English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Ziyafet

Ziyafet traducir español

1,354 traducción paralela
Kışın ortasında olsa bile, bu ne ziyafet!
¡ Lo que es una fiesta, incluso si es invierno!
Yoksa dün gece ziyafet mi çektin? İki saat!
¿ O fuiste a una fiesta anoche?
Ziyafet de var.
A nosotros también nos invitaron.
Kendine ziyafet mi veriyorsun?
¿ Vas a tener un festín tu sólo?
Onu demezsin. Çinliler iyi bir ziyafet çektikten sonra, Çok aşırı miktarda çılgınca geğirirler.
no digas eso cuando los Chinos tienen una buena comida, hacen una enorme cantidad de horrendos gorgoteos y eructos
Ziyafet bitti, Stewie.
Basta de dulces, Stewie.
- Amerika'nın en şirin çocuklarıyla gözlerimize bir ziyafet çekelim!
Deleitémonos con los chicos más lindos en EE.UU.
Masalar diyarında bir ziyafet, ve bir daha dünyaya hiç dünyaya dönemeyeceksiniz.
Si pruebas el banquete de los duendes nunca volverás a este mundo.
Belki de baskın erkek, benim ona bir ziyafet olarak sunulmamı bekliyordu.
Tal vez el macho Alfa estaba esperando que yo fuera ofrecido como un banquete.
- Bu gerçek bir ziyafet, Bayan Forman.
- Esto es grandioso, Sra. Forman.
Unutamayacağınız bir ziyafet çekeceğim size! - Yaşasın!
¡ Les prepararé una cena inolvidable!
Victor bu gece ziyafet çekecek!
¡ Hoy Victor no probará la comida para perros!
Yarın gece Kral, kontun gelişi şerefine ziyafet verecek.
Mañana el rey dará un banquete por la llegada del conde.
Ziyafet sona ermeden kontun ölmesini istiyorum.
Quiero que el conde muera en el banquete.
Gidip ziyafet için hazırlanmalıyım.
Debo vestirme para el banquete.
Bu arada, Freddy Riedenschneider da Metropole otelinde uyudu ve DaVinci'de ziyafet çekti.
Mientras tanto, Freddy Riedenschneider dormía en el Metropole... y engullía en el "Da Vinci".
Ozur dilerim.bugece bir ziyafet var, Ve kral sizi de davet ediyor.
Mis disculpas. Hay un banquete esta noche, y el Rey reclama su presencia.
Büyük bir domuz vardı. Büyük bir ziyafet.
Tuvimos un gran banquete.
Annem, yeni üstadım onuruna ziyafet verdi.
Mamá da un banquete. Como soy el último discípulo del maestro...
Kendine bir ziyafet çekmelisin.
Debes ir al banquete.
O ziyafet çekerken İnsanları açlık çekiyor.
Sus personas hambrean mientras él se sienta al banquete.
Şimdi, kafanda hayal edebileceğin en büyük açlığı düşünmeni istiyorum yiyeceğin bir... ziyafet... ile açlığını gidereceksin.
Ahora, imagínate lo que sería saber que en el medio del hambre se podía comer... fiesta... saciar su hambre.
Ziyafet verip, kutlamalar yaptık.
Un banquete y una fiesta.
problem şu ki, sinekler kuru kan ile ziyafet çekmezler
El problema es que a las moscas no les gusta la sangre seca.
Organik enerjisinin tadını çıkarmak kahramanca devasa fırça vuruşlarından gözlerime ziyafet çekmek istiyorum.
Quiero deleitarme con su energía orgánica... gozar de sus enormes y gruesas pinceladas... cargadas de heroísmo
Efenim, naçizane bir koyunun budundan ziyafet istemektesiniz.
Vosotros os deleitaréis con los apéndices de un humilde ovino.
Bu akşam sizinle ziyafet çekeceğiz yarın da tüm aile bireylerinizle!
Te cenaremos mañana y pasado a todos tus familiares
Başlasın bu kutlu ziyafet!
¡ Lo! Ahora ha llegado nuestro banquete más gozoso.
Ama hedefine sakin ve emin adımlarla ilerlerse kendisine bir ziyafet çeker.
Pero el tipo que se acerca a su meta con un ojo limpio y frío, se da un festín.
Tam bir ziyafet veriyorlar.
