Zirvesine traducir español
321 traducción paralela
{ \ 1c00FFFF } Ve yavaş yavaş, onlar Kuh Zardeh zirvesine yaklaşıyorlar...
Y, poco a poco, se acercan a la cumbre de Zardeh Kuh...
Dünyanın en yüksek dağının en yüksek zirvesine... dünyanın gökyüzü ile buluştuğu, ve Şafak Tapınağının olduğu yere.
Al pico de la montaña más alta del mundo, donde tierra y cielo se encuentran.
Tepenin zirvesine varmalarını bekle.
Espera a que lleguen a la cima de la montaña.
Frankie'yi yakaladığım zaman zirvesine çıktığın pislikten kurtulmak için içinde bir his uyanır diye düşünmüştüm.
Cuando encerré a Frankie pensé que tenias sentido suficiente para salir de la basura.
Sadece bir kaç yıl içinde kariyerimin zirvesine çıkacağım çünkü insanlara istediklerini veriyorum.
En sólo unos años iré a la cima de la profesión, porque le daré al público lo que quiere.
Zirvesine çık ve Sim'den gelecek işareti bekle.
Hágase en la cima y espere la señal de Sims.
Bu yamacın ilk zirvesine telsiz teçhizatı ile çıkıyorlar böylece buzulun üzerindeyken Servoz ile irtibatı sürdürebilecekler.
Van a subir al primer pico con el equipo de radio para estar en contacto con Servoz en el glacial.
Empire State Building'in zirvesine ne dersin?
¿ En lo alto del Empire State?
Piramitlerin zirvesine, katedrallerin kubbesine, Eiffel Kulesine.
Puntas de pirámides, cúpulas de catedrales, la Torre Eiffel.
Ve şimdi, dağın zirvesine yaklaşırken sana ihtiyacım var, çünkü bana karşı dürüstsün.
Y ahora, cuando casi llego a la cima te necesito, porque tú eres sincera conmigo.
Eğer kötülüğün zirvesine ulaşmak istiyorsan kanlı yolu seç.
Si eliges el camino de la destrucción entonces escala hasta el pináculo del mal.
" 11 Aralık, yaylanın zirvesine ulaşıldı.
" 1 1 de diciembre. Llegamos a la cima.
İşte oradalar, tepenin zirvesine geliyorlar.
¡ Ahí están! ¡ En la colina!
Büyük bir öpücük alsam büyük ihtimalle şu tepenin zirvesine ulaşırım.
Si me das un gran beso alcanzaré la cima de aquella montaña.
Biz burada, Olimpos Dağı'nın zirvesine çıkmışken senin tek derdin atlamak.
Aquí estamos, en la cima del Monte Olympo y lo que tu quieres hacer es lanzarte al vacío.
- Fakat Herkes mesleğinin zirvesine çıkmak ister.
Tengo una ambición :
Teknolojiniz, dediğinize göre, son iki bin yılın zirvesine mi ulaştı?
¿ Has dicho que vuestra tecnología alcanzó su cima hace unos dos mil años?
Bu benim ayrıldığım zamandı. Hint bilginleri ve rahiplerle, Tibet'te dağların zirvesine gittim.
Fue entonces que huí y me fui al Tibet a la cima de una montaña con swamis y monjes.
Bu işi başarırsa kariyerinin zirvesine ulaşacak.
Si sale bien, será el culmen de su carrera.
Sürmüş hepsini tepenin zirvesine...
A lo alto de la colina, les hizo trepar.
Dağın zirvesine çıkmama izin verdi.
Él me ha permitido escalar la montaña.
Kilimanjaro Dağı'nın iki zirvesine de tırmanacağız.
En ésta expedición que voy a dirigir, vamos a escalar ambos picos del Monte Kilimanjaro.
Dağın zirvesine.
A la montaña, a la cima.
Gezi ekibinin başında ben varım ve Kilimanjaro'nun iki zirvesine de tırmanacağız.
Dirijo esta expedición y escalaremos las dos cimas del monte Kilimanjaro.
Kilimanjaro'nun zirvesine doğru yukarı gideceğiz.
Bueno, partimos simplemente subiendo el Kilimanjaro.
Rommel ise, kariyerinin zirvesine ulaşmıştı. Hitler onu Mareşal rütbesiyle taltif etti.
Rommel era la altura de su carrera y la agradecida Führer le confiere el ascenso el mariscal de campo.
