Çocuğu traducir español
37,602 traducción paralela
Naber seni çirkin, cüce, kel orospu çocuğu?
¿ Qué pasa, maldito enano, feo y calvo?
Hadi ama Bret, ikimiz de bir çocuğu ruhsat almadan kolejden çıkarmanın rüşvete girdiğini biliyoruz.
Ambos sabemos que ir tras un universitario sin estar inscrito se considera irregular.
Harika çocuğu siktir et. Travis Mack gibi defans koşmak için ne kadar akıllı olman gerek biliyor musun?
Al diablo el Wonderlic. ¿ Sabes cuán inteligente hay que ser para dirigir una defensa como tú?
Bugünün kalanı için, gidip iki Jet Ski kiralayacağız ve orospu çocuğu gibi kafayı çekeceğiz çünkü çok sağlam mal var bende.
Para el resto del día, alquilaremos par de jet skis y nos fumaremos un porro gigantesco.
Bu işte bir sürü sürpriz var Charles. Ama bu orospu çocuğu onlardan biri değil.
Hay muchas sorpresas en este trabajo pero esta cosa no es una de ellas.
"Anne bekar olmak ister" Hava Kuvvetleri çocuğu.
"Mamá quisiera ser soltera". Malcriada de la Fuerza Aérea.
- Orospu çocuğu!
¡ Hijo de puta!
Kes şunu! Çocuğu korkutuyorsun!
Basta, estás asustándola.
Sokak çocuğu. Aslına bakarsan kızı sevdim.
Una muchacha de la calle.
Orospu çocuğu Bay Botoks'un dünya kadar bağlantısı var.
El hijo de puta del cirujano tiene contactos.
Ufak kız çocuğu gibi elleri olan erkekler görmüştüm.
He visto algunos tipos con diminutas manitos de dama.
Çocuğu kullanıyordum.
Estaba usándolo.
Eğer iş yeri kıskançlığı yüzünden masum bir çocuğu ve patronumu 12 yıllık akıl hocamı öldürdüğümü söylüyorsanız kafayı yemişsiniz demektir.
Si está sugiriendo que maté a un muchacho inocente y a mi jefa... mi mentora desde hace 12 años... toda por envidia profesional, está loco.
Orospu çocuğu.
Maldito infeliz.
Aynı zamanda, bir kız ve bir oğlan çocuğu yetiştirip zihinsel engelli annemle ilgileniyordum.
A la vez que criaba a mi hijo e hija y cuidaba de mi madre con problemas mentales.
Bu çocuğu liseyi bitirir bitirmez işe alacağım.
Voy a contratar a ese chico en cuanto acabe el instituto.
Veya lösemili çocuğu ile ilgilenen aile gördün mü ve onlara umut ve hayallerinden vazgeçmenin nasıl hissettirdiğini sordun mu? Bu yüzden sentetikler 24 saat çalışarak çocuklarının ölüme gidişini biraz daha katlanabilir kılmaz mı?
¿ O alguna vez has visto a una familia cuidar de un niño con leucemia... y entonces preguntarles cómo se sintieron al renunciar a toda esperanza y sueño para que pudieran trabajar las 24 horas del día y que la muerte de su hijo fuera un poquito más soportable?
7 nolu jüri,... üniversitenin popüler çocuğu.
El jurado número siete, un chico universitario. Básicamente, desea ser Brandon.
Çocuğu ile konuşturmak güven göstergesidir.
Dejarla hablar con su hija es un acto de confianza.
Bu çocuğu istasyona götürsek iyi olur.
Tengo que llevar al chaval a la estación.
Doğru erkeği bulur bulmaz yaparsın çocuğu.
Seguro que cuando encuentres al chico adecuado.
Siyah uzun çoraplı, lekeli tişörtlü şu çocuğu gördün mü?
¿ Ves a ese niño... con los calcetines negros y la camiseta manchada?
Ailesi çok önemsiyor çocuğu.
Sus padres se preocupan mogollón.
Çocuğu kaçıranlar panik olup çocuğun boğazını kesicek ve kalabalığın içinde kaybolacaklar.
