Ânım traducir español
100 traducción paralela
İngiltere ile ayrılık ânımızın tamamı ile saygın olması en büyük dileğimiz.
Queremos que la hora de la separación entre nosotros e Inglaterra sea amistosa.
Artık bu benim kader ânım.
Ha llegado la hora de mi destino. ¡ No ha llegado su hora!
Bu benim ânım.
Es mi hora.
Her ânımı, bunu düşünerek geçirmedim mi sanıyorsunuz?
¿ Cree que no me lo pregunto continuamente?
Her ânımı dışarıda geçirirdim.
Pasé cada momento que pude afuera
Avukat isteme ânım geldi mi?
Ahora es el momento en el que pido a un abogado, no es así?
Bu benim konuşma ânım.
Éste es mi tiempo.
Onunla tanıştığımdan beri, onu düşünmeden bir ânım bile geçmiyordu.
Y desde que la conocí, no dejé de pensar en ella.
Bu ânın geleceğini biliyordum, bizim inandığımız şeyler aynı değil.
Sabía que llegaría este momento, ya que no creemos en lo mismo.
Bu ânı defalarca planladım.
Lo planeé en mis pensamientos miles de veces.
İlişki yaşayamayacağımızı biliyorum ama ânı yaşamaya çalışıyorum işte, anlarsınız ya?
No hay posibilidad de que nos liemos... pero intento grabar estos momentos.
Sizce de bunun için hayatımızın en önemli ânını beklememiz gerekmez miydi? Ya da hepimiz ismimizin anlamını yaşamalıydık.
¿ Creen que nos los pusieron... y nos escogieron para un gran momento de la vida... o que a todos nos cayó la maldición de Caín?
Bu hayatımın en tatmin edici ânıydı diyebilirim.
Fue el momento... más completo de mi vida.
Hudut hattına girdiğimiz ânı unutmam mümkün değil. Çünkü Dunkirk'ten geri çekilirken artçı birliklerin komutanıydım.
( Horrocks ) Mi muy gran momento fue cuando cruzamos la frontera, porque, como ven, l había mandado a la retaguardia durante la retirada de Dunkerque.
Eğer bir günlüğüm olsaydı, Plum Creek'e geldiğimiz ilk günü muhakkak yazardım. ve arazideki evi ilk gördüğümüz ânı.
Si tuviera un diario escribiría sobre el día que llegamos a Plum Creek y de lo que sentí al ver lo que sería nuestra futura casa.
Ayrıldığımızda bu ânı hatırlayalım.
Recordemos este momento incluso cuando estemos lejos uno del otro.
Umarım ulu Tanrı sana bu ânı utanç içinde tekrar tekrar yaşatır.
Que Dios te conceda tiempo para avergonzarte de este momento.
Bugün burada kısa süreliğine de olsa günlük koşuşturmadan uzaklaştığımız bir ânı, güzel bir arkadaşlık, dostluk ruhu içinde paylaşıyoruz. Ev sahiplerimiz de onlar için ne desem
Ahora estamos aquí reunidos, momentáneamente lejos del bullicio de nuestras rutinas diarias, en un espíritu de buen compañerismo, un verdadero espíritu de camaradería, y como huéspedes de ¿ cómo debería llamarlas?
Bu yüzden kendimi engelledim, ağırdan aldım ve ona bağlandım. Ve doğru ânın gelmesini bekledim.
Al final evité el tema, lo aplacé y me obsesioné con ella, y con encontrar el momento apropiado de decírselo.
Bizler gazabımızdan ötürü savaşmadık. Ancak görkemli ânılar bizi alıp götürür. Ulusal kahramanlarımız ve babalarımızın şarkıları...
No luchamos por ira, es por la gloriosa memoria de nuestros héroes nacionales, y las canciones de nuestros padres.
Bu ânı, dumanı, arabaları ve lokantaları ve pateni unutalım ve sadece bunu hatırlayalım.
Olviden por un momento restaurantes, coches y pistas de patinaje y piénsenlo :
Bu adamla tanıştım. Ve o an sanki tamemen gerçek olamayacak bir peri masalının hikaye ânı gibiydi.
Oigan, conocí a un hombre y fue un momento como los que relatan en los cuentos de hadas.
Yatakta ikimizin çıplak olduğu ânı hayal ediyorum kalçalarını, hatta daha aşağıları okşadığımı.
Deseo impaciente... Sueño con el momento de estar desnudo con vos en el lecho en el que pueda golpearos las nalgas y quizá también vuestro... ¿ conejito?
Sevgili Omar, müsaade edin de bu ânın tadını çıkaralım.