Dünyanın zirvesine kaç adamın çıktığını biliyor musun?
¿ Sabes cuantos se habrian sentado en un Trono,
Teleskobun büyük parçaları dağın zirvesine taşınacaktı ve bu da katırcılara iş demekti.
Grandes piezas del telescopio eran transportadas a la cima por una recua de mulas.
" İsa Peygamberi yüksek bir dağın zirvesine çıkartıp...
" Y el Señor le llevó a lo alto de una montaña
İki hafta sadece işle ilgilenirsek, formumun zirvesine dönerim.
Creo que dos semanas de negocios... en sentido estricto, y voy a estar de vuelta en forma de pico.
Delireceğim ya da çılgınlığın..... zirvesine erişeceğim.
La razón yo perderé Más allá de los extremos.
.. zirvesine erişeceğim.
Más allá de los extremos.
İki gün dağlarda yol alırsak, cennetin zirvesine ulaşmış oluruz.
Dos días por las montañas y estaremos a la altura del cielo.
Bizi daha iyi görebilmesi için tepenin zirvesine çıkmaya çalışıyoruz.
A lo alto de la colina para que nos vea mejor.
Ritchie'nin şarkısı kurşun hızıyla müzik listelerinin zirvesine çıkacak.
Ritchie tiene una canción que va como una bala al primer lugar.
Kaliforniyalı olan bu genç, daha 17'sinde... Donna, La Bamba ve Come On, Let's Go parçalarıyla... müzik listelerinin zirvesine yerleşmişti.
Con 17 años, este joven de Pacoima, California... ganó el primer lugar en los "rankings" con sus éxitos "Donna"...
Tepenin zirvesine doğru biraz daha çıkmaktaydı.
Iba un poco más lejos, a la cima de la colina.
Bizim ürünlerimizle sizin dağıtım yeteneklerinizin bileşimi... Pemrose'u bir anda sektörün zirvesine taşıyabilirdi.
La combinación de nuestros productos y tu capacidad de distribución... lanzarían a "Pemrose" al primer puesto del mercado.
Charing Kavşağı'nda dördüncü kat otururdu... ve hiçbir zaman mesleğinin zirvesine oynayamadı.
En una cuarta planta en Charing Cross Road, y nunca con un trabajo disponible.
Daha önce ormandan hiç çıkmamış bu Pigmeyi, bir dağın zirvesine getirmiş... tepeyi aşmışlar ve aniden... önlerinde engin bir ova belirmiş.
Bueno, lo que puedo decir es que las primeras evidencias que tenemos de un pensamiento mitológico se asocian a entierros.
Seni Blue Ridge Dağı'nın zirvesine çıkaracağım.
Te llevaré a la cima de la montaña Blue Ridge.
Dağların zirvesine, mavi-gökyüzü kumsallarına, unutulmuş göllerin kıyısındaki, ceylanların gizli bölgelerine, her yere, ona aşkını verdi.
Sobre las cumbres montañosas, las playas azules en los cubiles secretos de las gacelas a orillas de lagos olvidados. Por todas partes ella le entregó su amor.
Ninja seviyeniz artık zirvesine ulaştı.
Sus cualidades de ninja... están llegando a su cumbre.
Güneşleri var, denizleri var, ama Hawaii'yi alıp tüm o lavıyla bereber McKinley zirvesine bıraksanız da, hala miskin bir sömürge topluluk olarak kalacaktır.
Tienen el sol y el mar, pero podría coger la Gran Isla, ponerla sobre el monte McKinley, lava incluida, y aún tendría sitio para una leprosería.
Falcısı söylemiş. Ben onu hayatın zirvesine çıkaracak kişiymişim.
La vidente le ha dicho que yo le haré llegar al "Top of the Pops"
Jessie, kulenin zirvesine az önce ulaştım.
Estoy en la cima de la torre.
¤ Tepenin zirvesine çıkartır onları ¤
" Él los dirigió a la cima de la colina...
Hangi ölümlü Olimpos Dağı'nın zirvesine ulaşıp, hayatta kalabilir?
¿ Qué mortal puede llegar a la cima del Monte Olimpo y sobrevivir?
Kanımca mesleğinin zirvesine ulaşacak.
No trabaja para mí, lamento decirles pero estoy orgulloso de ella.
Önce bir gökdelenin zirvesine indik.
Afrontémoslo.
Dünya, huzurun zirvesine ulaştı.
¿ Estás bien? ¡ Gohan, ve!