English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ç ] / Çok büyüktü

Çok büyüktü traducir español

357 traducción paralela
Tapınak çok büyüktü!
¡ Magnífico, el templo budista de Asákusa!
O muazzam büyüklükteki boğayla kapışırken beni izlemeliydin. çok büyüktü.
Deberías haberme visto pelear con un toro enorme. El más grande.
Bu iş çok büyüktü.
Esto les venía demasiado grande.
Ertesi gün de adamı ona gösterdim. O sırada Sidney sadece 17 yaşındaydı, adamsa ondan çok büyüktü.
Sidney sólo tenía 17 y el otro era un hombre.
Tina iyi uyudu. Yatak çok büyüktü.
Tina ha dormido bien.
- Birincilik ödülü çok büyüktü.
- El primero medía casi un metro.
Malikane gerçekten çok büyüktü ve içinde birçok uşak çalışıyordu.
La mansión era inmensa y estaba atendida por muchos sirvientes.
Ayakları çok büyüktü.
Tenía pies enormes.
Bu çok büyüktü.
Éste ha sido muy fuerte.
Yeşilin o tonundan nefret eder. Ayrıca çoraplar ayaklarına çok büyüktü. Yine de onu memnun etmek için giymişti.
Odia ese tono de verde y las medias le quedaban enormes, pero se las puso igual para darle el gusto a ella.
Fakat acı ve korku çok büyüktü.
Pero el miedo y el dolor eran demasiado fuertes.
Aldığın risk çok büyüktü.
Era demasiado arriesgado.
1945'te sınıflar çok büyüktü. Casara, Lazaridés, Bobet vardı.
Ud inició su edad adulta en una época bastante complicada.
Bu "şey" çok büyüktü.
Fue algo muy grande.
Çok büyüktü. Tam üstüme göre küçülttü.
Me quedaba grande y me lo ajustó.
İngiltere ve saldırı arasında duruyordu. Sorumlulukları büyük, çok büyüktü ;
Unos 1400 pilotos Británicos y su tripulación de tierra, permanecían en Inglaterra preparados para la Invasión, su responsabilidad era grande demasiado grande para sobrellevarla.
Arazi çok büyüktü.
Nunca habíamos visto una cosa los. Era muy grande.
Kafası vücuduna göre çok büyüktü dedim.
Digo que era larga para el cuerpo.
Ceketi üstüne çok büyüktü. Çok sevimliydi.
Él usaba una chaqueta muy grande, Fue el más dulce.
Asıl babam çok büyüktü.
Mi padre era grande.
Hamile kaldığı o şey çok büyüktü.
Esta cosa me dio...
Gerçekten çok büyüktü.
- ¡ Era enorme!
Kaşık küçük olabilir, ama ailem çok büyüktü!
Esa cuchara podrá ser pequeña, pero mi familia fue grande.
Gümrükten gizlice geçirmek için çok büyüktü.
Es demasiado grande para sacarlo de contrabando.
Çok büyüktü. Hizmetkârlar ve dansçı kızlarla doluydu.
Era gigantesca y estaba llena de sirvientes y bailarinas.
- Gozer Sümerde çok büyüktü.
- Gozer era muy importante en Simeria.
Çok büyüktü. Oradan çeşitli nakillerle gönderiliyorlardı.
De ahí fueron deportados en muchos transportes.
Ama benimki boyuma göre çok büyüktü ve kardeşim de zaten sürmeyi bilmiyordu.
Pero la mía era demasiado grande para mí y mi hermano tampoco podía montarse.
Yaraları çok ciddiydi. Hasar çok büyüktü.
Sus heridas eran demasiado graves.
Seni kendime âşık etmemeliydim ama o kadar göz kamaştırıcıydın ki arzularım çok büyüktü.
No debí haber dejado que me adoraras. Eras una alumna tan brillante, la tentación fue muy grande.
O zamanlar benden çok büyüktü.
Él era mayor que yo.
Ama senin için anlamı çok büyüktü.
Pero era tan importante para ti.
Elleri çok büyüktü diyorum Frank. Eldivenlerinin altından bile elinin buz gibi olduğu anlaşılıyordu.
Frank, tenía unas manos enormes y aunque llevara guantes las sentía heladas.
Ne? Çok büyüktü!
¡ Era enorme!
Gerçekten çok büyüktü, ve çanını çalmama izin verdiler, fakat fotoğrafı çektiklerinde arkam dönük çıkmıştım, yani sizi anlayabiliyorum, ve gene de bana o resimden bir tane aldırdılar kucağınıza oturabilir miyim?
Era muy grande, y ellos me dejaron hacer sonar la campana. pero cuando tomaron la fotografía, estaba de espaldas, así que nadie sabía que era yo. Pero igual me hicieron comprar la fotografía.
Çok büyüktü.
Fue bello.
Arkadaşı olmak istiyordum ama yaşça benden çok büyüktü.
Quería ser su amiga, pero era muy mayor para mí.
Kulaklarından dolayı. Yaşına göre kulakları çok büyüktü ve trabzanlara sıkışmıştı.
El problema eran las orejas, demasiado grandes y estaban pilladas entre los barrotes.
"Kürek çılgın gibi deli nehire kapılmıştı". "ve çok hızlıca gemilerin etrafından gittik çok büyüktü".
Remos había remontado rápidos, el río Loco... y visto cómo los barcos evitaban los enormes rápidos del Soo.
O zamanlar güzelliğini düşünmezdim. Çocuklar güzellik üzerine düşünmüyorlar ama çok daha büyüktü diye düşündüğümü hatırlıyorum.
No es que me pareciera bonito, los niños no piensan en la belleza, pero recuerdo que todo me parecía más grande.
Çok fazla büyüktü.
¡ Las patas de los gatos no están tiradas por el suelo!
Din ticaretinde çok büyüktü.
Muy importante en el negocio religioso.
Özlemi öyle büyüktü ki, umudu, mantığın müsaade edebileceğinden çok daha uzun süre devam etti.
Esperó semanas enteras sin preguntar por qué, probablemente temiendo la posible respuesta. Su dolor era tan grande que su esperanza se mantuvo más de lo que aconseja la razón.
Camorra, hem çok küçük hem de büyüktü.
La Camorra era pequeña. Nosotros somos grandes.
Çok.. büyüktü. Çok... büyüktü.
Fue... fue..... fue bello.
Çok ciddiyim. Büyüktü ha?
En serio.
Çok mu büyüktü?
¿ la tenía grande?
Ama Farber ailesinin tutkuları o kadar büyüktü ki onlar için bu deney zamanın sona ermesinden çok daha önemliydi.
Pero así era la familia Farber, sus experimentos eran más importantes que el mismísimo fin de los tiempos.
Nil nehri kokuyordu ve at sinekleri gerçekten büyüktü olağanüstü gerçekten olağanüstü ee, Selma'da Mısır'dan hiç hoşlanmamıştı bir deve ona tükürdü ah evet, çok zor bir şey.
El Nilo huele feo y las libelulas son gigantescas. Maravilloso. Simplemente maravilloso.
O günlerde dünyamız çok daha büyüktü.
Nuestro mundo era mucho más extenso entonces.
Geçen seferkiler çok büyüktü.
Gracias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]