English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zile

Zile traducir español

262 traducción paralela
Zile bas.
Aprieta el botón.
Zengin olmanın güzel tarafı, zile basıyorsun ve bir şeyler oluyor.
Algo que me gusta de ser rico es que llamas y siempre pasa algo.
Zile genelde bu saatlerde basar.
Siempre llama a esta hora.
Eğer geceden kalmalığı varsa zile bir dakika sonra bir kez daha basacak.
Si tiene resaca, y siempre la tiene, volverá a llamar dentro de un momento y con muy malas pulgas.
Zile bir kere basınca vale geliyormuş.
Me dijeron que si tocas una vez, viene el botones.
Bir şey lazım olursa zile basın.
Si desean algo, señores, toquen el timbre.
Zile bas, Belle gelip sana yardım etsin.
Llama a Belle y dile que te ayude.
Zile dört defa basacagim :
Llamaré cuatro veces :
Bir tane de zile koydum, gelen giden olursa diye.
Lo mismo con el timbre de la puerta, por si venían a verme.
Aşağıdayken zile defalarca bastım sonra da kapıyı açık bir vaziyette buldum.
Volví a bajar y vi la puerta abierta.
Zile bas, olur mu, Yüzbaşı?
Ya puede pulsar el botón. ¿ De acuerdo capitán?
Zile basmaktan parmağım çıkacaktı.
Casi atravieso el timbre con el pulgar.
Bruno, sen de pompa ve zile.
Bruno, la bomba y el timbre.
Eğer bir şey isterseniz zile basın yeter.
Si necesita algo, presione el timbre.
Bir şeye ihtiyacın olursa, zile bas yeter.
Si necesita algo, toque el timbre.
Zile bas, yaşlı bayanın evi para dolu ve kendisi oldukça cömert.
Mi hucha está bien abastecida y es generosa.
Şu zile bas.
Suena el timbre.
Modern bir trendeyiz. Neden zile basıp çağırmıyorsun?
Este tren es moderno, ¿ por qué no llamamos a uno?
Çünkü birazdan söz konusu kişi... 12 numarada bir zile basacak.
Porque en unos momentos, la parte en cuestiòn... va a llamar al número 12.
Şu ana dek hangi zile bastığını öğrenemedik.
De momento aún no sabemos a qué piso ha llamado.
Her bir zile biraz un koydum.
He puesto un poco de harina en cada botón.
Söz konusu kişi içeri girdiğinde gidip hangi zile bastığına bakacağız.
Cuando la parte en cuestiòn entre, veremos qué botón ha apretado.
Ama açarsa, şu zile bas ve çabuk ol.
Si lo hiciera, aprieta el botón.
Evet, aslına bakarsanız, Lucy beni uyandırana kadar bir kaç kez zile basmış.
Sí, de hecho Lucy tuvo que llamar varias veces... por eso me desperté.
- Bir şey isterseniz zile basın.
- De acuerdo, solo llame si desea algo.
- Bana ihtiyacınız olursa zile basın.
- Llame si me necesita, señor.
Zile basmışsın.
Pero... Tocaste el timbre
Şimdi onu çağırmak için zile basacağım.
La llamaré ahora.
Ben zile basmadan başlamasın.
Que no empiece hasta que avise.
Bir isteğiniz olursa zile basın, lütfen.
Si necesita cualquier otra cosa, solo tiene que hacermelo saber.
- Sadece zile basın.
Solo tiene que tocar el timbre.
Sadece zile mi basayım?
¿ Tocar el timbre?
Sadece zile basayım.
Tocar el timbre.
Bir şey daha, bay Von Basil eğer bir sıkıntınız olursa, ve ya bir öneriniz ya da herhangi bir şey hakkında benimle konuşmak isterseniz zile basmanız yeterli.
Ah, Herr von Basil, otra cosa más : Sí tuviera alguna queja o una sugerencia ó deseara hablar conmigo sobre cualquier cosa basta con tocar el timbre.
Zile bastım ama sanırım çalışmıyor.
Toqué el timbre, pero supongo que no sonó.
Zile basacak olursanız parti o an biter.
Intentas llamar a la criada y la fiesta se acabó, viejo.
Bayan Clyde, hazır oradayken Grohmann için zile basar mısın, lütfen?
Srta. Clyde, ya que está ahí oprima el timbre para Grohmann, ¿ quiere, por favor?
Sürekli çay için zile basıyor.
No deja de llamar para pedir su té.
Tek zile sen geliyordun.
¿ Responde a un timbrazo?
Benim için zile bastı.
- Le estaba estrangulando.
Malin, eğer zile basarsam derhal gel. - Anladın mı?
Si le llamo, venga inmediatamente.
- Boş ver, zile bastım.
- Déjalo, he llamado.
Ya hiçbir şey yokken zile basıp duruyor ya da bütün gün zile dokunmuyor bile.
Hay días en que llama muchas veces sin motivo y otros en los que ni siquiera toca el timbre.
Zile bastın, değil mi?
Me llamó, ¿ verdad?
- Zile bastım mı?
- ¿ Yo te llamé?
Sen de bankanın ön kapısına doğru yürüyeceksin. Her zamanki gibi zile basıp bankaya girecek ve çalışanlarına olup biteni açıklayacaksın.
Caminará entonces Ud. hasta la puerta del frente del banco... tocará la campanilla como siempre... entrará al banco y le dirá a su gente que está pasando.
Zile mi bastınız?
¿ Me habéis llamado?
Yanlış zile basmış.
Se equivocó de piso.
Şu zile ayağınla mı bastın?
Actores. ¿ Has apretado ese timbre con el pie?
RESEPSİYONİSTİ ÇAĞIRMAK İÇİN ZİLE BASIN
TOQUE PARA LLAMAR AL RECEPCIONISTA
Zile bak!
¡ Contesta el timbre!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]