Ellos entrarán en pánico y cortarán la garganta del niño y desaparecerán en la multitud.
Çocuğu, sıradan bir iş adamının oğluymuş gibi aramalıyız Bakanın oğluymuş gibi değil.
Debemos buscar al niño y no del ministro del Interior.
Okula baskın yapıp çocuğu kaçırırlardı.
Habrían irrumpido en la escuela y secuestrado al niño.
Çocuğu yalayan köpek.
A quien el niño estaba lamiendo.
Belki de fidyeci diğer çocuğu kaçırmaya gelmişti!
¡ Tal vez el secuestrador vino a secuestrar al otro chico!
- Çocuğu kucağınızda oturturmusunuz.
Deje que el niño se siente en sus piernas.
Suçluyu cezalandırıp, çocuğu serbest bırakacağım.
Castigaré al culpable y liberaré a su hijo.
Şimdi Swatantra TV sizlere.. ... çocuğu kaçıranın paylaşmış olduğu videoyu getiriyoruz.
Ahora Swatantra TV está trayendo, el video publicado por el mismo secuestrador.
Bakan çocuğu kaçıran adama, oğlunun sağ salim eve ulaşacağına dair bir söz vermeli.
El ministro del Interior le debe prometer que su hijo llegará a casa sano y salvo.
Herkes çocuğu kaçıranın talebinin iyi haklı olduğunu düşünüyor.
Todo el mundo cree que la demanda del secuestrador es genuina.
Hanımefendi bir fotoğraf yükledi ve artık herkes çocuğu tanıyor.
La señora subió una foto. Ahora el niño está siendo reconocido.
Çocuğu kaçıranın kim olduğunu bildiğini söyledi.
Dijo que él sabe quién es el secuestrador.
Çocuğu kaçırıp, videoyu çeken adamın da küçük oğlu kayıp.
El hombre que dice ser responsable del vídeo, también su pequeño hijo está perdido.
Çocuğu kaçıran adam sensin.
Usted fue el que secuestró a un niño...
Orospu çocuğu. Burada olacak demiştin.
Malparido, usted me dijo que iban a estar acá.
O orospu çocuğu Barrio Escobar'ı polislerle doldurdu ve duvar resminizin üzerine işedi.
Pues que el muy hijo de puta llenó de policías el Barrio Escobar y y se orinó encima de su mural, patrón.
Orospu çocuğu.
[en español] ¡ Hijo de puta!
Bir çocuğu arkadaşının vurulmasını izlemeye zorladılar.
A este niño lo obligaron a ver cómo mataron a su amiguito.
Annene sor, orospu çocuğu!
¡ Pregúntale a tu madre, tombo hijo de puta!
- Escobar çocuğu iyi eğitmiş.
- Escobar entrenó a este niño.
Carrillo'nun o çocuğu öldürüp öldürmediğini bilmem lazım.
Debo saber si Carrillo mató a ese muchacho.
Çocuğu soydular.
tío?
- Ya ağlar da ben içindeki o üzgün çocuğu görürsem?
- tienes que decirle a Jimmy que su padre ha muerto. - ¿ Qué pasa si llora, y veo al pequeño niño que lleva dentro?
Eğer kaçıran kişi paniklerse çocuğu öldürebilir.
Si los secuestradores entran en pánico, el niño perderá la vida.
Bunu fark ettiklerinde çocuğu serbest bırakırlar!
Ellos le permitirán irse cuando se den cuenta de ello.
Bakanın oğlunun ve cocuğu kaçıran adamın oğlunun..... arasındaki bağlantı ne?
¿ Cuál es la conexión entre, el Ministro del Interior y el hijo del secuestrador?
"Bakanın oğlunun ve cocuğu kaçıran adamın oğlunun..." ".. arasındaki bağlantı ne? "
"¿ Cuál es la conexión entre, el Ministro del Interior y el hijo del secuestrador?"
Bir çoğunun çocuğu yanında değil.
Muchos no tienen a su hijo con ellos.