Çaylak traducir español
2,374 traducción paralela
Lawrence Taylor NFL'deki en iyi defans oyuncusudur. Hem de çaylak olarak sahalara adımını attığı andan beri.
Lawrence Taylor es el mejor jugador defensivo de la NFL y lo ha sido desde que entró al campo de juego como novato.
Ben bu işte çaylak mıyım?
¿ Soy un novato en esto?
Çaylak mı?
¿ Un novato?
Kayıtlara göre, artık sicilin temiz, çaylak.
Regs dice que has de limpiarlo todo, novata.
Şimdi ise o iniş kapanını yarın ıskalama, çaylak.
Por ahora... Tome la trampilla mañana, novato.
Çaylak olmaktan bıktım usandım.
Estoy harto de ser el bebé.
Son günlerde sikindeki tüylere baktın mı bilmiyorum ama ama platformdaki çaylak sensin.
No sé si has mirado esos vellos que te salieron en el mentón o no, pero eres el bebé de la plataforma.
Biliyor musun, bu çaylak muamelesini tolore edebilirim ama kadını bulamadık diye suçlanacak kişi ben değilim.
Ya sabes porqué, Estoy tolerando todo esto del aprendiz... pero yo no seré el tipo al que culpen por no encontrar a la mujer.
Aferin, çaylak.
¡ Así se hace, novato!
Çaylak.
Aprendiz.
Çaylak biriydi.
Era muy frágil.
İyi misin çaylak?
¿ Estás bien, novato?
Tek kişi için tasarlandı çaylak!
¡ Esto solo está hecho para uno, novato!
- Çaylak!
- ¡ Novato!
Yani Eisenhower, çaylak.
Eisenhower, novato.
O kadar etkilendiysen aşağı atlasana çaylak.
Si estás tan impresionado, ¿ por qué no te metes ahí?
Haydi çaylak, gir şu deliğe.
Vamos, novato, al agujero.
- Çaylak karşı saldırıya geçti.
- El novato no se queda callado.
Gidiyoruz çaylak.
Novato, vamos.
Burada oturan çaylak, ta Houston'dan belki de dünyanın en iyi mangalını getirtti.
El novato que vive aquí hizo que le trajeran esta carne en avión desde Houston.
- İyi iş çaylak
- Buen trabajo hoy, novato.
Bu bir yetenek. Sana ne diyorlar çaylak?
Es un don. ¿ Cómo te dicen, chico nuevo?
Çaylak olmak kolay değil.
No es fácil ser residente.
Bize kılıç çekmeye nasıl cüret edersin seni çaylak!
¡ Cómo te atreves a apuntar tu espada hacia nosotros, novato!
Kötü hareket, çaylak.
Mal comienzo, novata.
Çaylak Çok da zor olmasa gerek
Es un novato. No debería ser muy difícil.
- Ne o çaylak bana mı bulaşacaksın?
He enamorado de ti. Vamos a por el culo, el novato.
Oh, ona öyle bir dokunacağım ki, çaylak.
Yo lo tocaré, novato.
Burnun nasıI, çaylak?
¿ Cómo está tu nariz, novato?
- Bir tane çaylak seç, senin olsun düşük bir fiyata tabii!
Escoge un recluta y será tuyo.
Aslında dün altı yeni çaylak talimlerine başladı.
Ayer, de hecho, seis reclutas nuevos empezaron el entrenamiento.
Bu duvarlardan bir dakikalığına ayrılıyorum ve bir çaylak Spartacus'ü öldürmeyi mi deniyor? Hem de Ilithyia'nın sikik herifi!
¡ Dejo estos muros por un puto momento y un recluta intenta matar a Espartaco, el maldito hombre Ilithyia!
Çaylak pembe yanaklarını oyundan çıkar ve kafanı toplayana kadar da geri gelme.
Saca tus rosadas mejillas de este juego y no vuelvas a entrar hasta que tengas tu maldita cabeza en orden.
Satışın öldü çaylak.
Oh. Tu venta acaba de morir, novato.
- Çaylak.
- Novato.
- Çaylak mı buldu?
- Caloura?
Çaylak hatası işte.
Error de novato.
Ne kadar hoş, çaylak!
Qué satisfacción, aspirante...
Çaylak sevgilin miydi?
¿ El novato era tu chico?
Çaylak dönemi 1 yıl sonra bugün biter.
El período de novato termina en mínimamente un año, a partir de hoy.
30 saniye içinde, çaylak bir lokma olacak.
30 segundos, va a ser carne de novato.
O daha bir çaylak.
Es un novato.
Bu yüzden benim sorumluluğum, babamı arayıp, ona büyük kızının ofisine bir yığın çaylak attığını söylemek.
Así que como un empleado responsable, voy a tener que llamar a papá, y decirle que su hija mayor está haciendo una fiesta de la cerveza en su oficina.
Günaydın çaylak.
Buenos días, novato.
Tertemiz bir Patrick Ewing çaylak kartım var 1986'da N.Y Giants tarafından imzalanmış bir top ve Silver Surfer'ın tüm kitapları.
Tengo un cromo de Patrick Ewing como novato en perfecto estado Una pelota de fútbol americano firmada por los New York Giants de 1986 Y toda la serie de comics de "silver surfer"
Masada çaylak istemiyorum.
Espera, wow, wow, wow. No sé si quiero al novato en nuestra mesa.
Bu sadece çaylak katipler tarafından yapılan bir öneri.
Es sólo una sugerencia de aficionado.
Adı lazım olmayan bir yedek çaylak ajanın da falafel koktuğundan eminim.
Y yo conozco un cierto agente novato que huele un poco a falafel.
- Çaylak ile konuşuyordum.
Le hablaba al novato.
Bunu sevdin mi bakalım, çaylak?
¿ Te gusta eso, pescadito?
Hadi çaylak.
Vamos, novato.