Qué elegante.
1000 butluk ziyafet başlasın!
¡ Empieza el banquete de los 1.000 jamones!
Önündeki aslanlar, yol üstünde geriye kalan bir şey ile ziyafet çekiyor, bu kez bir Mamut yavrusu değil, bir insan.
Hay leones en su camino haciéndose un festín con un rezagado, esta vez no una cría de mamut, sino un humano.
Beyler. Gözleriniz ziyafet etsin.
Caballeros, disfruten de la vista.
Köpekbaliklari, cenesizler ve farkli acik deniz cürükcülleri bütün besini gidene kadar, yillar boyunca bu lesle kendilerine ziyafet cekecekler.
Los tiburones, los mixinos y toda una gama de carroñeros de lo profundo se saciarán con el cadáver por años antes de que desaparezcan todos sus nutrientes.
Köpekbalıkları, çenesizler ve farklı açık deniz çürükçülleri bütün besini gidene kadar, yıllar boyunca bu leşle kendilerine ziyafet çekecekler.
Los tiburones, los mixinos y una completa sucesión de diferentes tipos de carroñeros se festinarán con los restos antes de que sus nutrientes desaparezcan.
Onlar da karşılığında planktonlar yaratmışlardır ve şu anda sardalyeler bununla kendilerine ziyafet çekmektedirler.
A su vez han creado un afloramiento de plancton, y las sardinas están dandose un banquete en este.
İşte tam ziyafet sona ermek üzereyken gelen bir Bryde balinası.
Justo cuando el festín parece casi terminado, una ballena de Bryde.
Bir dizi farklı açık deniz çürükçülü bütün besini tükenmeden önce uzun bir süre bu leşle kendilerine ziyafet çeker.
Una completa gama de distintos carroñeros de las profundidades se darán un festín con el cadaver por un buen tiempo antes de que todos sus nutrientes sean consumidos.
Bu ziyafet bir saatten fazla sürebilir. Bu, diğer avcıların olay yerine gelmesi için yeterli bir süre.
Este festín puede durar más de 1 hora... tiempo suficiente para que otros cazadores entren en escena.
Durum böyleyken bile, planktonlar o kadar boldur ki bir baska hayvan grubu da kendisine ziyafet cekebilir. Denizin dibinde yasayan hayvanlar.
Aún así, el suministro de plancton es tan abundante que otro grupo de animales puede saciarse... animales que viven en el suelo marino.
Bu, Pasifik aciklarindan kiyiya dönen Pasifik somonu icin son ziyafet.
Es un último banquete para el salmón del Pacífico que regresa a la costa desde el Pacífico abierto.
Gezegendeki yemek yiyen en büyük canlılardan bazılarını çeken bir ziyafet. Kambur balinalar.
Un festín que atrae algunos de los comensales mas grandes del planeta yubartas o ballenas jorobadas.
Çekilen sular bir ziyafet sağlayabilir, ama çok geçmeden geri gelir.
La pleamar puede proveer de un festín, pero, en breve, regresará.
Ama erginler için su kabuklularından oluşan ziyafet sular çekilmiş durumda olduğu sürece devam eder.
Pero para los adultos, el festín de crustáceos dura tanto como la marea permanezca retirada.
Bu, flamingo yavrularıyla ziyafet çekmek isteyen yırtıcı hayvanlar için zorlu bir engeldir.
Es una barrera formidable para cualquier depredador que quiera cenar pichones de flamenco.
Uyduruk bir tablo gibi bana gözlerini dikerek ziyafet verdiler. Bana bakmalarından hoşlanıyordu ama asla dokunmazdı.
Creaba cuadros míos para que se pudieran recrear mirándome pero no tocar
Bu, zihinlere ziyafet...
Alimenta el pensamiento.
Ve alışılmışın aksine Asteriks'in her macerasının sonundaki geleneksel ziyafet Galya'da değil, Mısır'da oldu.
Una vez al año no hace daño. El tradicional banquete de clausura de cada aventura de Astérix no se celebró en la Galia, sino en Egipto.
Bunlarla ziyafet yapın.
¡ Disfruten de esto!
Yumurtaları, yırtıcılar için büyük bir ziyafet demek.
Sus huevos son muy apreciados por los depredadores.
Ziyafet çekerler yarın yokmuşcasına.
Festejan...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]