
Benim kederim senin saklı zevkin mi?
¿ es mi dolor... tu placer secreto?
İyi bir zevkin var, Joseph.
Joseph, tienes buen gusto.
Ne yapman gerektiğini unutmalı ve bu gecenin yalnız zevkin için olduğunu hatırlamalısın.
Debes olvidarte de lo que debes hacer y recordar que esta noche es sólo para tu placer.
Bu bayan senin zevkin için burada samuray, benim için değil.
Esta dama está aquí para tu placer, samurai, no para el mío.
Zevkin doruğunda olduğunu yüzündeki ifadede görebilirsin
- Mira cómo su rostro está lleno de placer.
Çok ince bir zevkin var hayatim.
Tienes muy buen gusto
İkimiz de vahşiler gibiydik. Zevkten bağırıyordu. Ve tam zevkin doruğuna ulaşırken..... yüzündeki o gülümsemeyle yere yuvarlandı ve öylece kalakaldı.
Hicimos de todo, violentamente como dos salvajes... y él gritaba con placer, y en el momento de más éxtasis... zozobró con esa sonrisa en la cara.
zevkin doruklarına çıktım.
El placer me hacía sentir libre.
Kutsal İsa! Nasıl bir yemek zevkin var böyle?
Dios mío, ¿ qué clase de dieta sigues?
Nasıl, zevkin son parçasını bağışlayarak hafifçe ölmeyi ve geçici bir çatının korumasında ölümden sonra yeniden alevlenmeyi, bir kelime gibi.
Y ver en ello un luto por alguien Y así orgullosamente... dar la última porción de felicidad, muriendo brillando. Y al abrigo de un tejado improvisado, alumbrar póstumamente, como una palabra.
Tuhaf zevkin var!
Tienes un gusto extraño para los hombres, querida.
Senin zevkin için bu adamın aletini sallamasını seyredemem.
No dejaré que enseñe su colgajo.
Yatakta alınacak en büyük zevkin uyumak olduğunu düşünürdüm.
Yo solía pensar que el sueño era el mayor placer que podría tener en la cama.
Ya da bir başka dönemde, incelik, kültür ve zevkin gerçekten bir şeyler ifade ettiği bir dönemde.
Ia cultura... y eI gusto tuvieran algún valor.
Dansın gibi aptalsın ve hatta zevkin!
Antes te han dado por el culo, haciéndote bailar y se han divertido.
Gel bülbülüm, önce zevkin doruklarına çıkalım, sonra dua edelim.
La mancha del pecado, pecando se va..
Nasıl bir zevkin olduğunu biliyorum!
- Sí, conozco tus gustos.