Mi caro Omar : aprovechemos esta hora de clarividencia.
Havaalanına geldiğinden bu yana seninle bu ânı arzuladım.
Había querido hacer esto desde que bajaste del avión.
Sakin ol. - Bu, hayatımın en önemli ânıydı.
Este fue el mejor momento de mi vida.
Hayır, günün her ânı ne yapacağımı söylemene.
Que me digas qué debo hacer en cada segundo del dia.
Vega'yı arayacağım. Bakalım Bayan Jasper'ın olay ânında başka yerde olduğu iddiasını doğrulamış mı.
Le preguntaré a Vega si verificó la coartada de la Sra. Jasper.
Umarım bebeğe ad konulurken herkes bu ânı hatırlar.
Espero que todos recuerden este momento cuando sea hora de bautizar al bebé. - Cielos.
Kırmızı biber kızartırken fırını yaktığım ve kaşlarımın kül olduğu ânı mı?
¿ Recordabas la vez que toste los pimientos en la hornilla... y me queme las cejas?
Umutsuz bir şekilde sana karşı sert davranacağım o ânı bekliyorum.
Estoy desesperadamente esperando el momento cuando seré áspera contigo.
Bu ânı dana önce yaşamıştım sanki.
Tengo la impresión de haberlo vivido ya.
- Aslında iki tane almıştım. Ama dörtte uyandım ve tam bir Marilyn ânı yaşadım.
Al principio, tomé 2, y a eso de las 4h. me desperté...
Ben hep hayatımı tam olarak yaşayamadığımı düşünüp kaygılanırım, her imkanı değerlendirmek hiç bir ânı boşa harcamak istemem.
A mí me causa ansiedad pensar que no vivo mi vida al máximo... aprovechando todas las posibilidades... asegurándome de no desperdiciar ni un segundo de mi tiempo.
Burada oturup, ayaklarımızı uzatacağımız ânı iple çekerdik.
No sabés con qué hambre nos parábamos acá a estirar las piernas.
Çıplaklığındaki güzelliğin verdiği büyülenme ve hayranlığı yaşamıştım. Ve o ânın keyfini bir hafta sürebilmek için dünyayı dondurmak istemiştim.
Sentí fascinación y me maravilló la belleza de la desnudez, quize congelar el mundo y vivir en ese momento por una semana.
Bu ânı daha önce yaşamıştım.
Deja vu.
Ve doğru ânı yakaladım.
Y aproveché el momento.
Birinize bir böbrek lazım olacağı ânı sabırsızlıkla bekliyorum.
Me muero porque alguno de los dos necesite un riñón.
Bırakalım da Robert bu güzel ânın tadını çıkarsın.
¿ Podemos dejar que Robert tenga su momento?
Hayatımızın her ânıyla alâkalı fotoğraflarımız var ikimizin, seninle babanın, üçümüzün.
Tenemos fotos de todo, de tú y yo de tú y papá y de nosotros tres.
Fakat yanında olacağım ânı sabırsızlıkla bekliyorum.
Pero tengo muchas ganas a llegar a casa por tí.
Tamam, mezuniyet balosunda pantolonumun indirilmesini hayatımın en sefil ânı sanıyordum.
Sí. Creí que el que me bajaran los pantalones en la graduación era Io peor de mi vida.
Hiçbirşey yapmayalım, eski defterleri açmayalım, tartışmayalım, sadece burada durup bu ânın tadını çıkaralım.
Hablemosle. Disfrutemos el momento.
Sanırım, babamın vurulduğu ân hissettiğim şey yalnızlıktı.
Supongo, que cuando le dispararon a mi papá, el sentimiento que recuerdo es soledad.
Çok heyecanlıyım da. Bu ânı öyle uzun zamandır hayal ediyordum ki.
He estado imaginando ésto por tanto tiempo
Geri alayım. Namludan çıkan ateş ânına alıyorum.
Lo regresare hasta la parte del arma.
Cinayet ânında mı?
¿ Durante el asesinato?
Hayatımda ilk defa ânı yaşadım.
Por primera vez en mi vida estaba viviendo el presente.
Bu ânı bizimle paylaştığınız için hepinize şükranlarımı sunarım.
Les agradezco mucho a todos por venir hoy.
Günün birinde bana özgürlüğümü geri vermeye karar verirseniz,... şunu bilin ki, yaşadığım her ânı yaptıklarım yüzünden incinen insanların hayatlarını düzeltmek için harcayacağım.
Si en algún momento deciden darme la libertad... sepan que emplearé cada momento de mi vida.... en intentar enmendar las vidas de los que dañe con mis acciones.